“Bize, ‘Rahat olun, onlar uçar gider.
Şahin değil ki gelip alsınlar.
Güvercin! Hem de
takla güvercini!' diyorlardı. Gerçekten de bir şey olmuyordu.”
Türkiye, bir yandan YAŞ kararlarını tartışırken, bir yandan da referanduma kilitlenmiş durumda. Ancak iç çatışma çıkarmak, ülkeyi kaosa sürüklemek isteyen güçler de boş durmuyor. Bunun yanı sıra güvenlik birimlerinin içindeki zafiyet ve
ihanetler de sürekli gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Zaman zaman gündeme gelen
insansız hava araçları (
Heronlar) ile ilgili ortaya çıkan bilgiler, Türk Silahlı
Kuvvetleri'ni içeriden karıştırmışa benziyor.
Bugün ve
Taraf gazetelerinin gündeme getirdiği Heron krizi giderek büyüyor. Aksiyon'a konuşan bir askerî yetkili, hem Taraf hem de Bugün'de yer alan Heron ile ilgili bilgileri doğruluyor. Dahası, aynı yetkili, Heronların takip ettiği
terör mensuplarının yaklaşık 20 saat boyunca izlendiğini, bunun bilgi olarak paylaşıldığını, ancak müdahale edilmediğini iddia ediyor.
Hantepe ve
Gediktepe baskınlarından önce
teröristlerin yaptığı
hazırlıklar ve
baskın anları dakika dakika görüntülenmiş. Batman'daki uzmanlar, hazırlık yapan terörist unsurları görünce Heronları o bölgede bekletmişler ve baskın bitene kadar ısrarla görüntü almaya, dolayısıyla
hedefleri saptayıp koordinatları karargâhlara göndermeye devam etmişler. Bu sürecin, teröristlerin hazırlık yapmalarından işi bitirene kadar yaklaşık 20 saat sürdüğü aktarılıyor. Bu süreç içinde Heron merkezinden ve yerel
küçük karargâhlardan üst karargâhlara ve kuvvet komutanlarına kadar sayısı belirsiz uyarılar, ikazlar, takviye çağrıları, imdat çığlıkları, hedef koordinatları ve
raporlar anlık olarak iletilmiş. Ancak geçen süre zarfında ne bir
yardım birliği ne kobralar ne de uçaklar devreye sokulmuş. Bu durum uzmanlar tarafından tam bir ihanet olarak değerlendirilmese de askerlik mantığında ve TSK geleneğinde hiç yeri olmayan, tuhaf, anlaşılması güç yeni bir gelişme olarak yorumlanıyor.
İlginçtir ki
PKK'lıların korkulu rüyası olması gereken Heronlar,
örgüt mensuplarını hiç korkutmuyor. Yakalanan bazı militanların anlattıkları da bunu doğruluyor. Kendiliğinden güvenlik güçlerine teslim olan Rubar kod adlı bir terörist, aynen şunları söylüyor: “Heron deyince bizi, ‘Rahat olun, onlar uçar gider. Şahin değil ki gelip alsınlar. Güvercin! Hem de takla güvercini!' diye teselli ediyorlardı. Gerçekten de bir şey olmuyordu. Biz artık güvercinlerden korkmaz olduk. Çünkü bizi görmemeleri mümkün değildi.”
Bütün dünyada terör örgütlerinin korkulu rüyası olan Heronların nedense bizde uçan güvercinlere benzetilmesi oldukça düşündürücü. Türkiye, Heronlar konusunda tam bir muammanın içindeyken dünyada bu teknolojik aleti çok iyi kullanan ülkeler var. Mesela,
Rusya kendi insansız hava araçlarını (İHA) yoğun olarak
Çeçenistan ve Dağıstan'da kullanıyor. Bunlar aynı zamanda
füze taşıyor. Cevher Dudayev, Şamil Basayev ve
Arslan Meşhedov gibi Çeçen liderlerin yerlerini bu araçlarla tespit ettikleri biliniyor.
İsrail de birçok HAMAS liderini
Gazze'de bu uçaklarla bulup öldürdü ve öldürmeye devam ediyor.
Türkiye'nin Heron ihtiyacı devam ediyor. Bunun için hükümete 4 yıl önce TSK tarafından bir rapor verildi, 10 Heron daha talep edildi. Bunun üzerine İsrail'e 10 adet Heron siparişi verildi. Personeli eğitmek ve
kontrol üssünü kurabilmek için 20 kadar İsrailli askerî uzman da Batman'a getirtildi. İsrail ile HAMAS ve Gazze yüzünden bozulan ilişkiler bile Heron anlaşmasını zedelemedi, program yürütüldü. Millî
Savunma Bakanlığı, Heronların teslimi için İsrail'e sıkı baskı yaptı. Ancak anlaşılmaz ve tuhaf bir şekilde Heronların teslimiyle ilgili engel İsrail'den değil, TSK'dan geldi. Dört yıl önce olumlu rapor verip ‘10 tane alınsın' diyen TSK'nın şimdi Heronları almak konusunda ayak sürüdüğü belirtiliyor. Eski modellerden olsa bile Heronların çok iyi işler yaptığı, gördüğü hedeflerin koordinatlarını bildirdiği ve
lazer noktalama yaparak hedefleri hava kuvvetlerinin ve kobraların gözüne kadar yaklaştırdığı, basına sızan son görüntülerle gayet iyi anlaşılmış durumda. ‘O zaman TSK, bunları neden istemiyor?' sorusu da
cevap bekliyor.
Heronlar, 350 kilometre menzilli. Son derece sessiz uçarak düşmanın dikkatini çekmeden görüntü alıyor, hedef koordinatları saptıyor. Gece de uçabiliyor ve termal ve enfraruj ışınlarla hareketli unsurları yakalayarak görüntülüyor. Bir Heron aynı anda 10 hedefin koordinatlarını verebiliyor. Son modellerde bu oran yüzde 100 artırılmış durumda.
Bir baskın yapılacağı istihbaratı geldiğinde bu uçaklar
karakol ve üs çevrelerinde uçurulmuşsa, kesinlikle hareketlilikleri ve teröristleri saptayıp görüntülemiştir. İşin bundan sonrası, görüntüleri alan karargâhların ne yapacaklarına veya yapmayacaklarına bağlıdır.
Yerli İHA projemiz ise yavaş da olsa devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde bir tane İHA tamamlandı. Ancak bundan
hizmet almak için daha çok yol alınması gerektiği konusunu askerî uzmanlar dile getiriyor. Bunların bilgisayar yazılımlarının patenti yine İsrail ve
Amerika'dan geliyor. Yani
yerli Heronların beyni yine dışarıdan getirtilmek zorunda. Alınan görüntüleri aktarmak için yine İsrail ve
Amerikan istihbarat uydularının kiralanması şartı bulunuyor. Yer üsleri, yer kumanda merkezleri kurulması lazım.
Diğer bir
tartışma ise Heron görüntülerinin neden sadece TSK'ya verildiği yönünde. Hantepe ve Gediktepe skandallarından sonra artık bu görüntülerin aynı anda, eş zamanlı olarak
Emniyet Genel Müdürlüğü'nde oluşturulacak paralel bir merkeze de aktarılması ve oradan da izlenmesi gündemde. Çünkü Emniyet Genel Müdürlüğü de kırsalda ve şehir merkezlerine yakın bölgelerde en az askerler kadar
terörle mücadele etmekte. Bu konuda hükümetin bir çalışması olduğu belirtiliyor. Görüntülerin eş zamanlı olarak
emniyete de verilmesi için çalışmaların hızlandırılacağı ifade ediliyor. Böylece her şeyi net görebilen hükümet, yanlış veya kusur var mı yok mu, varsa sorumluları kimdir anlayabilecek ve gerekirse sorumlulardan
hesap sorabilecek. Ayrıca bu görüntüleri izleyen Emniyet Genel Müdürlüğü, karakolların yardımına gidilmediğini ya da gidilemediğini gördüğü anda belki de en yakın yerdeki kendi
Özel Harekât üslerini devreye sokabilecek.
İçlerinde Heronların da bulunduğu İHA'lar, dünyada en çok Amerika,
İngiltere, Rusya,
Hindistan ve İsrail tarafından kullanılıyor. Hindistan sınır güvenliğini karakollarla değil, İHA'larla sağlıyor. Üretimini de tamamen kendi yapıyor ve kendi bilgisayar yazılımını ve aktarım uydusunu kullanıyor. Amerika, binlerce kilometrelik
Meksika sınırını kendi yapımı olan ya da İsrail ile ortak ürettikleri İHA'larla koruyor, ortak aktarım uydusunu kullanıyor.
Bizde bu modeller bulunmuyor. Oysa asıl bu modellere ihtiyaç var. Çünkü teröristler görülse bile coğrafi şartlar ve iklim şartları yüzünden onlara anında
darbe indirilemiyor. Dolayısıyla ve genellikle elden kaçırılıyor. Bize kiralanan Heronlar, görüntüyü alıyor, bu görüntü Amerikan ve İsrail istihbarat uydularına aktarılıp İsrail ve Amerika'daki merkezler üzerinden İncirlik'e, oradan da Batman'daki İsrailli çözümleme uzmanlarıyla ortak çalışılan hava karargâhına veriliyor.
Heron ismi nereden geliyor?
Heron, İsrail ordusunda 1980'li yılların ortalarında kullanılmaya başladı. ‘Balıkçıl' anlamına gelen uçaklara Heron adının verilmesi, tarihî bir geçmişe dayanıyor. Heron, adını, milattan sonraki ilk asırda İskenderiye'de yaşamış olan ve ilk kez ‘jet itmeli' güçten bahseden, suyun ve buharın mekanik gücünü sınayan aletler yapan İbrani bilim adamından almıştır. Ayrıca İsrail gizli servisi MOSSAD'ın bir düşman
imha hücresinin adının da Heron olması oldukça ilginç.
Dinleme ve ses çözümlemesine dayanan istihbarat programının adı ise Eşelon.