Erdoğan, Dünya Su Günü dolayısıyla Gloria
Golf Resort Otel'de düzenlenen ''Uluslararası Dünya Nehir Havzaları Yönetimi Kongresi''nde bir konuşma yaptı.
Başbakan Erdoğan, insan hayatının ayrılmaz bir parçası olan suyun, sınırsız bir kaynak olmadığının bütün dünyada artık daha yüksek bir sesle dile getirildiğini belirterek, şunları söyledi:
''Binlerce yıl suyun kendini sonsuz bir şekilde yenileyen bir kaynak olduğu düşüncesiyle hareket eden insanoğlu, bu tükenmez sandığı kaynakla medeniyetini geliştirmiş, birçok alanda büyük gelişmeler kaydetmiştir.
Ancak asırlar öncesinden başlayan bu süreçte,
nüfus artışı, hızı, kısmen de çarpık kentleşme ve kaynakların kötü kullanımı gibi nedenlerle maalesef su kıtlığı da geleceğimizi tehdit eden tehlikeler arasında yerini almıştır.''
-KURAKLIK-
Kuraklığın, insanların, yaşama alışkanlıkları sebebiyle her geçen gün büyümekte olan küresel
ısınma tehlikesinin somut sonuçlarından biri olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''
Küresel sıcaklıklar, binlerce yıl öncesindeki dönemlerde olduğundan çok daha hızlı bir şekilde artıyor. Bugün, dünyadaki bir milyar insan yeterli içme suyuna, 2.5 milyar insan da sağlıklı suya ne yazık ki sahip değil. Sadece bu rakamlar bile su kıtlığının ulaştığı boyutları gözler önüne sermeye yetiyor.
Bugün yine kongrede temsil edilen
ülkelerde yaşayan insanları hemen hemen yüzde 50'si su yetersizliklerinden kaynaklanan hastalıklarla baş etmeye çalışıyor. Her yıl bir milyon 800 bin çocuk yetersiz sağlık şartları yüzünden maalesef ölüyor.''
Başbakan Erdoğan, su kıtlığının, 21. Yüzyılın en önemli problemlerinden biri olduğunu belirterek, su kıtlığının, insan sağlığına yaptığı olumsuz etkilerin yanı sıra ülkelerin kalkınması içinde ciddi bir tehdit oluşturduğunu kaydetti.
Bu tablo göz önüne alındığında su kıtlığının ortadan kaldırılmasının ve kuraklığa karşı suyun etkin kullanımına yönelik çalışmaların öneminin kendiliğinden ortaya çıktığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Artık, uluslar üstü bir mesele olarak dünya gündeminin önemli bir maddesi haline gelen küresel ısınma ve su kıtlığı meselesini ülke olarak biz de büyük bir dikkatle takip ediyoruz. Kendi
projeksiyon hesaplarımızı geliştirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu bir gerçek ki küresel ısınmadan kaynaklanan birtakım endişeler var.''
-TÜRKİYE'NİN BULUNDUĞU COĞRAFYA VE SU KITLIĞI-
Erdoğan, uzun vadede
Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyada su kıtlığı riskiyle karşı karşıya bulunulduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bugün, bin 500 metreküp olan kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının, 2030 yılında bin metreküp olacağına yönelik tahminler yapılıyor. Bizde yanlış bir kanaat var; kime sorsanız size Türkiye'nin su zengini bir ülke olduğunu söylüyor. Halbuki biz bilimsel manada maalesef su zengini bir ülke değiliz. Bu sebeple mevcut sularımızı iyi değerlendirmek durumundayız. Şu anda iyi değerlendirmiyoruz.''
-''AKDENİZ'E VE KARADENİZ'E BOCA EDİYORUZ''-
Yoğun bir şekilde tedbirleri geliştirmeye gayret ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, şunları ifade etti:
''Aslında çok bereketli topraklar üzerinde yaşadığımız bir gerçektir, ama biz bu suları yeterince iyi değerlendirmiyoruz. Örneğin, içme suyunu bizler park, bahçe sulamada, araçları yıkamada kullanıyoruz. Halbuki dünya görüyoruz ki ileri teknolojileri kullanmak suretiyle 3-5 kez geri dönüşümü yaparak bu suyu kullanıyor. Bizim gibi Akdeniz'e, Karadeniz'e sularını boca etmiyor, bizim bunlardan tekrar tekrar istifade etmek suretiyle şu andaki kullandığımız suyun miktarını artırmamız mümkün. İşte bunun için de teknolojileri en iyi şekilde kullanmak zorundayız.''