Danıştay 2'nci Dairesi’ne kanlı saldırıyı gerçekleştiren Avukat Alparslan Arslan ifadesinde diğer kişilerle olan bağlantılarını kabul etmedi Sürekli “Örgüt yok, bireysel eylem’ diyen ancak aracında milyarlık çekler çıkan Arslan, savcılara inandırıcı gelmedi. Hedef saptırmaya çalıştığı düşünülen Arslan’ın arabasında bulunan çeklerin izi sürülüyor Arslan, “Arkamda örgüt yok Türban kararına kızdığım için eylemi gerçekleştirdim Hedefim Başkan ve iki üyeydi... Diğer iki kişiyi yanlışlıkla vurdum. Cumhuriyet’i de başörtülü domuz karikatürü yüzünden bombaladım” dedi. Dün Adliye’de sorgulanan Avukat Alparslan Arslan, Danıştay eylemini bireysel olarak işlediğini ve eylemin sebebinin sözkonusu dairenin türban kararı olduğunu öne sürdü. Arslan, ne Muzaffer T. İsimli müstafi yüzbaşı ile, ne de diğer tutuklanan kişilerle eylem konusunda bir işbirliğinin olduğunu kabul etti. İşte Arslan’ın ifadesinden çarpıcı bölümler: CUMHURİYET EYLEMİ “Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atılması olayı, bomba atılmasından önce bu gazetede yer alan domuzu başörtülü şekilde karikatür çizilmesine karşı refleks bir eylemdir. Üçüncüsünde bizzat benim yanımda İsmail Sağır, Erkan Timuroğlu olduğu halde üçümüz gerçekleştirdik. Bombayı bizzat ben attım.” “Gerek Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması olayında kullanılan bombaları, gerekse birazdan anlatacağım Danıştay’daki olayda kullanılan ve araçta bulunan ikisi GLOCK üç tabancayı gerçekten tanımadığım kişilerden İstanbul’da Maltepe’den para karşılığı aldım. Buradaki aracıların ismini söylemek istemiyorum. Buradaki aracılar kaldı ki benim bomba ve tabancaları ne maksatla aldığım konusunda bilgi sahibi değildir.” DANIŞTAY SALDIRISI “Bu olaya kendim karar verdim. Bir başka kişi veya kişilerin etkisi olmamıştır. Türbanla ilgi Danıştay 2. Dairesi’nin kararına kızmıştım. Olaydan sonra, daha doğrusu Ankara’ya gelmeden 2 gün önce İstanbul’da karar verdim. Şüphelilerden Osman Yıldırım’ı avukat olmam nedeniyle iş sebebiyle birkaç yıldır tanırım. İsmail Sağır’ı bir hafta kadar önce tanımıştım. Bu işi, yani Danıştay’da türban aleyhine imza atan Başkan ve iki üye ile ilgili kararımı verdikten sonra Osman ve İsmail’e bu konu ilgisi olmaksızın ve onlara bu konuda açıklama da yapmadan Ankara’ya gidelim dedim. Onların da her halde kendi işleri vardı. Belki de Ankara değil de örneğin Samsun’a Çorum’a gidelim desem benimle geleceklerdi. Dolayısıyla bunlar biri belimde diğer ikisi çantamda olan tabancaları Ankara’ya gelene kadar kesinlikle görmemişlerdir. Ankara’da görmüş iseler ben kesinlikle hatırlamıyorum. ÖNCE KEŞİF YAPTIM İstanbul’dan Ankara’ya bana ait 34 BE 0126 plakalı Astra marka aracımla gece çıktık. Sabahleyin Ankara’ya geldik. Otele 16 Mayıs’ta yerleştikten sonra ben kendim tek olarak Danıştay’a geldim. Tabiri caizse bir keşif yaptım. İkinci daire üyelerinden kafama koyduğum üç kişinin resimlerini internetten ve Vakit gazetesinden indirmiştim. O resimleri de yanıma almıştım. Amacım yanlış kişilere eylem yapmamaktı. Birinci gün Danıştay’da keşif yaptıktan sonra Ulus’taki otele tekrar döndüm. Osman ve İsmail oteldeydi. Olay sabahı yine Danıştay’ın civarındaki Necatibey caddesine ben aracımla yalnız olarak geldim.” “Olay günü Glock marka silaha mermi sürerek yanıma aldım. Normal girişten avukat kimliği göstererek Danıştay’dan içerdi girdim. 5. kata çıktım. 2. Daire üyelerini ararken sonradan müzakere salonu olduğunu anladığım yere çay götüren çaycıyı takip ederek bu salona girdim. İçeride bulunan 6-7 kişiyi süzdüm. Önce Başkan olduğunu anladığım kişiye, daha sonra kararda imzasını olduğunu düşündüğüm iki kişiye ateş ettim. Ben üç el kurşun attığımı düşünüyorum. Sonradan öğrendiğime göre, alakasız iki hakime daha kurşun değmiş. Bunlara sekerek mi değmiş, yoksa ben olayın heyecanı ile mi attım, hatırlamıyorum. Onlardan özür diliyorum. Onların da bana birer tane mermi atma hakları var diye düşünüyorum..” “Odaya girişim ve silahla eylem yapmam ve çıkmam toplam 30 saniye kadar sürmüştür. Oradan merdiven ile zemine indim. Çıkışta ayrıntılı olarak anlattığım şekilde polisler beni yakaladı.” Bugün