İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş, İstanbul 2. İdare Mahkemesinin, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinin başvurusu üzerine, 1/100000 Ölçekli İl
Çevre Düzeni
Planı'nı iptal kararını temyize götüreceklerini belirterek, ''Yarın sıkıntıya düşmeyelim diye bir 'B' planı hazırladık. 'B' planı çerçevesinde tekrar adımımızı atarak inşallah yine bu sıkıntıyı aşarız'' dedi.
Topbaş, Tiran Belediye Başkanı Edi Rama ile Saraçhane'deki
başkanlık makamında bir araya geldi. Basına kapalı gerçekleştirilen görüşmeye, iş adamı Ahmet Çalık de katıldı.
Görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Topbaş, İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nin kararını değerlendirirken, bu ülkede iş yapmanın ne kadar zor olduğunun ortaya çıktığını kaydederek, ''Belki
hizmetlerimiz kıskanılıyor. Çevre düzeni planlarıyla ilgili 66
dava açıldı. Bunların birçoğunda ara kararlar hep lehimizde'' diye konuştu.
Çevre düzeni planlarının
kentin geleceğini hazırlamak adına önemli olduğunu vurgulayan Topbaş, çevre düzeni planlamasının, 348 üyeli Meclis'ten oy birliğiyle geçtiğini, planın yapılma sürecinde odalara ''görüşlerinizi verin'' dediklerini, odaların görüş vermediğini, davetlerine katılmadıklarını, bunun iyi niyeti göstermediğini ifade etti.
Topbaş, bu kenti sevenlerin, bu kent adına hizmet yaptığını söyleyenlerin, hele hele meslek odalarının temsil ettikleri camiaya karşı sorumluluklarını yerine getirme açısından buna katılmaları gerektiğini dile getirerek, İl Çevre Düzeni Planı'nın, İstanbul'un gelecek yüzyıldaki fonksiyonunu ve uluslararası boyuttaki konumunu net ortaya koyan bir plan olduğunu söyledi.
GÖLGE ETMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL
Kadir Topbaş, planın durdurulmasının neleri getirip götüreceğini
teknik insanların daha iyi anladığını belirterek, şunları kaydetti:
''Bu, gölge etmekten başka bir şey değil. Mutlaka temyize götüreceğiz.
Yargı süreci var. Temyizde süreç devam edecektir. Fakat biz bunları hep düşünerek, bu dava açılırken, iyi niyetli olmayan davaları da bildiğimiz için yarın sıkıntıya düşmeyelim diye bir 'B' planı hazırladık. Elimizde bir 'B' planı var. O 'B' planı çerçevesinde tekrar adımımızı atarak inşallah yine bu sıkıntıyı aşarız. Yani bu kentin 6 ay, 1 yıl daha bir çevre düzenini beklemeye tahammülü yoktur.''
Bir gazetecinin, ''Bu durdurma ile
Ataşehir'in
finans merkezi olması,
Galataport gibi projelerin de hayata geçirilemeyeceği ifade ediliyor. Doğru mudur?'' sorusu üzerine Topbaş, şunları kaydetti:
''
Hayır, tamamen yanlış. Bu ülkede herkes her konuda konuşuyor. Uzmanlık alanlarında konuşan insan çok az. Herkes her şeyi bildiği için de her türlü de yazılıyor. Bahsedilen alanlar, Ataşehir planları filan iptal edilmiş değil. Onlarla ilgili planlar şu anda yürürlükte. Kartal'daki dönüşüm projesi de durmaz. Hiçbiri durmaz. Onlar bu konuda başardıklarını zannetmesinler. Aynı şekilde Kartal'daki proje devam edecek. Ataşehir, diğer
bölgeler olsun, onlar bir problem teşkil etmiyor.''
Topbaş, bir gazetecinin, ''Bu plan durdurulsa bile buralardaki ihaleler yine gerçekleştirilecek, bu projelerin hepsi hayata geçirilecek'' şeklindeki değerlendirmesi üzerine, ''Kesinlikle öyle. Kesinlikle 1/5000 planlar var. O bölge planları yürürlükte. Onlar devam edecek'' dedi.
Söz konusu planın durdurulmasının 1/25000'lik nazım planını etkilediğini, bu nazım planının İstanbul'un ana planı olduğunu belirten Topbaş, ''Şimdi 1/5000'lik lokal planlarla mecburen bu süreci devam ettiriyoruz. Ama doğru olan, kent bütünlüğünde,
Marmara bölge bütünlüğünde, hatta ulusal bütünlükte bir plan olması...'' diye konuştu.
''B'' PLANI
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, ''B'' planına ilişkin bir soruyu yanıtlarken de şunları söyledi:
''Yeni bir çevre düzeni planı hazırladık. Olası ihtimal, böyle birtakım gerekçeler, yarın başımıza iş çıkartırlarsa ikinci adım olarak bu planı devreye koyup Meclisimize bunu takdim edip 'buyurun' deyip bu işi bitirmek... Heyecanımız var. İş yapıyoruz. Burada bize gölge edilmesin. Ülkenin gidişatına çomak sokmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. 'B' planını her an da devreye sokabiliriz. Mahkeme süreci, temyiz süreci uzama eğilimi gösterirse, kaybedecek zamanımız yok, hemen 'B' planını devreye sokar ve işi bitiririz.''
Topbaş, odaların eleştirileri ile ilgili olarak da bir televizyon programında
Mimarlar Odası Şube Başkanı'nı ''esefle'' takip ettiğini belirterek, ''Kenti 1950'lerde kalmış bir mantıkla yorumluyor. Bir meslektaş olarak, olamaz böyle bir şey. 'Şehir çok gelişirse bu şehirde
yaşam zorlaşır' diyor. Böyle bir mantıkta olan insanların öngörüleri burada tartışılmaz ki, konuşulmaz ki... Nasıl bir öngörü?... Bugün
Rusya,
Şanghay değişti'' şeklinde konuştu.
İGDAŞ'IN BOTAŞ'A ''MÜŞTERİLERİNİ DEVRET'' ÇAĞRISI
Kadir Topbaş, İGDAŞ'ın BOTAŞ'a ''müşterilerini devret' çağrısının hatırlatılması üzerine, kentin doğalgazı ciddi anlamda kullanmaya başladığını ve BOTAŞ'ın iyi bir müşterisi olduklarını belirterek, ''Hiç borcumuz yok. Parayı zamanında tıkır tıkır ödüyoruz. Sıkıntılı zamanlarımızda bile parayı kesmiyoruz ve biz birazcık şöyle ödemeyi geciktirdiğimizde BOTAŞ'ta sarsıntı yaşanır. Böyle bir ortamda iyi bir müşteri, iyi bir alıcı olarak kent içindeki bu dağıtımın müşterileriyle birlikte bize devredilmesi İGDAŞ olarak çok daha doğru olur. Bunu talep ediyoruz'' diye konuştu.
Bir gazetecinin, ''Yerel
yönetim seçimleri sonrasında İGDAŞ'ın özelleştirilmesi gibi bir durum söz konusu. Bu konuda
yetki Büyükşehir'de. Eğer bu devredilirse yaklaşık 4 milyar dolarlık iş hacmi olan İGDAŞ, 6 milyar dolarlık bir hacme kavuşacak. Bu da
özelleştirme öncesinde şirketi daha değerli hale getirecek'' şeklindeki değerlendirmesi üzerine Topbaş, ''Mutlaka. Şu anda İGDAŞ gerçekten iyi bir konumda. Yabancı yatırımcılar İGDAŞ'la ilgili bayağı ciddi girişimlerde bulunmaktalar. Biz hazırlıklarımızı yapıyoruz. Ne kadar iyi paraya satarsak İstanbul'a o kadar iyi kaynak tedarik ederiz. Biz de jesti bekliyoruz. Bize devretmeleri daha doğru olur'' dedi.
Bir gazetedeki ''Sultanahmet'teki bir otelde turistlere
içki servisi yapılıp,
yerli müşterilere içki verilmemesine'' ilişkin haberin hatırlatılması üzerine Topbaş, şöyle konuştu:
''Şunu anlamak mümkün değil. Maalesef Türkiye'nin en saygın gazetelerinden bir tanesinin manşetinde 2 günden beri '
Dubai usulü
alkol'... Ne demek bu ya, ne yapmak istiyorlar, niyetleri ne, kime karşı? Yani hükümeti bir yerde sarsmak adına böyle birtakım şeyler mi göstermek istiyorlar? Bir zamanlar Aczmendiler'i çıkarttıkları gibi... Ne alakası var bunun? Orada işletmecinin kendince yaptığı bir
uygulama. Turistlere vermiş, Türklere vermiyormuş. İşletmenin kendi uygulaması... Ruhsat müracaatı bizimle ilgili değil, ilçe belediyesiyle ilgili. Zaten turizm bölgesi. O bölgede alkol var, yok. İnsanlar yaşamını sürdürüyor. Onların bizimle alakası da yok. Ama kalkıp da burada herhangi bir işletmenin uygulamasını alıp, bunu da böyle bir manşete taşıyarak Türkiye'de 'nereler oluyor gibi' beyinleri, zihinleri bulandırmanın hiç anlamı yok. Bir manşete taşımak da çok doğru değil.''
AA