Bugüne kadar birçok kez
davalık olan ikili, karşılıklı iddialara
cevap verdi.
İhlas Holding
Ankara Medya Grup Başkanı Nuri Elibol ile TGRT Haber Ankara Temsilcisi Murat Odabaş'ın hazırlayıp sunduğu programa konuk olan ikilide ilk söz hakkı
Emin Çölaşan'a verildi. Çölaşan, Gökçek'in servetini, maaşını,
gayrimenkul durumunu, yurtdışından kendisine para gelip gelmediğini, neden televizyonda karşısına çıkmadığını sorduğu mailleri okudu. Çölaşan, Gökçek'in yazılarındaki üslubun Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'na yakışmadığını savundu. Gökçek'in 9 milyon dolar serveti olduğunu iddia ettiğini söyleyen Çölaşan, bu miktarda bir serveti olmadığını ifade etti. Yine Gökçek'in yurtdışındaki bir
bankadan kendisine para geldiğini ileri sürdüğünü kaydeden Çölaşan, Ankara Kavaklıdere'deki bir banka şubesinde bulunan 92 bin doları, evinin yakınındaki bir başka bankanın şubesine
transfer ettirdiğini anlattı.
Gazetecilikte 30 yılını doldurduğunu, bugüne kadar iktidarlarla hep ters düştüğünü dile getiren Çölaşan, yaşadığı bir olayı da anlattı: "Bir gün
Aydın Doğan,
Uğur Dündar ile beni çağırdı. 'Sizin yüzünüzden 500 milyon dolar kaybettim.
Otomobil kampanyası yapacaktım.
Sanayi Bakanlığı'ndan izin almaya çalışırken bana ikinizi etkisiz hale getirmem karşılığında izin verecekleri haberini gönderdi
Çiller. Kampanyadan vazgeçtim.' dedi."
Servetini
takas etmeyi önerdi
Daha sonra söz verilen
Melih Gökçek, Çölaşan'ın 57 defa kendisine tazminat ödemeye mahkum olduğunu, buna karşın kendisinin de iki kez Çölaşan'a tazminat ödediğini ifade etti. "Buna rağmen hâlâ
iftira atmaya devam ettiniz. Türkiye'de ne kadar sağduyulu insan varsa hepsine saldırdınız. Sayın
Alparslan Türkeş, Sayın Turgut
Özal hakkında ve şu anki benim iktidarım hakkında yazmadığınız kalmadı." diyen Gökçek, şöyle devam etti: "Ben dava kaybettiğim zaman parasını cebimden verdim. Siz kaybettiğiniz zaman Aydın Doğan ödedi. O yüzden ben belediyeye vermedim kazandıklarımı. Ama bol bol
döner, top,
bisiklet,
oyuncak dağıttım o paralarla. Sizin mahkum olduğunuz tazminatları
gazeteniz ödedi. Kazandığınız tazminatları gazeteye neden vermediniz? Aydın Doğan bu sebepten 'tazminat cezalarının yüzde 20'si gazete tarafından ödenir' kuralı getirdi. Ben soru sorunca size 'Bu yetkiyi nereden alıyorsun?' diye soruyorsun. Ben Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'yım. Siz herkese
hesap soruyorsunuz. Siz kimsiniz?"
Servetini de açıklayan Gökçek, Çölaşan'dan servetini açıklamasını istedi. Gökçek, 'Benim 1994 tarihinden bu yana olan tüm servetimi, eşimin ve çocuklarımın üzerine olan tüm malvarlığını, bankalardaki tüm hesap hareketlerini ve sizin tüm hesaplarınızın ve mal varlığınızın hareketlerini öğrenmek için TGRT Ankara Medya Grup Başkanı Nuri Elibol'u
tayin ediyorum.' yazan bir taahhütname okudu ve imzaladı. Gökçek bu taahhütnameyi Çölaşan'a uzattı; ancak Çölaşan imzalamadı. Bunun üzerine Gökçek ikinci bir teklifte bulunarak tüm mal varlıklarını değiş tokuş etmeyi önerdi. Çölaşan'ın kitabında yazılarına
sansür uygulanması halinde bu mesleği bırakacağını yazdığını kaydeden Gökçek, yazılarına sansür uygulandığını iddia ederek örnekler verdi ve mesleği bırakmasını istedi. Çölaşan da bu sansürleri doğruladı ve kendisinden özür dilendiğini, bu sebeple devam ettiğini bildirdi. Bir ara Çölaşan, "Tamam beni mat ettin. Ben de şu andan itibaren bu mesleği bıraktım." deyince bunu beklemeyen Gökçek, kısa bir süre şaşkınlık yaşadı. Sonra Çölaşan'ın ciddi olmadığını anlayınca
tartışma yeniden alevlendi.
Kabarık dosyalarla geldiler
Gökçek ile Çölaşan, tartışma programına ellerinde kalın dosyalarla geldi. Çölaşan korumalarıyla birlikte televizyon binasına gelirken, bir süre sonra da Gökçek giriş yaptı. Çalışanlar binanın arka kapısından dışarıya çıkabildi. Hiçbir gazeteci içeri alınmadı. Gökçek, 'Neler olacağını birlikte seyredeceğiz' derken, Çölaşan, 'İddialı mısınız?' sorusuna 'Bakalım görürüz.' diye cevap verdi.