Temizöz'den ürperten tehdit

Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Temizöz'ün de yargılandığı 'faili meçhuller' davasında tanık olarak dinlenen Sabri Gasyak, Temizöz "Bu insanların ölümüyle ilgili hiçbir şey sormayın. Kurcalayan olursa onların akıbetine uğrar" diye tehdit ettiğini söyledi.

Temizöz'den ürperten tehdit

Şırnak'ın Cizre ilçesinde 1993-95 yılları arasında 20 kişinin öldürüldüğü faili meçhuller davasına davam edildi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıkları Albay Temizöz, Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atak, Hıdır Altuğ, Adem Yakın, Fırat Altun (Abdulhakem Güven) ve Tamer Atak katıldı. Duruşmada 7 sanık avukatı, Diyarbakır ve Şırnak Barolarından bir grup müdahil avukat ve mağdurlar da hazır bulundu. Duruşmanın öğleden sonraki kısmında söz isteyen sanık Kamil Atağ, maktul İhsan Aslan'ın kardeşinin savcıya kardeşinin Hizbullah tarafından kaçırıldığı şeklinde ifade verdiğini hatırlatarak, "Şimdi ise Şevkiye Aslan, eşini benim öldürdüğünü söylüyor. Şevkiye Aslan'ı ilk kez duruşma salonunda görüyorum. Eşinin kaçırılmasıyla ilgili bir ilgim yoktur." dedi. "EŞİM TEMİZÖZ'ÜN KENDİSİNİ TEHDİT ETTİĞİNİ SÖYLEDİ" Daha sonra maktul Abdullah Efelti'nin eşi Besne Efelti dinlendi. Eşinin Hasan Şık'a ait tarlayı ekip biçmek için kiraladığını, tarlayı sürmeye giderken, Yüzbaşı Cemal Temizöz'ün kendisini engellediğini anlatan Efelti şöyle devam etti: "Eşim korktuğu için tarlaları sürmekten vazgeçti. Korkudan sürekli saklanıyordu. Askerler her gün evimize gelip, eşimi soruyordu. Bu nedenle eşim 20 güne yakın eve gelmedi. Dışarıda perişan olunca eve geri döndü. Eve geldiği gün Yankele Köyü'ndeki Kavaközü Karakolu'na uğramış, üsteğmen ile görüşmüş. Üsteğmen "Yarın evinize gelir, kahvenizi içerim" demiş. Ertesi gün üsteğmen gelmeyince korkmuş ve evden çıkmamış. Sonraki gün evimizin etrafı askerler tarafından sarıldı. Askerlerin hangi karakoldan geldiğini bilmiyorum. Sonra biri stayşın olmak üzere iki beyaz otomobil evimize doğru geldi. İkisi de plakasızdı. Araçlarda JİTEM ve korucular indi. JİTEM'ci Kürtçe bana "Abdullah efendi nerede" diye sordu. Evde olmadığını söyledim. Buna rağmen içeri girdiler. O sırada oğlum Mesut da babasının evde olmadığını söyledi. Eşim evde uyuyordu. Uyandı, üstünü giydi. Ceplerindekini bana verdi. Üzerinde 3 milyon para kalsın istedi. Buna izin vermeyerek, "Seni nasıl götürdüysek öyle de geri getireceğiz" dediler. Alelacele araca bindirip götürdüler. Eşim götürülmeden bir gün önce "Beni Cemal yüzbaşı tehdit etti, beni öldürecekler. Beni alırlarsa takip edin" dedi. Oğlum Mesut ile nereye götürüldüğünü öğrenmeye çalıştık ama, bir sonuç alamadık. Kurban bayramından sonra Katran Köyü muhtarı Kijen mevkiinde bir ceset gördüklerini bize bildirdi. Cesedi görmedim ancak sonradan çekilen cesedin fotoğrafları bana gösterilince eşim olduğunu öğrendim. Cizre'de mezarlıkta gömülmüş. Sonradan savcı çağırıp bana fotoğraf ve kimliğini verdi." Mahkeme başkanının sorularını da yanıtlayan Besne Efelti, çocuklarına bir şey olur korkusuyla kimse hakkında şikayetçi olmadığını belirtti. Temizöz'ün, eşinin tarlayı sürmesine neden izin vermediğini bilmediğini anlatan Efelti, Temizöz'ün adını duyduğunu ancak kendisini tanımadığını da söyledi. Sanık Cemal Temizöz de "Eşinin, kiraladığı arazilerin husumetli olduğunu ve aynı arazi için 1987 yılında Maraşlı bir kişinin öldürüldüğünü biliyor mu?" sorusuna Efelti, "Bilgim yok, öyle bir şey duymadım" yanıtını verdi. "KORUCULARI PKK ÖLDÜRDÜ DİYE TUTANAK DÜZENLENDİ" Ardından Mart 1994 yılında Ömer Candoruk, Yahya Akman ve Süleyman Gasyak ile birlikte ölü bulunan Abdulaziz Gasyak'ın ağabeyi Sabri Gasyak dinlenmesine geçildi. Kardeşinin öldürülürken 13 yaşında olduğunu belirten Sabri Gasyak, şunları anlattı: "Kardeşim Habur Sınır Kapısı'nda sigara alım satımı yapıyordu. Yukarıda isimlerini söylediğim kişilerle birlikte Cizre'den Silopi yönüne giderlerken, arama noktası olan Botaş Karakol'unda durdurulmuşlar. Sonra Bedran ve Hakim'e teslim etmişler. Onlar da Cizre'ye doğru yola çıkmışlar. Holan köyüne doğru götürmüşler. Havuzlu köyü karakolundan sonra 500 metre mesafede bir yerde öldürüp bir çukura gömmüşler. Kardeşimi Silopi İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne sorduk. Oradan bir polis, "Bu şahısları aramayın, yoksa onların yolunda gidersiniz" dediler. Havuzlu köyü civarında kenger toplamaya giden Emine Tadik, kardeşimin aralarında bulunduğu 4 kişinin öldürüldüğünü görmüş. Olaydan 3 gün sonra bize söyledi. Ailemizden olay yerine gidenler onları gömülü bir şekilde bulmuşlar. Sonra askerlerle birlikte Cizre Devlet Hastanesi morguna kaldırdılar. Hastane önünde bin kişiye yakın maktul yakınları vardı. Defin hazırlıkları yaparken Cemal Temizöz ekibiyle birlikte geldi. Hastane önünde bizi tehdit etti. "Bu insanlarla ilgili hiçbir şey sormayın. Dağılın, kurcalayan olursa onların akıbetine uğrar" dedi. Oraya savcı bile gelmedi. Cemal Temizöz, bu kişilerin geçici köy korucusu olduğu ve PKK tarafından öldürüldüğü şeklinde tutanak hazırlattı. Korkudan hakkımızı arayamadık. 2003 yılında ancak hakkımızı aramaya başladık. Kardeşim ve diğerleri korucu değiller. Korucu olup olmadıkları İlçe Jandarma Komutanlığı arşivlerinden sorulabilir. Kaldı ki o tarihte Yahya Akman ve kardeşim 13-14 yaşlarındaydı. Korucu olmaları mümkün değil. Bu şahısların öldürüldüğü yer İlçe Jandarma Komutanlığına 2 kilometre uzaklıktaydı. Bu kadar yakın bir yerde PKK gelip öldürüp gömemez. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde Terörle Mücadele'de Hoca Ramazan diye biri ,ağabeyim Reşat'ı 3 kez 15-20 gün boyunca gözaltında tuttu. İşkence yaptılar. Babam, Hoca Ramazan'ın eşine giderek, ağabeyimin serbest bırakılmasını rica etti. Sonra Hoca Ramazan, ağabeyimi odasına çağırarak, "Bana bir keleş getir seni serbest bırakayım" demiş. Ağabeyim de benim "Nereden getireyim. Sen bul ben parasını vereyim" dedi. Sonra ağabeyimi serbest bıraktı. Kardeşim öldürüldükten 1 ay sonra Hoca Ramazan, Reşat ağabeyime "Seni de öldürecekler, kaç buralardan" dedi. Bunun üzerine ağabeyim Kuzey Irak'a kaçtı. Bu insanların en iyi şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Olaydan sonra da Ömer Candoruk'un aracını Abdulhakim Güven, Adem Yakın, Hoca Selim, Hıdır Altuğ ve Cebbar'ın kullandığını gördüm. 6-7 ay kadar kullandılar. Bütün çevre bu ekipten korkuyordu. Adam öldürdüklerini biliyordu." Söz alan Cemal Temizöz ise kimseyi tehdit etmediğini, mağdurun daha önce verdiği ifadelerin mahkeme huzurunda verdiği ifadelerle çeliştiğini savunan Temizöz, suçlamaları reddetti. Bu arada söz alan sanık avukatı Murat Çekiç, Ömer Candoruk'un sürücü belgesinin 8 Mart 1994 tarihinde savcı tarafından cesedin üzerinde bulunduğunu iddia etti. Bunun üzerine söz alan mağdur avukatlarından Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar, "Meslektaşım Murat Çekiç, dosya içerisinde Ömer Candoruk'un sürücü belgesinin ceset üzerinde çıktığını söyleyerek, mağduru yanlış yönlendirmişti. Dosya içerisinde sürücü belgesi bilgileri yok. Bu durumda meslektaşımız mesleğin ahlakına aykırı davranmıştır. Bu nedenle mahkeme ilgili baroya ihbarda bulunmalı, duruşma tutanağını göndermeli." talebinde bulundu. Mahkeme heyeti duruşmayı bitirmeye karar verdi. Bunun üzerine sanık ve mağdur avukatlarının talepleri dinlenmeye başlandı. "KARŞIMIZDA DEVASA BİR SUÇ ÖRGÜTÜ VAR" Mağdur avukatlarından Tarih Elçi, "İnanılmaz devasa bir suç örgütüyle karşı karşıyayız. Bu örgüt yalnızca Cemal Temizöz örgütü değildir. Yasaları kendisinin tanıdığı haklar çerçevesinde yapmış olduğu çalışmalar varsa kendisine teşekkür ederiz. Ancak burada 20 insanın öldürülmesiyle yargılanıyor. Sanıkların tutukluluk halinin devamını talep ediyoruz." beyanında bulundu. Müdahil avukat Emin Aktar da yargılanan ekibin, bir dönem korku imparatorluğu oluşturduklarına dikkat çekti. Bu nedenle 93-95 yılları arasındaki hiçbir faili meçhul olayın aydınlatılamadığını belirten Aktar, bu nedenle sanıkların tutukluluk halinin devamını istedi. İddia makamı da sanıkların tutukluluk halinin devamını talep etti. Söz alan sanıklar ise, delil olmadan tutuklu olduklarını iddia ederek, tahliyelerini istediler. Sanık Cemal Temizöz de kendi döneminde devletin bekasının ciddi tehdit altında olduğunu vurguladı. Tanık ve mağdur yaratma çabalarının olduğunu ifade eden Temizöz, şu anda Cizre'de rüzgarın tersine döndürülmeye yönelik çalışmaların olduğunu, çocukların ateş yakarak yol kestiklerini, bu tablonun kendilerini haklı çıkardığını belirtti. Kendisi hakkında delil olmadığı gibi görgüye dayalı mağdur beyanı da olmadığının altını çizen Temizöz, "Ben bir kamu görevlisiyim. Bizim de bir itibarımız var. 9 aydır tutukluyum. Tutukluluğum devam ederse, maddi ve teknik delillerin bu duruşmada açıklanmasını istiyorum. Şüphe üzerine tutuklanmışsam lehime karar verilmesini istiyorum. Tahliyemi talep ediyorum." şeklinde savunma yaptı. Sanık avukatları da mağdur ifadelerinin çelişkilerle dolu olduğunu öne sürdü. Dosyada maddi ve teknik delillerden yoksun olduğunu savunan sanık avukatları, "Tutukluluk bir tedbirdir. Ancak bu tedbir olmaktan çıkıp infaza dönüşmüştür. Müvekkillerimiz 9 aydır tutuludur. Bundan sonraki tutukluluk vicdanınızı ve hukuku kanatır. Eğer kanatmaz diyorsanız tahliye talep etmeyeceğiz. Ancak resen de olsa tahliyelerini talep ediyoruz." dedi. Mahkeme heyeti verdiği aranın ardından sanıkların tutukluluk haline karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 109 sayfalık iddianame, sanıkların 765 sayılı TCK'nın "Adam öldürmek", "Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak" ve "Adam öldürmeye azmettirmek" suçlarından cezalandırılmaları isteniyor. Sanıklardan Cemal Temizöz'ün 9, Kamil Atak'ın 7, Temer Atak'ın 2, Adem Yakın'ın 7, Hıdır Altuğ'un 3, Fırat Altın'ın (Abdulhakim Güven) 6, Kökel Atak'ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. (CİHAN)
<< Önceki Haber Temizöz'den ürperten tehdit Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER