“Türkiye'ye Yapılmış En Büyük Kötülüğün” yıldönümü
Bugün 27
Mayıs: İlk
darbenin kırk sekizinci yıldönümü…
27 Mayıs ihtilali, bu topraklara yapılmış en büyük kötülüktür.
Sonraki darbelerin temelini oluşturmuştur…
Dört askeri müdahalenin de arkasında ABD-NATO vardır.
27 Mayıs'ın fanatik destekçileri yine “darbe özlemi” içinde yanıp tutuşuyorlar; ancak “Ankara'daki
Washington” Yapılanması artık hakimiyetini yitirmiş olduğu için amaçlarına ulaşamıyorlar.
* * *
Kısa bir süre önce,
Danıştay Başsavcısı
Tansel Çölaşan idamları ve darbe hukukunu övmüş; böylelikle “27 Mayıs'ın Eli Kanlı Katilleri”ne
koltuk çıkmıştı...
1960 darbesini “devrim” olarak nitelemişti, Çölaşan…
27 Mayıs'ın gerçek yüzünü saklayabilmek için üretilmiş bir yalandır, bu “devrim” edebiyatı…
27 Mayıs Darbesi, bütün damarlarında ABD'nin dolaştığı “gayrı milli” bir operasyondu.
İhtilalin can destekçileri olan yargıçlar ve rektörler de “
darbeci katiller”in işbirlikçileriydi.
Şimdilerde bildiriler yayınlayarak, dış destekli Statüko hesabına Türkiye'yi yeni istikametinden döndürebilmek için çabalayan yargıçlar ve rektörler cenahının 27 Mayıs'a özlem duyduğu açıktır.
Danıştay Başsavcısı, “27 Mayıs Faşizmi”ni yere göğe sığdıramadığı malum konuşmasında; “idamların coşkuyla karşılandığını” öne sürüyor; “
Menderes aslında cumhuriyete
ihanetten yargılanmalıydı!” diyordu…
Tarihi gerçekleri ters yüz etmek için sarf edilmiş kin dolu bu cümle, kesinlikle masum olan “eski başbakan”ın başına gelenlerle ilgili çarpıcı hakikatleri ortadan kaldıramaz…
Yassıada Mahkemesi'nin finalde hangi kararı alacağı onu kurgulayanlar tarafından kabus filminin başında “sahibinin sesi” yargıca tebliğ edilmişti:
Yassıada yargıcı Salim Başol'un bir haklı
itiraz üzerine “Ne yapalım, sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor” diyerek konuyu kestirip atması bundan dolayıdır.
Adnan Menderes hakkındaki iddiaların tamamı Anayasa'ya aykırıydı…
Aleyhindeki “deliller” de kurgusaldı!
Örneğin, ihtilali yapan Milli Birlik Komitesi Menderes'in kasasına iç çamaşırı koydurtarak masum başbakanı
iftira atmak suretiyle suçlamıştı:
Bu gerçeği, Menderes asıldıktan iki yıl sonra MBK'nin bir başka üyesinin (Sıtkı Ulay) kendisine
itiraf ettiğini
avukat Burhan Apaydın tam kırk beş yıl sonra açıklamıştır.
Menderes'e idamından dört buçuk saat önce kasten yapılan “
prostat muayenesi” masum başvekilin uğradığı işkenceler zincirinin “
küçük” bir parçasıdır!
27 Mayıs'ın “Utanmaz Zalimleri” Menderes'i aşağılamak, ıstırap çektirmek ve mahkemede kendisini savunamaz hale getirmek için en aşağılık işkence yöntemlerini denemekten çekinmemişlerdir: Bu konudaki sır perdesinin aralanacağı günler de gelecektir!
* * *
Menderes'in kalemi neden mi kırılmıştı?
Türkiye'ye yapılmış olan “en büyük ihaneti” keşfetmiş olduğu için!
Bir başka deyişle, “Washington'a Bağlı Gizli Devlet Yapılanması”nın “kitabına” aykırı davrandığından dolayı, “milli ve
yerli refleksleri” nedeniyle idam edilmiştir…
Mesela, NATO'nun Ankara'ya dayattığı “Ordu'da Personel Reformu” kisvesi altındaki “büyük
tasfiye”ye direnmişti, Menderes…
27 Mayıs Darbesi'nden hemen sonra (Ağustos'60) Milli Birlik Komitesi, 7200 subayı
emekli ederek ABD-NATO'nun “emirlerini” yerine getirivermişti…
“27 Mayıs
Devrimi” ha!
TAMER KORKMAZ/YENİ ŞAFAK