Türkiye gündemini ve yaşanan değişim sürecini Cihan'a değerlendiren
İngiliz uzman,
ülkedeki değişimin en önemli göstergelerinden birinin "
Ergenekon davası" olduğunu dile getirdi.
ASKER, DEMOKRASİDEN BAŞKA SEÇENEK OLMADIĞINI KABUL ETMEK ZORUNDA KALDI
Son gelişmelerin Türkiye'ye has bir değişim sürecini işaret ettiğine vurgu yaparken, özellikle ordu-hükümet ilişkilerindeki çarpıklığa dikkat çeken İngiliz uzman, "
Başbakanın eşinin kendi ülkesindeki bir hastaneye alınmamasının dünyada başka emsali yoktur." dedi.
Ancak ordu ile hükümet ilişkilerinde önemli değişimler yaşandığına dikkat çeken
Park, "Şu an Türkiye'de değişim bir yöne doğru kayıyor ve artık Türk ordusu başka bir seçeneğin kalmadığını,
sivil, demokratik gücün getirdiği bu değişimi kabul etmek zorunda olduğunu hissediyor." vurgusunu yaptı. Türkiye'de olan biten çekişmenin bu durumdan kaynaklandığını ifade eden Bill Park, TSK'nın geçmişte birçok partiyi iktidardan indirdiğini, siyasilere
yasak getirildiğini; ancak bu parti ve siyasilerin belli bir süre sonra tekrar iktidara geldiklerini gören askerin geçmişten
ders aldığını söyledi.
TÜRK DEĞİLSENİZ, BU UYGULAMALAR ÇOK SAÇMA GELİR
İngiliz uzman, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın GATA'ya alınmamasına da gönderme yaparak, Türkiye'de olup biten böylesi olaylara sadece Türklerin bir anlam verebileceğini söyledi: "Türkiye'nin laikliği sadece Türkiye'ye özgü. Eğer Türk değilseniz ve başbakanın eşinin bir askeri hastaneye başörtüsünden dolayı alınmadığını okursanız bunu anlayamazsınız. Türk değilseniz bu çok saçma gelir size. Bu, dünyanın başka bir ülkesinde olamaz. Laikliğe çok sıra dışı bir yaklaşım türü… Ama bu tavır ve düşünce tarzı, Türkiye'nin sosyal yapısı ve değerleriyle de örtüşmüyor."
Türkiye'de sivil kesimin güç kazanmasının ve askerin Türk siyasi hayatı üzerindeki gölgesinin zayıflamasında
Avrupa Birliği'nin büyük etkisi olduğunu kaydeden Bill Park, "Çünkü askerin Türkiye'deki konumu AB değerleriyle uyuşmuyor. Siz herhangi bir AB ülkesinde genelkurmay başkanının siyasete karıştığını göremezsiniz. Örneğin ordu, Türkiye'de bazı
emekli generallerin söylediği gibi, dindarlığı bir güvenlik problemi olarak görüyorsa ortada bir yanlış var demektir. Bu düşünce demokrasiyle uyumlu değildir. Bu düşünce zamanla değişecek Türkiye'de." ifadelerini kullandı.
CHP'NİN TEK NET TAVRI: HER ŞEYE KARŞI ÇIKMAK
Türkiye'de özel kurumların bölündüğünü, muhafazakar ile 'Kemalist' kesimin bir çatışma içinde olduğunu vurgulayan Park, muhalefete de yüklendi. Muhalefetin 'yıkıcı' değil 'yapıcı' olması gerektiğini ifade eden Bill Park, şu sözleri sarfetti: "Ben Türkiye'nin daha demokratik ve
modern bir ülke olma yolunda ilerlediğini düşünüyorum. Ancak bunun için diğer kesimlerin de görüşleri ve size
destek verecek bir muhalefet de gerekiyor. Şu sıralarda Türkiye'de böyle bir muhalefet yok. Muhalefet yıkıcı değil yapıcı olmalıdır. CHP şu anda her şeye karşı çıkıyor gibi görünüyor. Bu partinin, hükümetin bütün politikalarına karşı çıkmaktan başka net bir politikasının olduğunu görmek neredeyse imkânsız."
HÜKÜMET YENİ ANAYASA İÇİN FIRSATI KAÇIRDI
Yeni bir anayasa oluşturma konusunda hükümetin eline geçen fırsatı kaçırdığını düşünen Park, hükümetin mazaretinin haklı görünen bir yanı olduğuna; ancak böyle bir fırsatın kaçırıldığının Cumhurbaşkanı Gül tarafından bile kabul edildiğine dikkat çekti.
Mevcut anayasanın Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılamadığının altını çizen İngiliz uzman, "Şu anki anayasa Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayan bir anayasa değil.
Anayasa Mahkemesi'ne siyasi partileri
kapatma, başörtüsünü yasaklama gibi büyük bir güç verilmesinin yararı yok. Yapılacak iş yeni bir anayasa için bir araya gelmektir. Ama sanırım Türkiye'de bu konuda bir fikir birliğine varmak zor görünüyor." dedi. (CİHAN)