Türkiye ayağa kalktı: Tepki büyük

Yasalara dayandırılarak gazetecileri ve yazarları mahkûm eden Türkiye, altına imza attığı uluslararası sözleşmeleri de ihlal ediyor.

Türkiye ayağa kalktı: Tepki büyük

Gazetecilerin mahkûm olduğu her yeni kararla demokratik toplumun temeli olan basın özgürlüğü çiğnenmiş oluyor. Türkiye'nin kabul ettiği uluslararası sözleşmelerin en az 6'sında bu konuyla ilgili yasak bulunuyor. Ergenekon'u haber yapan gazetecilere açılan dava sayısı 3 bini geçti. Kamuoyunun yakından takip ettiği bu davalar, uluslararası sözleşmelerle çelişiyor. Türkiye'nin altına imza attığı sözleşmelerin en az 6'sında bu konuda yasaklama bulunuyor. Bunlar arasında en bilineni Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi. Söz konusu maddede ifade özgürlüğünün altı çizilerek, "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir." deniliyor. AB Temel Haklar Bildirgesi'nin 11. maddesinde de aynı vurgu yapılıyor. Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 19. maddesi ile birçok uluslararası sözleşme ifade özgürlüğünü 'dokunulmaz bir hak' olarak düzenliyor. Türk Ceza Kanunu'nda ve Terörle Mücadele Kanunu'nda yer alan bazı maddelere dayandırılarak gazetecilere dava açılması ülkemizde basın özgürlüğünün olmadığı yorumlarına neden oldu. Mehmet Baransu'nun Kafes Eylem Planı'nı yazdığı için tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmesi ve Şamil Tayyar'ın yazdığı kitaptan dolayı mahkûmiyet alması, bu düşünceleri doğrular nitelikte. Oysa Türkiye'nin altına imza attığı uluslararası sözleşmeler hem basın özgürlüğünün hem de düşünce ve ifade özgürlüğünün önünde engel bulunmaması gerektiğini söylüyor. Bunlar arasında en bilineni Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi. 'İfade özgürlüğü' başlığıyla düzenlenen maddede düşünceyi açıklama özgürlüğünün yanında haber veya fikir alma özgürlüğü de anılarak, "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir." deniyor. AB Temel Haklar Bildirgesi'nde 11. maddede 'ifade ve haber alma özgürlüğü'nün çerçevesi düzenleniyor. "Herkes, ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ulusal sınırlarla kısıtlanmaksızın bir görüşe sahip olma, haber ve düşünceleri elde etme ve bunları ulaştırma özgürlüğünü içerir." ifadelerinin yer aldığı hükümde, basın özgürlüğüne ve çoğulculuğa saygı gösterilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme'de ise konu 5. maddede ele alınıyor. Fikir ve ifade özgürlüğü, medeni haklar arasında sayılıyor. Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nde de 19. madde 'ifade özgürlüğü'nü düzenliyor. Herkesin bir müdahale ile karşılaşmaksızın fikirlere sahip olma hakkı olduğu belirtiliyor. Sözleşmede, "Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir; bu hak, bir kimsenin ülke hudutlarıyla sınırlanmaksızın sözlü, yazılı veya basılı veya sanatsal ürün şeklinde veya kendi tercih ettiği başka bir iletişim vasıtasıyla her türlü bilgi ve düşünceyi arama, edinme ve ulaştırma özgürlüğünü de içerir." deniyor. Bu hakkın yalnızca, başkalarının haklarına ve itibarına saygı, ulusal güvenliği veya kamu düzenini veya sağlık ve ahlakı koruma gerekçesiyle sınırlanabileceğine dair not düşülüyor. Kayseri Baro Başkanı Ali Aydın: Gazeteciyi suçlama failleri bul Ortada açık bir suç varken bunun asıl faillerini, niteliğini araştırmak yerine kamuoyuyla paylaşanlarla uğraşmak gerçekten çok çirkin bir davranış. Açılan davalarla gazeteciler sindirilmeye çalışılıyor. Basın, toplumu ve ülkenin geleceğini ilgilendiren ancak insanlardan gizlenmeye çalışılan konularda kamuoyu oluşturma gibi önemli bir görevi yerine getiriyor. Basını açılan davalarla engellemeye çalışmak hukuk ve demokrasi devletine hiç uymuyor. Çorum Baro Başkanı Mahmut Bayatlı: Haberci elindeki belgeyi paylaşır Gazetecilere açılan davalar basın özgürlüğüne aykırı. Hangi kurum, hangi gazeteci olursa olsun mutlaka topladığı ve haber değeri taşıdığına inandığı bilgi ve belgeleri kamuoyuyla paylaşacaktır. Bundan dolayı gazetecilere ve basın kuruluşlarına dava açılmasını hukukçular olarak doğru bulmuyoruz. Türkiye'nin demokratik bir ülke olabilmesinde basın özgürlüğünün rolü çok büyük. Eski Rize Barosu Başkanı Avukat Harun Mertoğlu: Cezalarda zamanlama dikkat çekici Basının yasal hakları doğrultusunda haber verme hakkı ve sorumluluğu var. Gazeteciler de tüm halkı ilgilendiren konularda kamuoyunu bilgilendiriyor. Burada önemli olan, iddia edildiği gibi gizliliğin ihlal edilip edilmediğidir. Ben diğer gazetecilere gösterilen toleransın bu isimlere de gösterilmesi gerektiğine inanıyorum. Açılan davalar ve verilen cezaların zamanlamasına bakıldığında basın mensuplarını sindirme olabileceği hissine kapılıyorum. Ahenk Hukuk Derneği Başkanı Hayati Selamet: Cezalar endişe verici boyutlara ulaştı Gazetecilere karşı açılan ceza davaları demokrasimiz açısından endişe verici boyutlara ulaştı. Ergenekon davası sürecinde bu olayın üzerine giden, halkımızı bu konuda aydınlatan gazetecilere 3 bine yakın dava açılmış olması basın özgürlüğünü tehdit ediyor. Ergenekon gibi devlet içine yerleşmiş, illegal yapılanmalarla mücadelede kamuoyunun desteği son derece önemli. Halkı doğru bilgilendirerek kamuoyunun oluşmasını sağlayacak ise özgür basın. Gazetecilere dava baskısı, meslek örgütlerini ayağa kaldırdı Ergenekon soruşturmasıyla ilgili haber yapan ya da konuyu köşe yazılarına taşıyan gazetecilere açılan davalara meslek örgütlerinden büyük tepki geldi. 14 farklı bölgenin 'gazeteciler cemiyeti başkanı', soruşturmanın gizliliğini ihlal gerekçesiyle açılan bu davaları 'basın özgürlüğü' açısından vahim bir gelişme olarak nitelendirdi. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, düşüncenin suç olamayacağını belirterek, "Arkadaşlarımıza verilen cezayı haksız buluyorum." dedi. Alanya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Ali Dim, gazetecinin bilgi, belge ve doküman toplamak zorunda olduğunu vurguladı. Samsun 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İsmail Temiz ise gizliliği ihlal gerekçesinin, basın özgürlüğü ile bağdaşmadığının altını çizdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ramazan Acar: Cemiyetlerden tepki yağıyor Hakkında kitap yazılan ve haber yapılan Ergenekon davasıyla ilgili iddianameler devletin televizyonunda bile canlı olarak veriliyor. Kaldı ki toplumun bunları bilme hakkı var. İki arkadaşımız da planlanan eylemleri yazılarıyla en güzel şekilde ortaya koyarak toplumu bilgilendirmiş. Olaydan, muhabir ve yazarlar üzerinde psikolojik bir baskı oluşturularak basının sindirilmek istenmesi gibi bir anlam çıkıyor. Konya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Özdemir: Gazetecinin görevi, doğruları bulmaktır Gazetecinin görevi, doğruları bulmak, yazmak ve kamuyu aydınlatmaktır. Herkes işine geldiği gibi değerlendirip basın mensuplarının yargılanmasını isteyemez. Hiçbir gazetecinin fikirlerinden dolayı ceza almasını kabul etmemiz mümkün değil. Ülkeyi bölüp parçalamayı amaçlayan yazılar dışında hiçbir gazetecinin yargılanmasını doğru bulmuyorum. Samsun 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İsmail Temiz: Basın özgür olmalı Gizliliği ihlal gerekçesi, basın özgürlüğü ile bağdaşmıyor. Basın, özgür olmalıdır. Basın mensubu, düşüncelerinden, sözlerinden ve yazılarından ötürü yargılanmamalıdır. Bu, basın hak ve özgürlüğünün kısıtlanmasıdır. Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Halit Yılmaz: Sakıncalı piyade anlayışını hatırlatıyor Meslektaşlarımız hakkında verilen karar, bize 'sakıncalı piyade' anlayışını hatırlatıyor. Bu anlayış, Türkiye'nin hukuk sistemine yakışmıyor. Herkesin her açıdan ele aldığı, lehte ya da aleyhte binlerce, on binlerce yazı yazdığı ve yorum yaptığı Ergenekon gibi devasa bir konuyu, sadece bir gazetecinin yazdığı bir kitapla etkilediğini iddia etmek, vicdanlarda kabul görecek bir yaklaşım olmasa gerek. Sivas Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Fikret Ünsal: Basın Kanunu sil baştan yenilenmeli Bu olaydan hareketle yasa çıkarıcıların Basın Kanunu'nu sil baştan yenilemesi gerekir. Mahkemeler mevcut yasalarla hareket ediyor. Özel hayatın gizliliğine muhalefet ve iftira içermeyen, kamuoyunu aydınlatmayı amaçlayan haberlerde gazeteciler hakim karşısına çıkarılmamalı. Adapazarı Gazeteciler Derneği Başkanı Mustafa Gümüşel: Bu karar, gazeteciye 'asli işini yapma' demektir Yargı eliyle gazeteciler baskı altına alınmaya çalışılıyor. Gazeteciler kamu adına görev yapıyor, dolayısıyla kamuyu bilgilendirme gibi bir sorumlulukları var. Bu görevi engellemeye çalışmak gazeteciye 'asli işini yapma' demektir. Bunu ne yargı, ne askerin ne de siyasilerin söyleme hakkı yoktur. Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sezai Matur: Yargının tavrı son derece rahatsız edici Demokratikleşme sürecini bir türlü tamamlayamayan Türkiye'de ifade özgürlüğünü kısıtlayan davaların sayısı giderek artıyor. Gazetecilerin yargı tarafından bu şekilde bir muameleye tabi tutulması son derece üzücü, rahatsız edici ve vahim bir durum. Alanya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Ali Dim: Gazeteciler belge toplamak zorunda Gazetecilik mesleğini yapan kişiler bilgi, belge ve doküman toplamak zorunda. Aksi takdirde araştırıp soruşturmayan bir gazeteci normal bir vatandaşla aynıdır. Türkiye'de basın özgürlüğü yıllardan beri tartışılıyor. Siyasi ve ekonomik açıdan basın özgür olmadıkça bu sıkıntılar çözülemez Bolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Ali Atalay: Mesleğimiz zor günlerden geçiyor Haber ve yorum yapan yüzlerce basın mensubu gizliliğin ihlali suçlamasıyla davalık durumda. Zor günlerden geçen ülkemizde basın özgürlüğüne kısıtlamalar geliyorsa herkes şapkasını önüne koyup düşünmeli. Çanakkale Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Muzaffer Altunay: AB kapısındaki bir ülkeye yakışmıyor Kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getiren gazetecileri susturmaya ve sindirmeye yönelik bir girişim olduğu kanaatindeyim. AB'ye girmek için gayret eden bir ülkeye bu tür anti-demokratik girişimler yakışmıyor. Refah seviyesi yüksek ülkeler seviyesine; güçlü ekonomi kadar özgür basınla da ulaşıldığı unutulmamalıdır. ZAMAN
<< Önceki Haber Türkiye ayağa kalktı: Tepki büyük Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER