"Biz oğlumla duruşmaya girdik. İnsanlar görünce önce algılamadılar, algıladıklarında da gülümsediler. Ne işin var burada demediler. Hakim çık git bu salondan demedi, duruşma bitince 'Allah bağışlasın' dedi. Ben de cümlemizinkini dedim. 'Çocuklu kadınların toplumdan dışlanmasına karşıyım' dedim. 'Eve kapatılmalarına tanımadıkları bilmedikleri, görgüsü bilgisi kendinden olmayan kadınlara içleri yana yana çocuklarını baktırmak zorunda olmalarına, toplumdaki ve sosyal yaşamdaki maddi ve fiziksel olanaksızlıklara karşıyım' dedim. Hakim bey şaşırdı sonra gülümsedi. 'Bazı seylerde öncü olmak gerek' dedi. Bu zımni bir kabuldü, tasvip ve beğeniydi.
Toplumdaki bu yargıyı kıralım, imkanı olan, işi elverenler çocuklarınızı sarın kendinize çıkın sosyal hayata karışın. Kapalı kalmayın. Aman şimdi ne derler, aman olur mu, aman çocukla gidilir mi demeyin! Ben duruşmaya girdim. Daha resmi daha ileri bir kurum yok bu ülkede. Özel kurumlarda bunun hoş karşılanmayacağını biliyorum ama yapacak bir şey yok."
Annelerin gücü adına çocuklarımızı kabul etmeyen topluma...
Meriç, şöyle devam etti;
"Dünyanın en büyük adliyesi diye yapılan Anadolu Adalet Sarayı'nda hiçbir tuvalette bebek alt değiştirme aparatı yok. Kaç tane yemekhane var ama birinde bile mama sandalyesi yok.
Emzirme odası yok. Bunlar için en yakın zamanda resmi başvurularımı yapacağım; meslektaşlarımın da desteğini bekliyorum.Adliyeye ve duruşma salonuna ilk defa getirdiğim oğlum ise genel olarak mutluydu; Müdüre hanımın klavyesini yaladı, bir iki avukatın dosyasına kustu, hakime hanımın odasında altını açarken koltuğunu pisletti. Kısacası oğlum yargının içine biraz etti ama varsın bir de o etsin ne var...
Bir şeyin zorluğu ya da kolaylığı sizin bakış açınızla ilgilidir. Ben hayata böyle bakıyorum.
Hayat yeterince zorken kolaylaştırmak bizim elimizde.
Siz olacağına inanırsanız olur; siz isterseniz, insanların ne dediğini umursamazsanız bir gün gelir bir bakarsınız sizi yadırgayan insanlar da önyargılarını kırmışlar ve sizi örnek almışlardır!
Bazı şeyler bu kadar kolay değil elbet ama bir yerden başlayacağız."
'BİR ÇOCUKLA BİLE YAŞAM ALANI BULAMIYORUZ...'
"Baro yetkilileriyle bu konuyu görüştüm. Adliyede muhakkak bir emzirme odası istiyoruz. Hatta avukatların zorunlu hallerde çocuklarını bırakabilecek bir oyun alanı talebimiz olacak. Çocuğu olan herkes sorun yaşıyor. Bunu bir imza kampanyasına dönüştüreceğim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4 çocuk tavsiyesinde bulunuyor ama öncelikle kendisinden 1 çocukla bize yaşama alanı sağlamasını istiyoruz! Daha önce çocuk arabasıyla gidenler olmuş ama ilk defa çocuğu, kundakla kendine sarıp giden ben oldum. Hakim bey gülümsedi, duruşma bitince aramızda bir konuşma geçti.
Çocuğum biraz daha büyüsün, bütün meslektaşlarıma çağrı yapacağım herkes aynı gün çocuklarıyla cübbelerini giyip adliyeye gelecekler. Bu kadınların çocuk doğurduktan sonra çektikleri çilenin gerçekten bitmesini istiyorum. Her dinden, mezhepten, ırktan, renkten, anlayıştan kadınlar bir araya gelsek şu dünyada çektiğimiz sıkıntılar sona erer. Benim hareketim kadınların çocuklarıyla var olma mücadelesi. Tüm kadınların kaderi son tahlilde aynı, o yüzden tüm kadınlardan destek bekliyorum. Kadın avukatların bu derdinin duyurulmasına vesile olduğunuz için teşekkür ederim."
KAYNAK:HUKUKİ HABER