Tekel işçileri haklı mı haksız mı?

Özelleştirme uygulamaları kısa dönemde işsizlik yaratır. Orta ve uzun dönemde ise özel girişimci kaynakları devletten daha etkin kullandığı için yeni yatırımlara başlar, istihdamı hızla arttırır.

Tekel işçileri haklı mı haksız mı?

Türkiye’deki özelleştirme uygulamaları incelenirse... Devlet tekelindeki pek çok sektör serbestleştirilince, istihdamın hızla arttığını kimse inkâr edemez. Örneğin, Türkiye’de hava ulaştırması, devlet tekelindeyken, hem istihdam çok düşük seviyedeydi hem de uçak biletleri çok pahalıydı. Ama şimdi eskisinden daha çok havayolu firması var. Biletler ucuz. Sektörde istihdam edilen personel sayısı oldukça yüksek. Yine radyo ve televizyonlar devlet tekelindeyken istihdam sayıları ile şimdiki sayılar karşılaştırılırsa sektördeki istihdamın özelleştirme nedeniyle hızla yükseldiği açık bir gerçek. Özelleştirme sonrası istihdamın artışına, pek çok örneği, hem Türkiye’den hem de dünyadan gösterebiliriz. Gelelim Tekel işçilerinin sorunlarına... Tekel’in özelleştirilmesi nedeniyle işten çıkartılan sayıları 12 bin olduğu belirtilen işçiler de özelleştirmenin kısa dönem mağdurları oldular. Peki, bu işçiler niye mağdur oldular? Çünkü, bir cin bürokrat, siyasetçiye hoş görünmek için aklına ilk gelen çözümü öneriyor. Ve 3.7.2005 tarih ve 5398 sayılı yasa ile Özelleştirme Kanunu’na bir ek madde koydurtup özelleştirme nedeniyle işsiz kalan personelin Devlet Memurları Kanunu’ndaki geçici personel statüsüne (4c) alınmasını sağlıyor. Böylece 1992 yılından beri, özelleştirilen şirketlerde işini kaybedenler kamuda geçici personel olarak çalışmaya başlıyorlar. Geçici personel, bir yıldan kısa süreli çalıştığı için tazminat hakkı doğmuyor. İşçiler, daha önce sürekli işleri varken, birdenbire, hiçbir güvencesi olmayan belirsiz bir iş yaşamına başlıyorlar. Ve bu durum beş yıldan beri devam ediyor. Herkes kendisini bu işçilerin yerine koysun ve düşünsün... Böyle bir iş yaşamı sıkıntı yaratmaz mı? Peki, bu işçilere uygulanması gereken doğru yöntem neydi? Özelleştirme Kanunu’na göre, özelleştirme nedeniyle işsiz kalan işçiler, sosyal destek projesinden yararlanarak, kamu veya özel kesimde çalışma imkânına sahipler. Hatta, Dünya Bankası, bu konuda iki proje yürüttü. İlk proje 1997’de başladı. Dünya Bankası’nın ikinci sosyal destek projesi ise 2005-2009 yılları arasında yürütüldü. Projeye göre, özelleştirme nedeniyle işten çıkarılan 29 bin işçiye kıdem tazminatı ve ilgili ödemeler için 420 milyon avro yardım yapılması öngörüldü. Ayrıca işe yerleştirme destek eğitimi için 11 bin işçiye yardım programı uygulanmasına karar verildi. Dünya Bankası, bu projeyi uygulamaya koyduğuna göre, Tekel işçilerinin kısa bir eğitimin ardından kamu ya da özel sektörde işe yerleştirilmeleri gerekiyordu. Çünkü, Tekel işçilerinin çoğu meslek lisesi mezunu. Anlaşılan eğitim programı yapılmadı. İşçiler, geçici işçi olarak beş yıl bekletildi. Eğer Dünya Bankası’ndan para alındıysa, bu paranın nerelere harcandığı da açıklanmadı. Peki, şimdi, bu işten kim sorumlu? Herhalde işçiler değil. Sorumlular, yıllarca bu işçileri geçici işçi olarak bekletenler. Sorunu çözmeyenler. Şimdi bu sorunu çözmek de onların görevi. SÜLEYMAN YAŞAR-TARAF
<< Önceki Haber Tekel işçileri haklı mı haksız mı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER