Tayland’daki Türk Okullarını yazdı

Deneyimli gazeteci Nazım Alpman, internethaber.com'daki bugünkü yazısında Tayland’daki Türk Okullarındaki izlenimlerini anlattı.

Tayland’daki Türk Okullarını yazdı

Tayland’daki Elmas Koleji’nin Müdürü Yılmaz Arı, 1993 yılında yüksek okul tahsili için Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’a geliyor. Yanında kendisi gibi 20 yaşına henüz başmış iki arkadaşı Uğur Gürbüz ile Neşet Kahraman var. Üç arkadaş orada verdikleri bir kararla veya bir “tavsiye” ile Malezya’yı bırakıp Tayland’a geçiyorlar. Bangkok’ta Gassam Bandi Üniversitesi İletişim Fakültesi’e kayıt yaptırıyorlar. 1998 yılında okuldan mezun olduktan sonra Yılmaz Arı “eğitim idaresi” dalında master yapıyor. İki yıl sonra da şimdi başında bulunduğu Elmas Koleji’nde öğretmen olarak çalışmaya başlıyor. Yılmaz bu süreç içinde Taylandlı Nataya ile tanışıyor ve evleniyorlar. Genç çiftin iki çocuğu dünyaya geliyor. Bugün Celil 4 yaşında Dilara ise 2 yaşını sürüyor. Nataya da Melek adını alarak Müslüman oluyor. HERKES ÖĞRETMEN OLMUYOR Yılmaz’la birlikte Güney Asya macerasına atılan diğer iki arkadaşı “biz öğretmenlik yapmak istemiyoruz” diyerek iş hayatına atılıyorlar. Şimdi ikisi de iyi kazanan işadamı olarak yollarına devam ediyorlar. Peki, bu bir “kopuş mu?” diye soruyorum. Yılmaz “hayır” diyor: “O arkadaşlarımızla birlikteyiz, ama onlar eğitim alanında çalışmak istemediler. Mesleklerimiz ayrıldı, yollarımız değil!” Okulun kuruluş hikayesini de Tayland Türk Okulları Genel Müdürü Zafer Kahraman anlatıyor: “Bizim eğitim hizmeti verdiğimiz bu okulun aslında 30 yıllık geçmişi var. Biz Eğitim Bakanlığı’na özel okul açmak için başvurduğumuzda bize faklı bir teklifte bulundular. Biz de kapanmış ya da kapanmakta olan özel okullar var, bunları görün bir kere dediler. Kapanmakta olan 15 okul vardı. Biz hepsini gezdik, bu okulu aldık.” -Okulun öğretmenleri, personeli, öğrencileri yok muydu? “Vardı, hepsinin kıdem tazminatlarını ödeyip ilişkilerini sıfırladık. Sonradan bizimle çalışmak isteyenlerle yeni sözleşmeler yaptık.” Eğitim Bakanlığı ile yapılan görüşmeler sonunda Bangkok’ta bir okul daha aynı süreci takip ederek Türk Okulları zincirine dahil ediliyor. İkinci okulun da eğitim geçmişi 30 yıla dayanıyor. BARIŞ MANÇO’YU KURTARMA OPERASYONU Tayland’daki üçüncü okul ise ülkenin Kuzeyindeki Ching Nai kentinde açılıyor. Fakat bu okul için her şeye sıfırdan başlanıyor. Adı Fatih Koleji olarak tescillenen okulun binasından, eğitim kadrosuna kadar bütün birimleri sözleşmelerle oluşturuluyor. Fatih Koleji’nin kuruluş aşmasında (1997) rahmetli Barış Manço Ching Nai’ye geliyor. Burada faaliyet gösteren “Türk Hamamı” isimli bir masaj salonundaki cinsel servisi öğrendiğinde tepesi atıyor. Türk hamamlarında böyle şeyler olmaz diyerek, kamerasıyla tesisin kapısına dayanıp çekim yapmaya başlıyor. Tayland yasalarına göre böyle bir şey yapabilmesi için yetkili makamlardan izin almak zorunda olduğunu ıskalıyor. Tesis sahiplerinin şikayete üzerine gözaltına alınıp kalmakta olduğu otelin odasında konuluyor. Manço büyük bir kızgınlık içinde Türkiye’nin Bangkok Büyükelçiliği’ni arıyor. Durumunu anlatıp “acil yardım” isteğinde bulunuyor. Büyükelçilik görevlileri çaresizliklerini anlatmak için kıyaslamalı bir örnek veriyorlar: -Barış Bey, siz bize göre İzmir ile Artvin arasındaki mesafe kadar uzaktasınız. Bizim oraya birini yollamamız mümkün değil!” yalnızlık ve çaresizlik içinde karamsarlığa doğru yol alırken karşısında Türkçe konuşan, üstelik Türkiyeli gençleri görünce şaşırıyor: “Yahu siz kimsiniz?” “Abi biz buradaki Türk okulunun öğretmenleriyiz. Sizi yardım edeceğiz. Merak etmeyin her şey yoluna girecek!” Büyükelçilik Manço’nun telefonundan sonra Bangkok’taki Türk okulunun yöneticilerini arayıp durumu anlatıyor: “Sizin Ching Nai’deki arkadaşlarınız Barış Manço’nun oteline gidip durumu öğrenebilirler mi?” Fatih Koleji’nin öğretmenleri Barış Manço hakkında dava açan hakime gidip, onun Türkiyeli ünlü bir sanatçı olduğunu, Tayland hakkında kötü şeyler yapacak biri olmadığını, ülkelerinin Türkiye’de tanıtımlarını yapacak bir iyi niyet elçisi olduğunu anlatıyorlar. Manço hakkında açılan dava düşürülüyor. Oteldeki göz hapsi kaldırılıyor. Barış Manço kentteki çekimlerini tamamlıyor. Ama Türk Hamamı çekim dışı kalıyor! Bütün operasyon bittiğinde Barış Manço yaşadıklarına inanmakta zorluk çekiyor: “Bu bir rüya mı?” Sanatçının kabus gibi başlayan Tayland seferi Türk öğretmenler sayesinde mutlu sonla bitiyor. Manço bütün yaşadıklarını o dönemde çalıştığı televizyon kanalından bütün detaylarıyla aktarıyor. Türkiyeli gençlerin çabalarını takdir ederken bir de sıfatlandırma yapıyor: “Siz, devlet dışında devlet gibisiniz!” YÜZME HAVUZLU OKUL Bangkok’taki Elmas Koleji’nin ana okulu ile ilk ve orta okulu karşılıklı iki büyük binadan oluşuyor. Biz ana okulunun bulunduğu geniş bahçesinde, çim futbol sahasını, kale arkasında üstü ahşapla kapanmış açık büyük bir yemekhane, diğer kale arkasında basketbol sahası, hemen onun yanında da 6 kulvarlı 20 metre boyunda bir yüzme havuzu bulunuyor. Havuz kenarına kurulan sofrada çaylık kuru pasta ve Tayland’da yetişen envai çeşit tropik meyve tabakların içinde okul sohbetinin lezzet mönüsünü oluşturuyor. GAZLI İÇECEK YASAK, DAYAK SERBEST Tayland’daki resmi ve özel bütün okullarda kola, konsantre meyve suyu gibi gazlı içeceklerin tümü yasaklanmış durumda… Gerekçe ise “çocuk sağlığı” olarak açıklanıyor. Ne kadar güzel “çocukları düşünen bir yapı oluşturulmuş” diyecekken yeni bilgiler geliyor, bizi yere seriyor: “Tayland okullarında eğitimin bir parçası olarak dayak görmezden geliniyor. Bu eğitimin gelenekselleşmiş bir realitesi!” Peki Türk okullarında da bu “gelenek” uygulanıyor mu? “Kesinlikle izin vermiyoruz. Taylandlı öğretmenleri uyarıyoruz, Türk, İngiliz, Avustralyalı öğretmenler zaten böylesi bir şeye uzak duruyorlar.” Ancak öğrencilere ve gençlere yönelik en önemli saldırı olan uyuşturucuya karşı “sıfır tolerans” uygulanıyor: -Uyuşturucu madde üreten ve satanlar için idam cezası konulmuş! Tayland’ın eski içişleri bakanı Van Nurt, uyuşturucuyla mücadele konusundaki performansıyla hala bir efsane olarak dillerde dolaşıyor. Bakan Nurt, uyuşturucu çeteleriyle düzenli olarak sıcak çatışmaya girmeyi tercih ediyor. Bu çatışmalar sonucu üç bin (rakamla 3000) uyuşturucu elemanı “istem dışı olarak” öldürülüyor. Talyand’da “yargısız infaz” kavramı literatüre girmediğinden uyuşturucu çetelerinin üyelerinin şanssızlık sonucu hayatlarını kaybettiğine inanılıyor!!! EVLERDE MUTFAK BULUNMUYOR Tayland’da konutlarda tüp yasak. Yangın önlemi olarak bu kural son derece katı biçimde uygulanıyor. Isıtıcı olarak sadece elektrikli ev aletleri kullanılabiliyor. Evlerde mutfak bulunmuyor. Taylandlılar yemeklerini dışarıda yiyorlar. Türkiye’den gelen öğretmen ve yöneticiler ise tadilat için izin aldıktan sonra mutfak yaptırabiliyorlar. Ama yine tüp kullanmıyorlar. Tayland’da askerlik lise eğitimi sırasında haftada yarım gün olarak yapılıyor. Bu zorunlu askerlik üniversite 1. sınıfa kadar devam ediyor. Bir de paralı ordu bulunuyor. Kırsal kesimde çalışan çiftçi gençler askerlikten muaf tutuluyor. Tayland’daki Türk okullarında da Türkçe seçmeli ders olarak okutuluyor. Okul yönetimi burada Orta Asya kadar başarılı olamadıklarını kabul ediyorlar: “Orta Asya’da çok fazla Türk şirketi faaliyet gösteriyor. Orada okullarımızı bitirenler, yerel dil yanında Rusça, İngilizce ve Türkçe bildiklerinden Türk şirketlerinde kolayca iş bulabiliyorlar. Tayland’da ve Kamboçya’da Türk şirketi olmadığı için öğrenciler açısından çekiciliği de bulunmuyor. Eğer buraya Türk şirketleri gelirse, okullarımızdaki Türkçe eğitim daha hızlı gelişebilir.” internethaber.com
<< Önceki Haber Tayland’daki Türk Okullarını yazdı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER