Dalbay, gelecek yıl
küçük boyuttaki ön uyduyu uzaya göndermeyi planladıklarını, bu çalışmadan elde edecekleri tecrübeleri büyük çaplı uydularda kullanacaklarını belirterek, "Tamamen
Türkiye'de tasarlanmış ve üretilmiş
haberleşme uydusunu 2015 yılının başında uzaya göndereceğiz" dedi.
Dalbay,
Bakanlar Kurulu tarafından 2005 yılında
TÜRKSAT'a
yerli haberleşme uydusunun tasarlanması ve bu konuda insan gücü yetiştirilmesi görevinin verildiğini, bu görev kapsamında TÜRSAT 3A uydusunun
üretimine paralel olarak "teknolojisi
transferi programı" yürüttüklerini hatırlattı.
Bu proje kapsamında yaklaşık 25 kişinin
yurt dışında yapılan teknoloji transfer programlarına katıldığını bildiren Dalbay, yerli olanaklarla tasarlanan, üretilen, TÜRKSAT'ın kullanacağı ve yurt dışına satılabilecek bir
tasarım modeli oluşturmayı, bunu da Türkiye'deki tesislerde üretmeyi amaçladıklarını kaydetti.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ile bir iş birliği protokolü
imzaladıklarını anımsatan Dalbay, "Bizim tasarım bölümünde hem akademik, hem pratik tecrübeleri paylaşmaya çok ihtiyacımız var. İTÜ bu alanda çok iyi gelişmelere, projelere imza atmış durumda. Geçtiğimiz yıl bir uyduyu fırlattılar. Dolayısıyla iki kurumun işbirliğinden çok daha güzel sonuçlar çıkacağına inanıyoruz" diye konuştu.
Bu alanda çok güzel gelişmeler elde edildiğini belirten Dalbay, şunları söyledi:
"En geç 2011'in ortalarında küçük boyuttaki ön uyduyu İTÜ'n ün alt yapısında
test edip, uzaya göndermeyi planlıyoruz. Bu çok önemli bir aşama. Bunu 6 ay süresince test edeceğiz. Ondan sonra elde edeceğimiz tecrübeleri büyük çaplı uydularda kullanacağız. Ölçek olarak çok küçük olmasına rağmen büy ük uyduya koyacağımız özellikleri burada test edeceğiz. Büyük çaplı bir uydunun tasarımı yaklaşık 2 yıl sürüyor. 2012'nin sonunda başlayıp, 2014'ün sonunda bitirmeyi
hedefliyoruz. Tamamen Türkiye'de tasarlanmış, üretilmiş haberleşme uydusunu 2015 yılının başında uzaya göndereceğiz. 2015'in ilk 3 ayı içinde bu çalışmayı yapmayı hedefliyoruz. Kademe kademe ilerliyoruz. 2019 yılına kadar 10 yıllık bir uydu stratejisi oluşturduk. Buna göre 2015 ve 2017'de uydu fırlatacağız. Ondan sonra da mevcut yörünge hatlarımıza ve
pazar payımıza bağlı olarak yeni uydular üzerinde tekrar stratejik planımızı revize edeceğiz."
Uydu teknolojilerinin çok kompleks, karmaşık ve büyük bir bilgi birimi gerektirdiğini aktaran Dalbay, uyduları diğer
ürünlerden ayıran önemli özellikleri bulunduğunu bildirdi.
Bu alanda üretim yapmanın çok riskli olduğunu dile getiren Dalbay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uçak, gemi üretimi yapabilirsiniz. Bir şey olduğu zaman uçağı indirir, gemiyi tersaneye çekersiniz,
tamir edersiniz. Parçasını değiştirirsiniz. Bunlarda risk daha az. Fakat uydu uzaya gittikten sonra bir daha geri getirip 'bunu tamir edelim, parçasını değiştirelim' deme şansınız yok. Dolayısıyla bütün ürünlerden uyduyu ayıran en önemli özellik bu. Riskleri çok minimize etmeniz ve çok yüksek güvenirlikte tasarımlı ürünler yapmanız lazım. Çünkü uyduyu uzaya gönderdikten sonra eğer başına olumsuz bir şey gelirse müdahale şansınız yok. Bundan dolayı çok ciddi bir bilgi birimine, çok detaylı çalışmaya ve testlere ihtiyacınız var."
Dünyada 5-6
ülkenin uydu atabildiğini vurgulayan Dalbay, "Anlatırken, çok basit bir şeymiş gibi duruyor ama uydu atmak her ülkenin yaptığı bir şey değil. Türkiye de bunu başaran ilk 10 ülke arasında girmiş olacak" dedi.
Tamamen Türkiye'nin bilgi birikimiyle ortaya bir ürün çıkaracakları için çalışmaların çok daha ucuza mal olacağını kaydeden Dalbay, "Maliyet açısından yurt dışına yaptırdığınız zaman üzerine çok ciddi bilgi birimi koyuyorlar. Normalde çok büyük bir uydu yaptığınız zaman tedarik etmek 200, 250, 300 milyon dolara kadar çıkabiliyor. Türkiye'de tasarlanıp, üretilip ve mümkün olduğu kadar Türkiye'deki yerli malzemeleri kullanacağımız için sadece fırlatma
maliyeti olacak, uzaya gönderme maliyeti olacak. Dolayısıyla maliyet konusunda yeterince tasarrufumuz var" şeklinde konuştu.
Türkiye'de her alanda yetişmiş çok iyi elemanların bulunduğunu düşündüğünü dile getiren Dalbay, bu insanları çok iyi organize etmenin ve bir araya getirmenin çok önemli olduğunu belirtti.
Dalbay, Türkiye'nin kendi içinde ve yurt dışında ciddi insan kaynağını n bulunduğunu kaydederek, yurt dışında çeşitli üniversitelerde çalışanları Türkiye'ye davet ederek bir kompozisyon oluşturduklarını anlattı.
Kendi birikimlerini ve yurt dışından elde edilen birikimleri birleştirdiklerini bildiren Dalbay, şöyle konuştu:
"Burada önemli olan şey organizasyon ama önemlisi vizyonunuzun olması.
Vizyon olmadan bir hedef koymazsanız, o hedefe inanmazsanız ve ona doğru bir takvimle harekete geçmezseniz bir şey yapamazsınız.
Hükümetimiz 2005 yılında ortaya bir vizyon koydu. Hükümet, 'Türkiye'de yerli haberleşme vizyonu üreteceğiz' dedi. Bir yandan da akademik alanda çalışmalar yapılıyor. Bu basit gibi algılanabilir ama hakikaten çok önemli gelişmeler. Dolayısıyla vizyonu ve akademik çalışmaları birleştirerek, yere çok daha sağlam basarak ilerliyoruz. Uydu teknolojilerinin güvenirliği ve çok ciddi bir bilgi birikimine sahip olma gerekliliğinden dolayı bunları yapıyoruz."
AA