DSP Genel Başkanı
Masum Türker,
iktidarları döneminde Kemal Derviş'in bakanlığını kastederek, "Gittik dışarıdan
ithal malı ekonomi bakanı getirdik. Rezil etti bizi değil mi?" diyerek
eleştiri yaptı.
Partisinin il kongres'ne katılmak için Denizli'ye gelen Türker, Zebrano Düğün Salonu'nda bir konuşma yaptı. DSP'nin bundan sonraki seçimlerde
ittifak yapmayacağını ifade eden Türker, "Siyaset seçime girmek için yapılır. Dernek değildir. Evcilik oyunu da değildir. DSP başka partinin şapkası altında seçime girmeyecek. Bizim şapkamız bayrağımız olacak. Başkası istiyorsa gelsin bize katılsın." dedi
DSP'yi asla başka partinin boyunduruğuna götürmeyeceğini vurgulayan Türker, "Kendi ayağınızın üstünde DSP bayrağı ile seçime gireceksiniz." diye konuştu. Bundan sonra DSP'nin Genel Başkanlığı'na
aday olacakların asla emanetçi gibi davranmayacağını vurgulayan Türker, "Çünkü onu yapmak,
genç DSP'lilerin önünü kapatmaktır. Bunu bir zamanlar nerede yaptık. Gittik dışarıdan ithal malı ekonomi bakanı getirdik. Rezil etti bizi değil mi? Sonra ben olunca dediler ki, 'böyle biri vardı da niye yapmadınız? İşte, bizden birinin asla önünü kesmemeliyiz." ifadelerini kullandı.
Gerçek anlamda yapılacak bir anayasa değişikliğini destekleyeceklerini anlatan Türker, "havuç anayasası" olarak nitelendirdiği tekliflere karşı olduklarını kaydetti. Türker konuşmasına şöyle devam etti: "Biz anayasayı değiştirmeye varız. Ama havuç anayasasını değil. Gerçek anayasayı değiştirmeye varız. Ne demek havuç anayasası? Yani senin beğendiğin bir iki maddeyi koyayım, diğer maddeler de farklı olsun. Sonra, referanduma gidelim derlerse, biz o işte yokuz. O havuç politikasıdır."
Konuşmasında, 2002 eski
Başbakan Bülent Ecevit'in hastalandığı dönemdeki gelişmeleri "
darbe" olarak değerlendiren
Masum Türker, DSP'yi bölmek için birilerinin o dönemde devreye girdiğini ileri sürdü. Türker, "Her yerde söylüyorum. Büyakanıt
paşa İsmail Cem'i ikna etme turunda. Kemal Derviş'le ne işi vardı? Açıklasın bakalım. Milletin önünde. Neden? Çünkü Ecevitsiz, DSP'siz bir iktidar isteniyordu. Ecevit ne yapmıştı o tarihlerde biliyor musunuz? Bana söyleyip 'ömrümün sonuna kadar açıklama' dediği şeyi. Amerika'ya gideceğim bir emriniz var mı diye yanına gittim. Dedi ki, 'Bu
Irak işgaline ne diyorsun?' 'Olmaması gerekir' dedim. '
Türkiye için iyi değil' dedim. 'O zaman sana ben
Dick Cheney'e ne dediğimi söyleyeyim' dedi. Dick Cheney Ecevit hastalanmadan 10 gün evvel ziyaret edip ümidi kestikleri gündü. 10 gün sonra ne olduysa Ecevit hastalandı. Ecevit diyor ki, 'Dick Cheney, 'Sen orada oturuyorsun. Karar vereceksin.
Muharrem ayında Hz. Hasan'la Hüseyin'i anmak için Şiiler, Aleviler, Caferiler toplanacak, onları bombalayacaksın. Siz Amerikalılar, cuma günü, namaz kılan Sünnileri bombalayacaksınız.
Bayram günü, daha kalabalık göreceksiniz. Onları bombalayacaksınız. Sonuçta bunların hepsi
Müslüman ve siz onları bombalarsanız biz inciniriz'. Bugün Ecevit'in hayır dediğine, aynı günlerde Amerika'ya kim gitti bir düşünün? Kim ampulü gelip yakıyorum dedi? Bu ampulle Türkiye'yi aydınlatmadılar. Irak yolunu aydınlattılar. Irak'ta 1 milyon Müslüman öldü. Türkiye'de o cuma zincirlerini yapanlar kılını kıpırdatmadı. Neden biliyor musunuz? O cuma zincirlerinin başı şimdi şu anda TBMM'de milletvekili. Başka ne oldu?
Yunanlılar 'bu kadar adam ölür mü' diye onlar miting yaptılar. Türkiye'de biz yarın Irak için miting yapalım diyelim. Bu hükümet bize izin vermez. Rahmetli Ecevit, öleceği güne kadar 'bunu anlatma' demişti. Kimse bilmesin diye. Bir tek Mukadder Başeğmez'e anlattım. Şimdi Saadet Partisi'nde.''
(CİHAN)