-
AK Parti açısından parti
kapatmayı zorlaştırmanın ideal anayasal yolu, gerçekten paketin 8'inci maddesinde yer alan formül müydü?
Yani
Meclis'te grubu bulunan partilerin 5'er üye ile katıldığı bir komisyonun, başsavcıdan gelecek "kapatma talebi"ni değerlendirdiği ve oradan onay çıktığı takdirde
davanın açılması...
Bu maddeye eleştiriler vardı.
Eleştiriler, yargıya yasamanın müdahalesi ekseninde toplanıyordu.
Buradan, önce "kuvvetler ayrılığı" ilkesinin sonra da "hukuk devleti" özelliğinin ihlal edildiği sonucuna varılıyor, buradan da "
Anayasa Mahkemesi'nden
iptal kararı çıkar" kanaatine ulaşılıyordu.
Bir TV programında, eski Adalet Bakanlarından Hikmet
Sami Türk ayrıca, "Bu hüküm Meclis'te grubu bulunmayan partileri devre dışı bıraktığı için anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı bulunabilir" görüşünü seslendiriyordu.
CHP, muhtemelen
Anayasa Mahkemesi'nin ve HSYK'nın yeniden yapılandırılması ile ilgili maddeleri de Anayasa Mahkemesi'ne götürmeyi planlamaktaydı ama oradaki itirazları çok güçlü değildi.
Ama 8'inci madde su götürür nitelikteydi.
Nitekim
Başsavcı, partiler için malzeme toplayan
Abdurrahman Çetinkaya, bu maddenin "Yasamanın yargıya müdahalesi" niteliğinde olduğu yorumunu yapmaktaydı.
Tabii ki tartışılabilirdi.
Nitekim AK Parti kurmayları bu maddeyi
savunma sadedinde, ön izinle haklarında dava açılan yargı mensuplarından, askeri cenahtan, kamu yöneticilerinden örnekler veriyorlardı.
"Madem diyorlardı, kimi kamu mensupları için
soruşturma açılacağı zaman o kişinin mensup olduğu kurumun izni gerekiyor, aynı şekilde, milyonlarca insanı temsil eden ve demokrasinin olmazsa olmaz unsurlarından sayılan partilerin kapatılması için bir Meclis izni neden sakıncalı olsun!"
Hoş, onlar da "Evet bu ideal bir çözüm değil, demekten geri kalmıyorlardı. Böyle bir izin
yetkisini Meclis çoğunluğuna vermedik, 'Çoğunluk AK Parti'de, onun için böyle yapıyorlar' suçlamasına maruz kalmamak için..." diyorlardı.
Ama içlerinde bir ukde bulunduğunu sanıyorum.
Şimdi madde düştü.
Burada akla "Acaba AK Partililer bilerek mi düşürdüler" sorusunun bile geleceği bir durum söz konusu.
Sanmıyorum.
Maddenin geçmesini istediler ama "kader" böyle bir sonucu getirdi.
Sanki;
-Sizin şer sandığınız şeyde hayır olabilir noktasına gelindi.
Acaba 1
Mart tezkeresi oylamasında da böyle mi olmuştu? Yani parti yönetimi tezkerenin geçmesini istemişti de, tezkere geçmediği için üzüntü yaşanmasına rağmen, geçmemesi parti için hayırlı mı olmuştu?
8'inci maddenin geçmemesindeki hayır nerede?
Sanırım bundan sonra CHP, Anayasa Mahkemesi'ne çok daha zoraki gerekçelerle götürebilecek anayasa değişiklik paketini...
Anayasa Mahkemesi, kimi zaman zoraki yetki üretip, değerlendirmeler yapabiliyor.
Ama gerek Anayasa Mahkemesi'nin gerekse HSYK'nın yeniden yapılanmasıyla ilgili anayasa değişikliklerinde, herhangi bir iptal gerekçesi bulması mümkün olmayacaktır.
Ayrıca, mevcut Anayasa Mahkemesi üyelerinin bizzat kendilerini de ilgilendiren bir anayasa değişikliğinde değerlendirme yapma durumu da, "kendi kendilerinin yargılanmasına katılmak" anlamında hukuk zemini olmayan bir durum ortaya çıkaracaktır. Bu gerekçeyi, eski Adalet Bakanları'ndan
Hikmet Sami Türk, "Parti kapatma konusunda Meclis'in devreye girmesi" meselesinde, karşıt gerekçe olarak sunmuştu. Bu gerekçeyi, AYM ile ilgili konuda gözardı etmesi söz konusu olmamalı. Kaldı ki, AYM, anayasa değişikliklerini "esas"tan inceleme yetkisine de sahip bulunmuyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, AYM'nin değişikliği iptali zor görünüyor.
Bu durumda eğer, AYM konusunda pakette var olan değişiklikler gerçekleşirse bu da
parti kapatmaya daha zor karar verecek bir yüksek
mahkeme profilini ortaya çıkarabilir.
Aynı şekilde HSYK'nın yapısı da değiştiğinde, kısmi bir yargı
reformu sağlanmış olur.
Tabii ki yapacak daha pek çok iş var.
Ama burası
Türkiye ve bu işler ne yazık ki böyle kademe kademe olabiliyor.
Ne de olsa CHP gibi bir statüko savunucusu ana muhalefet var.
Sabırla koruk helva olacaktır.
Her işte bir hayır vardır.
.....
Karadenizliler şöyle demektelermiş:
-Tayyib bir daşı atii, yanlış yere gidecekken, Rabbim yukarda onu düzeltiii.
Kimbilir... Belki de öyledir.
AHMET TAŞGETİREN-BUGÜN