[Bir GATA öyküsü]
28
Şubat fişlemelerinin kurbanlarından olan
emekli Tabip
Albay Prof. Dr. Ahmet Alper, özel bir hastanede meslek yaşamına devam ediyor. Alper'in o dönemde yaşadıklarını anlatırken gözleri yaşarıyor.
Emekli Tabip Albay Prof. Dr. Ahmet Alper,
Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin (GATA) sayılı doktorları arasındaydı. Yedi yıl gastroenteroloji bilim dalı başkanlığı yaptı.
12
Eylül darbesinin mimarı Kenan
Evren, eski
Jandarma Genel Komutanı Fevzi Türkeri ve eski
Deniz Kuvvetleri Komutanı
Vural Beyazıt tedavi ettiği
komutanlardan sadece birkaçıydı. Türk
siyaset tarihine postmodern darbe olarak geçen 28 Şubat sürecinin en sert rüzgârlarının estiği dönemde, Alper'in bu kez iyileştirmek için uğraştığı isim dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı
Güven Erkaya'ydı. Merhum Erkaya'ya,
kanser teşhisini ilk o koydu. Fakat Erkaya'nın başında olduğu Batı Çalışma Grubu'nun yaptığı fişlemeler arasında Tabip Albay'ın da ismi vardı. 27 yıl canından çok severek taşıdığı üniformasına, 1997'nin ağustos şûrasında
veda etti. Alper, 'irtica' gerekçesiyle ordudan
ihraç edilmişti. O günlerde yaşadıklarını anlatırken hâlâ gözleri dolan emekli Albay Alper, söze "Bana kişisel düşmanlığı olan herkese hakkımı
helal ediyorum." diyerek başlıyor. 28 Şubat sürecinde dini hassasiyeti olan subaylara, komuta kademesinde 'düşman' gözüyle bakıldığını anlatan Alper, birçok askerin Yüksek Askeri Şûra'ya (YAŞ) gitmemek için kendi istekleriyle istifalarını verdiklerini söylüyor. Ordudan ihraç edildikten sonra, arkadaşlarıyla birlikte Adaleti Savunanlar Derneği'ni kuran Albay Alper, kimi askerlerin yanlarına gelerek kendilerini
tahrik etmeye çalıştıklarını dile getiriyor: "Bizi
sokak eylemlerine davet ettiler. Komutanlarla ilgili fişleme çalışmalarına katılmamızı istediler. Fakat oyuna gelmedik. Aynı kişiler daha sonra bizi polise '
terörist' diye ihbar etti."
28 Şubat fişlemelerinin kurbanlarından olan Alper, şu anda özel bir hastanede meslek yaşamını devam ettiriyor. Emekli subaya göre, Türk ordusundan şimdiye kadar üç büyük
tasfiye yaşandı. 31
Mart Vakası, 27
Mayıs 1960 darbesi ve 28 Şubat süreci. Ve bu dönemlerin ardından, ordunun kimyası bozuldu. Alper, TSK'dan ihraç edildiğinde, büyük mağduriyet yaşadığını anlatıyor. "Cebimde hiç param yoktu." diyor. Kendisinin bazı özlük haklarını alabildiğini belirten emekli albay, ancak bazı subayların ne tazminat ne
emekli maaşı alabildiğine dikkat çekerek, "Atılan bazı arkadaşlarımızdan ise, hizmetlerini tamamlamadıkları gerekçesiyle para istediler." ifadelerini kullanıyor.
Emekli Tabip Albay,
Ergenekon soruşturmasının tarihi bir öneme sahip olduğuna dikkat çekiyor. Cuntacıların açığa çıkmasının, darbe planlarının ortaya dökülmesinin, halkın da bu konuda hassasiyetinin artmasına yardımcı olduğunu kaydediyor. Yapılan operasyonlarla, cuntacılığın tamamen ortadan kaldırılmasının zor olduğunun altını çizen Alper, köklü bir zihniyet değişikliğinin ihtiyacına vurgu yapıyor. Askeri okullara öğrenci alımının da mutlaka gözden geçirilmesini isteyen Alper, "Adaylar, evlerine kadar takip ediliyor. Ailelerinde başörtülü varsa, orduya alınmıyorlar. TSK'nın kapıları Türk milletinin tüm evlatlarına açık olmalı." diyor. 28 Şubat sürecini de değerlendiren Alper, yaşananların dış merkezli bir proje olduğuna inanıyor. Amacı, devletle milletin arasını açmak olarak özetleyen Alper, operasyonun ise TSK üzerinden yürütüldüğünü düşünüyor.
ZAMAN