Özal, ilköğrenim hayatına
Bilecik’in
Söğüt ilçesinde başlar.
Silifke’de başladığı ortaokulu,
Mardin’de bitirir. Mardin’de lise olmaması nedeniyle,
Konya Lisesi’nde eğitimine devam eder. Aynı dönemde kardeşi
Korkut Özal da ortaokulu bitirmiştir. Her iki çocuğunu da paralı yatılı okulda okutmaya gücü yetmeyen Özal Ailesi, buna da bir çözüm yolu bulur. İki kardeş de dayıları Süleyman Doğan’ın
Malatya’daki evlerine belli bir kira karşılığında yerleştirilir.
Üniversite zamanı geldiğinde
Turgut Özal girdiği üç fakültenin de imtihanlarını başarır. Fakat bunların arasından, burslu olarak kazandığı İTÜ
Elektrik Mühendisliği bölümünü seçer. Başarılı bir üniversite öğrencisi olan Turgut Özal, 1950 yılında üniversiteden
mezun olur.
Üniversite yıllarında
gençlik hareketlerinde de aktif rol alır. Talebe Cemiyeti’nde
yardım kolu başkanlığı yapar. Kardeşi Korkut ile birlikte, “
Anadolu’nun bağrından kopanlara
İstanbul’u Tanıtma Kulübü”nü kurar. 1940’lı yılların insan hak ve hürriyetleri açısından sıkıntılı günlerinde, Mareşal Fevzi Çakmak’ın cenazesinin İslâmi usullere göre gömülmesi ve vatandaşın omuzlarında taşınması konusunda aktif rol oynar.
Özal, üniversiteden mezun olduğu yıl
Ankara Elektrik İşleri Etüd İdaresi’nde mühendis olarak çalışmaya başlar. Bu arada evlenir; fakat bu evlilik kısa sürer. 1952 yılında ilk evliliğini noktalayan Özal, EİEİ’deki çalışma arkadaşı, kurumda daktilocu olarak görev yapan Semra Hanım ile evlenir. Özal’ın bu evlilikten 3 çocuğu olur.
Özal, evliliğinden hemen sonra mesleğinde ihtisas yapması amacıyla
Amerika’ya gönderilir. Dönüşünde Elektrik İşleri Etüd İdaresi’nde Genel Direktör, Teknik Müşaviri olarak görev alır. 1958 yılında zamanın hükümetince kurulan Planlama Komisyonu’nun sekretarya görevini de yapan Özal, bu arada askerlik görevini de yapmak üzere 1959 yılında Ankara Ordonat Okulu’nda yedek
subay olur.
Devlet Su İşleri Genel Müdürü Süleyman
Demirel de, usta asker Turgut Özal’ın yanına
yedek subay öğrencisi olarak gelir ve Özal ona hem komutanlık, hem de
öğretmenlik yapar. 1960 yılındaki askeri
darbe sırasında Özal askerdir.
Askerlik görevinin hemen ardından Elektrik İşleri Etüd İdaresi’ndeki görevine tekrar dönen Özal, Devlet Planlama Teşkilatı’nın kuruluş çalışmalarına da katılır.
Başbakan olan
Süleyman Demirel’in yanında, önce danışmanı olarak görev alan Özal, daha sonra da 1967 yılında DPT
Müsteşarlığı’na getirilir. DPT’de görev yaptığı dönemde, planlamada özel girişime ağırlık verilmesi gerektiğini ısrarla savunur. 12
Mart 1971 Askeri Darbesi’nden sonra DPT’deki görevinden ayrılır ve Amerika’ya gider. Burada 1973 yılına kadar kalan ve
Dünya Bankası Sanayi Dairesi’nde sanayi ve maden konularında özel danışmanlık görevi yapan Özal, yurda dönüşünde özel sektörde
bankacılık,
demir-çelik, otomotiv sanayi,
tekstil,
gıda,
dövme ve döküm alanlarında
yönetici olarak çalışır. 1977 Genel Seçimlerinde MSP’den
İzmir Milletvekili adayı olur ve seçimi az bir farkla kaybeder. Daha sonra
MESS’de (
Madeni Eşya Sanayicileri Sendikası) Sendika Başkanı olarak görev yapar.
Kasım 1979 yılında Süleyman Demirel Başkanlığında kurulan
azınlık hükümet ile tekrar devlet memurluğuna dönen Özal’a,
Başbakanlık Müsteşarı ve DPT Müsteşar Vekilliği görevi verilir. Türk ekonomisinin liberalleşmesini hedefleyen 24 Ocak kararlarının hazırlanmasında aktif görev alır.
12 Ocak 1980 askeri darbesinden sonra kurulan Bülend Ulusu
Hükümeti’nde
ekonomik işlerden sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevine getirilir. Bu görevi 22 ay sürdürür ve 14 Temmuz 1982 yılında
istifa eder. 20
Mayıs 1983’te
Anavatan Partisi’ni kurar. Özal, 12
Eylül sonrası yapılan ilk serbest genel seçimlerde 6 Kasım 1983’te 211 milletvekili çıkarır, toplam 400 kişiden oluşan Parlamentoda çoğunluğu sağlar ve Anavatan Partisi
iktidar olur. Birinci Özal Hükümeti,
Aralık 1983’te kurulur. Özal, bu dönemde idari ve mali alanda devrim sayılacak kararlara imzasını atar. 1984 yılı Martında yapılan yerel seçimlerde de ezici bir üstünlük sağlar. Partinin 13
Nisan 1985’te yapılan ilk büyük kongresinde tekrar genel başkanlığa seçilen Özal, 1987 yılında yapılan genel seçimlerde de 292 milletvekili çıkararak
TBMM’de çoğunluğu sağlar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 47. Hükümeti olan İkinci Özal Hükümeti Aralık 1987 kurulur.
18 Haziran 1988’de yapılan Anavatan Partisi 2. Olağan Kongresi sırasında Özal’a suikast girişiminde bulunulur ve elinden yaralanır. Özal aynı gün tekrar oy birliğiyle genel başkanlığa seçilir.
31
Ekim 1989’da Kenan
Evren’den boşalan
Cumhurbaşkanlığı makamına seçilir ve
Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı olarak 9 Kasım 1989’da göreve başlar.
Meraklı gözler, laik bir ülkenin Cumhurbaşkanı olarak Özal’ın cuma namazına gidip gitmeyeceğini merakla beklemektedir. Fakat o, her zamanki gibi rahat ve tabulara meydan okuyan tavrıyla Ankara
Kocatepe Camii’ne gider ve cuma namazını kılar. O gün Kocatepe’de izdiham yaşanır ve
halk sevinçten gözyaşlarına boğulur.
Türkiye’nin bölgesinde etkin rol oynamasını isteyen Özal, Balkanlara ve hemen peşinden Orta
Asya’ya yaptığı uzun ve yorucu seyahatlerden sonra döndüğü o çok sevdiği vatanında, 17 Nisan 1993’te
vefat eder. Ulu
Önder Atatürk’ten sonra görevi başında vefat eden, ikinci Cumhurbaşkanı olan Merhum Turgut Özal’ın cenazesine ülkenin dört bir yanından yüz binlerce kişi
akın eder. Cumhurbaşkanı seçildiğinin ertesi günü sevinç gözyaşlarıyla kendisini
Kocatepe Camii’nde karşılayan halk, bu kez onu
ayrılık gözyaşlarıyla aynı yerden uğurlar.
“Öldükten sonra beni İstanbul’a defnedin, kıyamete kadar Fatih Sultan Mehmed’in manevi ruhaniyeti altında bulunmak istiyorum” şeklindeki vasiyetine uyularak Adnan
Menderes’in de bulunduğu yere defnedilir. Kabri, halen çok sayıda vatandaş tarafından ziyaret edilmektedir.