Terör
örgütünden kaçmayı başaran veya operasyonlarda yakalanan örgüt mensupları ile kadın örgütlenmesi tarafından yapılan açıklamalara göre, sözde ''eylemsizlik'' sürecinde örgüt üst düzey sorumlularının cinsel istismarına maruz kalan çok sayıda kadın örgüt mensubunun
intihar ettiği ortaya çıktı.
Terör örgütünde ''yoz ilişki'' olarak adlandırılan ve yasaklanan kadın-erkek ilişkileri nedeniyle çok sayıda örgüt mensubu
infaz edilirken, örgüt üst düzey sorumlularının kadın örgüt mensuplarına yönelik cinsel istismarlarının görmezlikten gelindiği ve cinsel istismar mağduru kadınların intihara sürüklendiği kaydedildi.
Terör örgütünde üst düzey sorumluların cinsel istismarlarına maruz kalan, ancak ''yoz ilişki'' gerekçesiyle mağaralara hapsedilen ''Zilan'' kod adlı Dole Nudide, ''Ayten'' kod adlı Şirin Amude, ''Reyhan'' kod adlı Rahime
Yaşar, ''Sozdar'' kod adlı Seher Filiz, ''Berivan'' kod adlı Hediye Zengin, ''Rozerin'' kod adlı Songül Salman, ''Jinda'' kod adlı Fatma Baysal, ''Ahin'' kod adlı Emine Osman, ''Çavre'' kod adlı
Fadime Bozdemir, ''Rahime'' kod adlı Leyla Gengeç ve ''Berçem'' kod adlı Adile Atdemir'in ''intihar'' ettikleri belirtildi.
Terör örgütü yönetiminin, örgüt içinde yaşanan ''ahlaki çöküş'' ve ''intiharları'' kamuoyundan gizlemek amacıyla, kadın kadrolarında yaşanan ölümleri ''çatışmada öldü'' diyerek duyurduğu ve olayları güvenlik güçlerinin üzerine atmaya çalıştığı
bildirildi.
Son dönemde
terör örgütündeki iç infazların ve ahlaki çöküşün aydınlatılması ve cinayetlerin sorumlularının
hesap vermelerine yönelik
Kürt kökenli ailelere ve aydınlara yapılan çağrılarda önemli bir artış yaşandığı kaydedildi.
Geçen ay
terör örgütü PKK'dan kaçmayı başaran ve kendilerine ''Özgür Bireyler Topluluğu'' ismini veren bir grup tarafından ''PKK'da İç İnfazlar'' başlığıyla Kürt kökenli ailelere bir bildiri gönderildiği belirlendi. Bildiride iç infazları aydınlatmadan Türkiye'de iç barıştan ve demokrasiden söz etmenin güç olacağı ifade edilerek, şu görüşlere yer verildi:
''PKK'da son 33 yılda kahramanların bir gün sonra '
hain', '
ajan' ilan edilebildiği ve bu damgalandırmalar sonucu binlerce insanın PKK tarafından katledildiği bir süreç yaşandı. Çocuklarını kaybeden binlerce annenin acısını hafifletecek ve onları yaşama bağlayacak tek bir çare vardır; İsmail Beşikçi Hoca'nın da dikkat çektiği üzere, PKK içindeki iç infazların biran önce aydınlatılması, sorumlularının Kürt analarına hesap vermesi ve hak ettikleri şekilde cezalandırılmalarıdır. Acılı anneleri anlayan ve acısını yürekten paylaşan hiçbir insan, Abdullah Öcalan'ın ve Kandil'in şiddet politikasını kutsayan, onun papağanlığını yapan bir yapıda bulunmak istemez. Kürt aydın ve
siyasetçilerin örgütteki infazlara ilgi duyması umut verici bir gelişmedir. Ancak bunun sonuna kadar gitmesi ve Kürt gençlerinin kanları üzerine siyaset yapanların ve
rant sağlayanların mutlaka hesap vermeleri sağlanmalıdır.''