Star Gazetesi Yazarı Berat Özipek '1
Mayıs'ı
Taksim ısrarı'ndan
Türkiye'deki SOL'un durumunu
analiz etmiş.
İşte Özipek'e göre Türkiye'deki solun içler acısı durumu
Gelin bu yıl önce Taksim’i bir günlüğüne taliplilerine verelim. Sonra da
1 Mayıs’ı resmi
tatil ilan edelim.
Güvenlik önlemlerini anayasal bir hakkın kullanılmasını engellemek için değil, onu sağlamak için kullanalım.
Gelin, bununla da yetinmeyelim, bu talebin sahiplerinden Türkiye solunu da konuşalım.
Eğer Türkiye solu kaybettiği saadeti Taksim’de arıyorsa, ki öyle görünüyor, hala kendisini kandırmaya devam ediyor demektir. Geçmişte Taksim’de buluştuğu
halk artık ona yüz vermiyor. O da, artık çok gerilerde kalan bu aşkın mazisine sığınıyor. Halkla birlikte olduğu mekanları yıllar sonra tek başına dolaşarak güzel günlere geri dönebileceğini sanıyor. ‘Ben nerede hata yaptım da o şimdi hiç yüzüme bakmıyor’ demek yerine nostaljiye sığınıyor; ‘aramızı bozanlar utansın’ diyerek kabahati global kapitalizme veya 12
Eylül’e, yani başkalarına yüklüyor.
Oysa halk onu terk etmeden önce, kendisinin halkı terk ettiğini görmek istemiyor. Muhtıra zamanlarında onu yüzüstü bıraktığı, ona
tecavüz edilirken başını çevirip yürüdüğü, onun dövüldüğünü göre göre ‘tarafsız kaldığı’ günleri unutuyor. Onu oligarşiye peşkeş çektiğini de.
Kısacası Türkiye solu Taksim’den medet umuyor, çünkü bu ona kendi hatalarıyla yüzleşmekten kaçmak için bir mazeret sunuyor.
Ama duymak istemediği gerçekleri ona hatırlatmak gerek.
28
Şubat’ta halk dövülüp soyulurken ‘ne Refahyol ne hazırol’ diyerek tarafsız kalan kimdi? Tamam, halk unutkan olabilir, ama şunun şurasında 27
Nisan ile 1 Mayıs’ın arasında kaç gün var?
Çağlayan’da
Cumhuriyet mitingine katılıp halka karşı
bayrak sallayan DİSK, 1 Mayıs’ı Taksim’de değil de
Kızıl Meydan’da kutlasa ne fayda? Açık lise sınav yönetmeliğinin ‘açığını’ yakalayıp, başörtülü kızlar sınava giremesin diye
Danıştay’a başvurup iptal ettiren
Eğitim Sen mi halkı kucaklayacak? ‘Emekçi’nin giysisiyle uğraşan bir
sendika halkın nesi olur?
Oynayamayan gelin yerim dar dermiş; başarısız bir antrenör de ‘aslında bizim çocuklar yetenekli ama tesis yok tesis!’
Şimdi çete ile mücadele ediliyor, ‘sol’
gazete buna ‘
egemen sınıf içi
iktidar çatışması’ deyip ‘yiyin birbirinizi’ diye
manşet atmış (Doğan
Gürpınar’ın konuyla ilgili güzel eleştirisi için bkz. tpe.org.tr).
İliklerine kadar resmi ideolojiyle enfekte olmuş, evrenselcilikten nasyonel sosyalizme savrulan, 1 Mayıs 1977’deki derin cinayetin aydınlatılması için
kampanya yürütmek yerine kurbanları anmakla yetinen bir sol, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlasa ne olur, kutlamasa ne olur?
Hani yaşam enerjisi tükenmiş bir
hasta, ‘beni köyüme götürün, ben orada iyi olurum’ der ya. O durumda ‘tebdili mekan’ ne kadar fayda ederse, Taksim de Türkiye soluna o kadar iyi gelecek!..
BERAT ÖZİPEK- STAR GAZETESİ