Baş
bakan Yardımcısı Ali
Babacan, demokratik
açılım sürecinin geleceği, eve dönüş sürecinin hedefi,
Ekim 2007
Dağlıca baskını sonrası gündeme getirilen ilginç önerileri ve bugün sürdürülen barış diplomasisinin bilinmeyen yönlerini anlattı. G-20 Bakanlar Toplantısı için İngiltere'ye giden Babacan, uçakta gazetecilerle sohbet etti. Halen ekonominin kaptanı olan Babacan, 6 ay öncesine kadar
Dışişleri Bakanlığı koltuğundaydı. Babacan, Dağlıca'nın ardından,
terör örgütü PKK'ya karşı yapılan
sınır ötesi kara harekâtı için "Her şeyi göze almıştık" dedi. Babacan, o sıcak dönemden günümüze uzanan zorlu yolun kilometre taşlarını şöyle değerlendirdi.
DAĞLICA SONRASI
Ekim 2007'deki Dağlıca baskını sonrası yeni strateji geliştirdik. (
MİT Müsteşarı) Emre (
Taner) Bey'i
Kuzey Irak'a göndermemiz o tarihe rastlar. Ben de 2003'teki savaştan sonra Irak'a giden ilk bakan oldum. Her şeyi göze almıştık. Nitekim, PKK'nın ortak düşman ilan edildiği, anlık istihbarat paylaşımının kararlaştırıldığı 5
Kasım 2007'de Beyaz Saray'da gerçekleşen Başkan
Bush-
Başbakan Erdoğan görüşmesi öncesi karşılıklı bir
telefon görüşmesi olmuştur. 'Biz, bunu (sınır ötesi operasyonu) yapacağız. 'Siz yardımcı olacak mısınız, olmayacak mısınız? Bunu öğrenmek istiyoruz' denilmiştir. Washington'a böyle gidilmiştir.
O zamanlar, 'F-16'lar Erbil'de alçaktan uçuş yapsın, binaların camları kırılsın. Hadi hadi' diyenler de oldu. Ama biz Kuzey Irak'ta yaşayan 4 milyon insanın günlük hayatına olumsuz yansıyacak bir karar almak istemedik. Çünkü bizim orada yaşayan
halkla bir sorunumuz yok. Kaldı ki o sırada
İsrail, Gazze'ye
ekonomik ambargo uyguluyordu. Onları eleştirirken benzeri bir duruma düşmemiz doğru olmazdı.
Habur'daki, Diyarbakır'daki görüntüler rahatsız ediciydi. O görüntülere bakınca biz de irkildik. Orada örgütün ve DTP'nin politikası var. Ama o kadınlar, çoluk çocuk niye seviniyor? Halk niye (karşılamalara) gidiyor? Buna da bakmak lazım. Çünkü insanlar, 'Bu iş bitiyor' diyor, ümitleniyor. İnsanlarda, 'Normal döneme gidiyoruz' sevinci var. Zorla evinden koparılmış dağa gitmiş. Çoğunda, 'Aslanım hadi git dağa çık' durumu yok.
(Terör maliyeti) Bu konuları rakama indirgemek doğru olmaz. Ama bir fırsat maliyeti var. Örneğin
Bursa-
Şanlıurfa farkı neden? Topraksa
toprak,
araziyse arazi, insansa insan. Bursa dev sanayi kenti olmuş ama
Urfa olmamış. Geçenlerde
Abdülkadir Konukoğlu, '
Yatırım yapacağım ama güvenlik temel mesele' demiş. Gerçekten de öyle.
(GAP) Konuştuğumuz tüm yabancılar bize, '
Türkiye'nin doğusunda, güneydoğusunda bir Çin, bir
Hindistan var' dediler. Oradaki nüfus, toprak kaç
Avrupa ülkesinden daha büyük. Ancak ne kadar yol, ne kadar altyapı yaparsanız yapın, güvenlik sorunları çözülmeden olmaz. Karayolu yatırımı için geçici bir dönem örneğin, 50 bin kişi çalışır. Ama o sürekli olmaz. Sürekli olan yatırım ve istihdamdır.
(Dağdan iniş)
Mahmur'un politikası ayrı,
Kandil'in ayrı, korucuların takvimi aynı. Korucular için
erken.
Mahmur Kampı, ağırlıklı olarak kadın ve çocuklardan oluşuyor. Kandil'de ise farklı gruplar, farklı ülke vatandaşları var. Suça bulaşmış olan var, bulaşmamış olanlar var. Kandil, kategori kategori. Onun için ayrı bir proje uygulanacak. Çok muhatabı var. Dikkatli yönetilmesi gerekiyor.
Son olaylara rağmen sürecin devam etmesi konusunda niyetliyiz. Teröristler
silah bırakıp dağdan iniyor. Önemli olan bu. Terörü tamamen sıfırlama iddiasında olmadık. Amacımız hal yoluna girmesi. O amaca ulaşmak için bütün kurumlar çalışıyor. Askeri, istihbari, diplomatik boyutun amacı bu. Silah bırakılması.
Sigara yasağında Babacan'ın rolü
BABACAN, kapalı mekânlardaki
sigara yasağı konusunda,
İrlanda deneyimi ve Türkiye'ye uyarlanması konusundaki katkısını şöyle aktardı: "İrlanda bu yasağı 2003'te getirdi. O Ocak ayında Davos'tayım. 'İrlandalı bakan sizden randevu istiyor' dediler. Ama ekonomi bakanı değil. Adamla oturduk. 'Ben İrlanda'da sigara yasağını getiren bakanım' dedi. Anlattı. 'Bizde Pub'lar var. Orayı da şöyle çözdük dedi. Üzeri kapalı ama iki duvarı açık olacak. Kamuoyu araştırması yaptık,
destek yüzde 85. İçenlerin de yarısı memnun' dedi. Bizim arkadaşlara da bunu anlattım. Modeli İrlanda'dan aldık. İrlanda'da tuttuysa bizde tutmaması imkânsız."
OKAN MÜDERRİSOĞLU - SABAH