Kozmik odadaki aramaların kendi izniyle gerçekleştiğini belirtip “Yoksa nah alırlardı” diyen Başbuğ’un ne kadar haklı olduğunu gördük.
Zaten benim tezim de bu yöndedir. Türkiye’de hukukun gücü değil güçlülerin hukuku olduğunu söyler, yazar dururum.
Hatta geçen yıl CNN Türk’teki Reha Muhtar’ın programında
Ergenekon soruşturmasında mesafe kat edilmesinin devlet zirvesindeki zımni mutabakata bağlı olduğunu belirtirken, “
Genelkurmay istemese o askeri tesislerde
tavuk bile alamazsınız” dediğimde gülmüşlerdi.
Yaşananlara bakınca orgeneral ve oramirallerin özel bir durumu olduğunu anladık. Önceki
akşam tüm orgeneral ve oramirallerin toplanması gibi...
Örgüt üyesi olmakla suçlanan
Binbaşı Zekeriya Öztürk ve
Yüzbaşı Fikret Emek, hala cezaevinde. Örgütün en tepe yöneticileri olmakla suçlanan
Orgeneraller Hurşit
Tolon ve Şener
Eruygur dışarıda.
Darbe günlükleri yüzünden
Gazeteci Mustafa
Balbay içeride.
Özden Örnek günlüklerinde geçen tüm komutanlar serbest. Bırakın mahkemeyi henüz
savcılık aşamasında serbest bırakıldılar.
Balyoz Darbe Planı nedeniyle
gözaltılar oldu. Planın alt kademesindeki subaylar tutuklandı, Orgeneraller
Ergin Saygun,
İbrahim Fırtına ve Oramiral Özden Örnek ifadeleri alındıktan sonra tutuklamaya gerek görülmedi.
Sırada Balyoz’ın 1 Numarası olmakla suçlanan Orgeneral
Çetin Doğan var. Onun durumu bugün netleşecek. Bakalım, o da diğer orgeneraller gibi salıverilecek mi?
Hatırlayacaksınız, Ergenekon’da 10. dalgada gözaltına alınan Orgeneral Tuncer Kılıç da serbest bırakılmıştı.
Bir başka gelişme
Erzurum-
Erzincan hattında yaşandı. Orgeneral Saldıray Berk’in ifadesini almaya giden savcılar kışlanın kapısından çevrildi, sonra o savcılar
HSYK tarafından topluca görevden alındı.
Şimdi?
Saldıray Berk’e gönderilen ifade fezlekesi rafa kaldırıldı. Yeniden ifadesine ihtiyaç olup olmadığına sonra karar verilecek. İfadesi alınsa bile
fazlaca ehemmiyetinin olmadığı malumlarınızdır.
Şemdinli Dosyası’nda Orgeneral
Yaşar Büyükanıt’ın nasıl koruma ve kollama altına alındığını herhalde anlatmaya gerek yok.
Savcı Ferhat
Sarıkaya, hukuk diplomasını bile kaybetti.
Or’lar toplandı, Or’lar yırttı, gerçekten nah aldılar. Ergenekon ve Balyoz’un zencilerine Or olsun.
ÇANKAYA’DA ÜÇLÜ ZİRVE
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in başbakan yurtdışındayken Genelkurmay’la Balyoz mekiği dokuyarak soyunduğu arabuluculuk girişimi sonuçsuz kalınca, devreye Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül girdi.
Çiçek’in “Başbakan Vekili” sıfatıyla, başbakanın bilgisi olmadan ve Genelkurmay’dan herhangi bir talep gelmeden, bir yerde durumdan vazife çıkararak Genelkurmay karargahına gitmesi, ardından
Çankaya’dan randevu talep etmesi şık değildi.
Nitekim Gül, Genelkurmay görüşmesinin ardından randevu istendiğini öğrenince iptal ederek tavır koydu. Doğrusu da budur. TSK’nin başkomutanı olarak, ortada rahatsızlık varsa tespiti için bir aracıya ihtiyaç yoktu.
Başbakan da
İspanya dönüşü Cemil Bey’le görüştüğü gecenin sabahı
sürpriz şekilde
Hasköy TOKİ konutlarında teftişe giderek “durum ciddi” bildirisine aldırmadığı
mesajını verdi. Çankaya zirvesi sonrası da oldukça rahat, hayli keyifliydi.
Cumhurbaşkanı, haftalık olağan görüşme gününü fırsat bilerek ikili görüşmeleri
üçlü zirveye dönüştürdü. “Eğer problem varsa oturup birlikte konuşalım” demeye getirdi. Çatışma görüntüsünden uzak kamuoyuna pozitif mesaj verme bakımından değerlendirildiğinde yerinde bir hamle olduğu düşünülebilir.
Tüm iyi niyetli girişime rağmen, üçlü fotoğrafın negatif unsurlar içerdiği gerçeği de unutulmamalıdır. Yargıda devam eden bir operasyonu,
sivil ve askeri otoritenin başkomutanın moderatörlüğünde ele almasının mahsurlu yanları yok mudur?
Balyoz soruşturmasının sonucuna bakın, anlarsınız. Yargıya
baskı yapmak için mutlaka
telefon etmek veya kurye göndermek gerekmez. Toplantının varlığı bile mesaj niteliği taşır. Yoksa “Biz Or’lar toplandık” denir miydi?
ŞAMİL TAYYAR-STAR