Türkan Saylan’ın evi niçin arandı?
“Türkan Saylan’ın evi niçin arandı” sorusuna
Ergenekon iddianameleri ve eklerinden bir
cevap bulmaya çalışıyorduk
İlk olarak artık resmî bilirkişi raporuyla
Özden Örnek’e ait olduğu kesinleşen
darbe günlüklerine bir bakalım.
19
Aralık 2003... Saat:14.00-14.45... Tuğ
general Levent Ersöz’ün Bilgi Arzı.
“Jandarma genel
komutanlığı
İstihbarat Başkanı general yaptıkları faaliyetler ile ilgili olarak sadece bana özel bir brifing verdiler. AKP hükümetine karşı, bu hükümeti demokratik kurallar içerisinde zayıflatmak için neler yapılması gerekiyorsa hepsi düşünülmüş ve uygulamaya geçmişler. Hayranlıkla dinledim. Alınacak tedbirler içerisinde
afiş asmaktan gazetelerde ilanlar vermeğe kadar değişen birçok hal tarzları vardı. Bu çalışmaya “
Cumhuriyet Platformu” ismini vermişler.”
Buradaki şifre cümle hükümeti “demokratik kurallar içerisinde” zayıflatmak.
Anlıyoruz ki kafasına
silah doğrultmak dışında kalan bütün yöntemlere kısaca “demokratik” deniyor. İşte bu ‘demokratik kurallar’ içerisinde yapılan darbelerde en büyük görev ise
sivil topluma düşüyor. 2003-2004 darbe planlarında en önemli rollerden birinin
koro, sivil kod adıyla kamuoyuna verilmesi bundan. Planlarının merkezine sivil toplum baskısını koyan asker herhalde kendi sesini koro gibi tekrarlayacak bir sivil toplumun varlığına güvenerek yapıyor bunu.
Bu noktada Ersöz’ün Örnek’e sunduğu plandaki Cumhuriyet Platformu’na daha yakından bakabiliriz. O sunum ve benzerleri Ergenekon İddianamesi’nin eklerinde var. “Cumhuriyet Platformu” ile kastedilen Ergenekon soruşturmasında henüz tam olarak önemi anlaşılamamış olan Jandarma’ya bağlı Cumhuriyet Çalışma Grubu (CÇG).
Sivillerin ordu ile temas noktası olan CÇG’nin kuruluş nedeni eklerdeki belgelerde “Kurum kimliği altında yapılması mahzurlu olan ve fakat yapılması gereken
eylem ve faaliyetleri organize etmek” olarak anlatılmış. Amacı ise; Toplumsal refleksi harekete geçirmek.
Ulusal Birlik Hareketi STK Platformu da CÇG’nın bu faaliyetlerinden. Resmî belgelerde adı “Jandarmaca kurulan” diye geçiyor.
Aslında
Ulusal Birlik Hareketi’nin kökleri 28
Şubat sürecinde Beşli
Çete ile birlikte gazetelere
laiklik ilanları veren Sivil Toplum
Kuruluşları Birliği’ne dayanıyor. Birliğin o günkü sözcülerinden ve öncülerinden biri Türkan Saylan...
Yine siteye göre birlik 2003 yılında ise
İstanbul Üniversitesi Baltalimanı Tesisleri’nde yapılan bir toplantıyla Ulusal Birlik Hareketi’ne dönüşüyor. O toplantının tarihine dikkat: 20 Aralık 2003. Birliğin yeni lideri Prof. Dr. Bülent Berkarda.
Tekrar iddianamenin eklerine dönelim. Jandarma rumuzlu gizli ve resmî bir başka Powerpoint sunumu daha. Adı: Ulusal Birlik Hareketi STK Platformu.
İkinci sayfada şöyle deniyor: “Ulusal Birlik Hareketi STK Platformu lideri Prof. Bülent Berkarda son günlerdeki faaliyet ve etkinliklerine dair zabıt ve raporlarını sunmuştur.”
Onlarca STK’nın yer aldığı
platformun
Ankara’da
Baykal, MGK Genel Sekreteri,
Sinan Aygün’ün de olduğu isimlerle görüşen esas çekirdek kadrosunda Çağdaş Eğitim Vakfı’ndan
Gülseven Yaşer ve
ÇYDD’den ise derneğin kurucularından ve genel başkan yardımcı Pervin O’nun adı dikkat çekiyor.
Tam bu noktada Türkan Saylan’ın son günlerinde yaptığı bir açıklamayı yeniden hatırlamak gerek. NTV’de Banu
Güven’e konuk olan Saylan,
Eruygur ile olan ilişkisi sorulunca “Birileri bizim daha radikal, ırkçı olmamızı istediler, biz böyle olmadık” demişti.
Saylan’ın ne demek istediğini Jandarma’nın yine eklerdeki platform ile ilgili değerlendirmesine bakınca daha net anlıyoruz. Şöyle deniyor: “Uyarılarımız dikkate alındı ama klasik sol anlayış devam ediyor.” Buna karşı önlemler ise şöyle sıralanmış: “Sn. Komutan’ın talimatları doğrultusunda hareket etmesi sağlanacak, Çağdaş Eğitim Vakfı platform kapsamında yönlendirilecek. STK’lar hakkında istihbarat toplanıp, sakıncalı olanlar dışlanacak, UBH ile ilişkiler bundan sonra
emekli bir general aracılığıyla sürdürülecek.”
Son maddeyi bir de
Şener Eruygur’un eşinin son
telefon dinleme kaydıyla birlikte düşünün:
“İlk mitingde de
Genelkurmay Başkanı ‘sivillerinizi giyin gidin katılın’ demiş. Devamlı
Orduyla irtibatlıydı zaten... Tamer Akbaş Paşa vardı, Şener’in yanında bilfiil çalıştı. O da Genelkurmay’la diyalogu kurdu. Şener gitmedi hiçbir zaman ama Tamer Akbaş Paşa
Allah’ın her günü oradaydı. Şener buradan telefonla ona bilgi veriyordu, o uygulatıyordu.”
Tamer Akbaş. Eski MGK Genel Sekreter Yardımcısı emekli bir orgeneral. Son görevi Ulusal Birlik Hareketi Platformu Planlama ve Yürütme Kurulu Başkanı.
Tüm yazışmaları iddianame eklerine giren Cumhuriyet Mitingleri’ni yapan Ulusal Platformlar Güç Birliği’nin en büyük ortağı; Ulusal Birlik Hareketi Platformu.
Daha fazlasını anlatmaya gerek yok.
Türkan Saylan
evet klasik anlamda bir
darbeci değildi. Anlaşılıyor ki askerlerin bu buyurgan, şüpheci halinden de rahatsızdı. Zaten askerler de ÇEV’i kendilerine daha yakın bulmaktaydı.
Ortak idealler uğruna zorunlu bir kader ortaklığıydı bu. Bütün haşmetiyle sivil alana girmiş bir orduyla karşılaşmamak zordu. Saylan platformun pek çok toplantısına katılmamış, mitinglerde konuşturulmamıştı.
Ama yine de ÇYDD’nin bilerek ya da bilmeyerek askerlerle doğrudan bağlantılı oluşumlar, hareketler, yapılar içinde aktif olarak yer aldığı anlaşılıyor. Şener Eruygur’un darbeden yargılandığı bir soruşturmada Saylan’ın evi de bu yüzden aranmış olabilir.
Ama yine de bunca ilişki arasında “Hayatının son günlerini yaşayan bir kadının evi miydi ilk aranması gereken” sorusunun henüz bir cevabı yok.
YILDIRAY OĞUR-TARAF