Tunceli'de bir dağ köyünde yaşayan ve 60 yıl önce teyzesinin oğlu Ahmet
Karataş ile evlenen 85 yaşındaki
Gülüzar Karataş'ın, 3'ü hayatta olan 5 çocuğu, ender görülen kas
hastalığı yüzünden yatağa bağlı yaşıyor. Eşini teröre
kurban veren Gülüzar Karataş, 27 yıldır tek başına ilgilendiği çocuklarıyla hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Gülüzar Karataş, Altun, Çiğdem ve Özgür isimli çocuklarını her yere sırtında taşıyarak götürüyor. Eşi, illegal bir sol
örgüt tarafından öldürüldükten sonra 5 çocuğuyla yalnız kalan Gülüzar Karataş'ın hasta çocuklarından büyük kızı
Hürriyet (38) hastalandıktan bir süre sonra
felç oldu. Ardından
Cengiz (35), kızları Altun (35), Çiğdem (28) ve oğlu Özgür (27) peş peşe hastalandı ve felç oldu. Hürriyet 4 yıl ve Cengiz 3 yıl önce öldü. Altun, Çiğdem ve Özgür, el ve ayakları tutmaz halde yatalak olarak anneleriyle birlikte
yardıma muhtaç bir şekilde
yaşam mücadelesi veriyor.
Tunceli merkeze bağlı bir dağ köyü olan Geyiksuyu'da yaşayan anne Karataş, "
Sabah kalkar kalmaz ilk iş olarak çocukları sırtımda lavaboya taşıyorum. El ve yüzlerini yıkayıp kahvaltılarını yaptırıyorum. Banyolarını yaptırıp, sırtımda yataklarına taşıyorum. Kahvaltılarını yaptırıyorum. Bu yaşta artık çok zorlanıyorum" dedi. 27 yıl önce eşi Ahmet Karataş'ı illegal bir sol örgüt tarafından vurulduğu günden beri çocuklarını her yere sırtında taşıyarak götürdüğünü ifade eden Gülüzar ana, "Hastalıkları başlayınca doktorlara götürdüm,
tedavi için çok para istediler. Bu yüzden çocuklarımı tedavi edemedim" diye konuştu.
Kardeşleri veya gelininin çocuklara kendisi gibi bakamayacağından yakınan Gülüzar Karataş, şöyle devam etti:
"Köy dışına çıkmak zorunda kaldığımda, dönünceye kadar, ağılda meleyen kuzular gibi beni bekliyorlar. Kimse benim baktığım gibi bakamaz yavrularıma. 27 yıl yılmadan bunlara baktım ancak ben öldükten sonra bu yavruları hali ne olur bilemiyorum."
Anne Karataş, gurbetçi bir yakını tarafından çocuklarına 3 adet tekerlekli
sandalye gönderildiğini ancak çocukların elleri tutmadığı için bunları kullanamadıklarını söyledi. Devletin bakıcı parası verdiğini ancak bu paranın bez parası giderlerini dahi karşılamadığını belirten Gülüzar Ana, "Çocukların giysilerini ve bezlerini yıkadığım
çamaşır makinesi bozuldu. Giysileri komşuda yıkamaya başladım. Ancak nereye kadar?
Mutfak kupkuru,
zeytin dışında
yiyecek bir şey yok" diyerek yetkililerden yardım beklediğini ifade etti.
İHA