Erdoğan, il başkanları toplantısının basına kapalı bölümünde aralarında
Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı
İlhan Selçuk'un da bulunduğu son gözaltıları değerlendirdi. Edinilen bilgiye göre
Başbakan, İtalya'da Gladio'nun tasfiyesiyle sonuçlanan 'Temiz Eller' operasyonunu hatırlatarak, Türkiye'nin de
mafya ve çetelere karşı aynı mücadeleyi verdiğini söyledi. Erdoğan, "Artık Türkiye'de çeteler ve mafyalar yok olacak, bu konuda kararlıyız." dedi.
Başbakan
Tayyip Erdoğan, çetelerle mücadele konusunda kararlılık mesajı verdi. Genel Merkez'de buluştuğu il başkanlarına hitap eden Erdoğan, hukuk ve
demokrasi alanındaki kazanımlardan geri adım atmayacaklarını belirtirken net konuştu: "Demokrasiye, halka mesafeli olanlar bizi anlamakta güçlük çekebilirler. Onlar
hesaplarını yaparken Türkiye'nin kazanımlarını, birikimlerini hesaba katmayabilirler. Onlar hesap yaparken Türkiye'nin dününü, bugününü, yarınlarını düşünmeyebilirler.
Ülkenin itibarının yükselmesini, Türkiye'nin AB'ye girmesini, hukuk reformlarıyla devletin güçlenmesini,
siyasetin normalleşmesini, milli gelirin, ihracatın artmasını, enflasyon ve yüksek
faiz ateşinin sönmesini önemsiz bulabilir; hukuk devletinin çetelerden arınmasını önemsemeyebilir. Bazılarının Cumhuriyet'imizin 100. yılına güçlü bir demokrasi ve ekonomiyle hazırlanmak gibi derdi olmayabilir. Ama biz Türk milletinin hukukunu korumak için bu hedeflerimizden geriye doğru bir tek adım atmayacağız."
AK Parti hakkında açılan
kapatma davasına yönelik eleştirilerini sürdüren Başbakan, sağduyuyla hareket edeceklerinin altını çizdi. Ardından
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal'a yüklendi. Başbakan, anamuhalefet liderini "davadan medet ummakla" suçladı. Baykal'ın 29 Ocak'taki grup konuşmasında sarf ettiği sözlere dikkat çeken Erdoğan, Baykal'ın söz konusu konuşmada "önemli bir kehanette" bulunduğunu kaydetti: "Diyordu ki: 'Türban düzenlemesi önemli siyasi gelişmelere yol açacaktır'. Soruyorum, Baykal'ın o günden bir bildiği mi vardı? Sayın Baykal, siyaset arenasında bileğini bükemediği AK Parti'nin, bu tür yollarla devre dışı kalmasından mı medet umuyor?" Başbakan Erdoğan, başörtüsü ve Kur'an-ı Kerim dağıtan,
seçim otobüsü afişlerine
türbanlı kadın fotoğrafı koyan CHP ve
Meclis kürsüsünden neyin günah neyin olmadığını anlatan Baykal hakkında neden işlem yapılmadığını da sordu.
Erdoğan, bu konudaki tepkisini şu sözlerle ortaya koydu: "Sayın Baykal söyleyince doğrudur, CHP yapınca doğrudur, başkaları yaparsa yanlış. Bir şey ya doğru ya yanlıştır. Aynen ikisi birden mümkün olmayacağına göre Sayın Baykal ve CHP'nin yanlış yapma imtiyazı mı var, diye sormak lazım. Eğer başkası yapınca yanlış olan CHP yaptığında doğru oluyorsa bu özel himayeyi, bu ayrıcalık hakkını nereden kendinde buluyor? Bunu ne hukuka ne de millet vicdanına sığdırmak mümkün değildir." Erdoğan, özetle şu görüşleri dile getirdi:
Daha önce yüzde 34'ün meşruiyetini sorguluyorlardı
'Yüzde 34'ün siyasal meşruiyeti nedir?' diye soranlar, yüzde 47'yi görünce şimdi de 'Çoğunluğun dediği mi olacak?' diyorlar. Demokrasi çoğunluk istibdadı değil, bunu böyle bilenler sakın ha
azınlık tahakkümünü de savunuyor olmasınlar lütfen. Çünkü bazıları kendilerine layık gördüklerini adamına göre bazen azınlık, bazen ise çoğunluktan esirgeyebiliyor. Bunların hepsini yaşadık, gördük. Bu
ülkede azınlık derken gayrimüslimleri kastetmiyorum. Demokrasilerde oyu itibarıyla azınlık noktasında olan seçkinci bir
ekip var ya, onları kastediyorum. Onlar bu ülkenin rotasını biz çizeriz, bu irade bizimdir, diyerek halkı ötelemişler, halkı yok farz etmişlerdir. Cumhuriyetçiyiz derken, cumhuru yok farz etmişlerdir, halkçıyız derken halkı yok farz etmişlerdir.
Demokrasi çıtası yükselecek
Özgürlükler bir bütündür, bölmek mümkün değildir. Onun bir hiyerarşisi olmaz. Sen, ben ayrımı kabul etmez. Birimizin özgür olmadığı yerde hiçbirimiz özgür olamayız, buna böyle inanmalıyız. Adalet ve
özgürlük ancak herkes için olduğunda gerçekleşir. Bunun için tereddüde düşmeden, engellere kapılmadan demokrasimizin çıtasını daha da yükseltmeye devam edeceğiz. Meclis'in çatısı altında milletin iradesini temsil eden hiçbir kuruma, hiçbir partiye haksızlık yapılmasını kabul edemeyiz. Demokrasinin kurumlarını, organlarını korumadan, her şeyin üzerinde tutmadan demokrasiyi yaşatamayız.
DTP'nin kapatılmasına da karşıyım
Sayın Baykal diyor ki: "Başbakan DTP'ye
kapatma davası açılırken, 'Yargıya intikal eden konular üzerinde konuşmak doğru olmaz.' demiştir". Ben bu ifadeyi
Çek Cumhuriyeti dönüşüm sırasında gerekçeyi görmeden bir değerlendirme yapmanın mümkün olamayacağını ifade ettikten sonra söyledim. Bir fıkra var ya, 'namaza yaklaşmayınız'. Başını söylemiyor. Sadece orasını cımbızlayıp alıyor. Başında ne var? 'Sekir halindeyken, sarhoşken, alkollüyken oraya yaklaşmayın.' (Herhalde bu da laikliğe aykırı değildir. 61'di, 62 de bu oldu. Nasıl olsa yola çıkıldı.) Havaalanında gazetecilerin soruları üzerine şunları ifade ettim: "Demokratik mücadele yolları açık tutulmalı, katı defans uygulanır da
Parlamento dışına itilirlerse, onları da dağa gönderirsiniz. Seçimle gelmiş olan milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmak, Parlamento dışına atmak doğru olmaz. Demokratik siyaseti
tercih edenlere kapıları kapatmamamız gerektiğini de özellikle vurgulamıştım."
Dekanlar niçin rahatsız?
Çok ilginç yerlerden ilginç yorumlar geliyor, ilginç tavırlar ortaya konuluyor. Niçin rahatsız oluyorsunuz? Bu tavırlarınız, bu rahatsızlığınızdan mı? Yoksa, meydan bulamadığınız için zil takıp oynayamıyorsunuz da, bu yeni bir dil olarak mı ortaya çıktı? Bakıyorum fakülte dekanları da
bildiri yayınlıyor. Demek ki iş size de düştü. Şimdi içinizdekileri ortaya koyuyorsunuz.
Yeni bir imtihanın eşiğindeyiz
Biz ilk günden beri siyaseti ülke meselelerinin çözüm adresi haline getirmenin, siyasete güven ve itibar kazandırmanın da mücadelesini veriyoruz. Bu yolda bizzat siyasiler tarafından yalnız bırakıldığımız, demokrasi imtihanına tek başımıza girdiğimiz zamanlar da oldu. Ama hamd olsun hepsinden alnımızın akıyla çıktık. Siyasetin, millet iradesinin adresi ve umudu haline gelmeyi de başardık. Bugün yeni bir imtihanın eşiğindeyiz. İnşallah bundan da yüzümüzün akıyla çıkacağız. Her gün medyada AK Parti ne yapacak? Yorumlar, çirkin yakıştırmalar yapılıyor. Biz bunları görünce üzülüyoruz. Çok açık ve net olarak söylüyorum; AK Parti ilk günden beri ne yapıyorsa, bugün de, yarın da onu yapacaktır. Hukuka, demokrasiye ve millet iradesine sadakatle bağlı kalacaktır.
Millet siyasetine, cumhuriyetimizin muasır
medeniyet hedeflerine, AK Parti ilkelerine, değişim felsefesine, aklıselime yakışan neyse onu yapacaktır."