Taraf yazarından korkunç iddia!

İsabetli analizleriyle bilinen Emre Uslu yine çok tartışılacak iddialarda bulundu.

Taraf yazarından korkunç iddia!

PKK eğitim kurumlarına saldıracak PKK'nın geçen haziran ayında fikrî tartışmasını tamamlayıp uygulamaya koyduğu “Devrimci Halk Savaşı” maalesef Türk kamuoyunda yine tartışılmadı. Hatta PKK yayınlarında bu konuda tonlarca bilgi varken devletin ilgili birimleri de bu yayınları dikkatli takip etmiyor. Bu nedenle PKK, Öcalan'la görüşme için elverişli bir zaman olmadığına vurgu yapıp, “Devrimci Halk Savaşı” için hazırlık yaparken devlet halen Öcalan'la görüşmelerden umut bekliyordu. Bu nedenle de devlet son dönemde geliştirilen “Devrimci Halk Savaşı” stratejisinin amacını ve çerçevesini tam olarak anlayabilmiş değil. Örneğin PKK'nın polisi neden hedef seçtiği, özellikle 15 bin veya daha az nüfusa sahip ilçelerdeki Emniyet birimlerinin neden hedef alındığı devlette ciddi bir analitik kafa ile değerlendirilmiş değil. Yine PKK'nın son dönemlerde, araç kaçırarak, kiralayarak şehir merkezlerindeki Emniyet birimlerine yaklaşıp saldırı düzenledikten sonra kaçmalarının amacı, kapsamı, çerçevesi tam olarak tartışılmış ve anlaşılmış değil. PKK gibi yıllardır dağlarda bulunan militanlara sahip bir örgüt küçük ilçe merkezlerindeki Emniyet birimlerine çok da etkili sonuç alamayan eylemleri neden yapar? Kırsalda asker tuzaklayarak daha fazla ölümlere sebep olurken neden son dönemlerde ilçe merkezlerine yöneldi? Bu soruların cevabı henüz tartışılmıyor. Daha da önemlisi PKK önümüzdeki yıl boyunca ne yapar? “Devrimci Halk Savaşı” stratejisinde bu dönem nasıl öngörülüyor tartışması da çok yapılmıyor. Bu nedenle de kendisini devlete endekslemiş, devletten bilgi gelirse yazabilen, medyanın da durumu bir şaşkınlıkla izlediği görülüyor. Sanırım önümüzde iki büyük soru var. Bunlardan birincisi PKK küçük ilçelerde, çoğunlukla yaralama ile sonuçlan ve polisi hedef alan eylemleri neden yapıyor? Bu eylem biçiminin değişik nedenleri var ama şu anda önümüzde duran ve kamuoyunun tartışmadığı bir korkunç taktiği artık görmemiz gerekiyor: PKK'nın büyük ölümlerle sonuçlanan askere yönelik saldırılarının hemen öncesinde o saldırıların yapıldığı bölgelerde güvenlik birimlerinin dikkatini başka yöne çekecek eylemler yaptığı görülüyor. Polis merkezlerine yapılan eylemleri bu çerçeveden de incelemek gerekiyor. Örneğin Hakkâri'de öldürülen sekiz asker eyleminin hemen öncesinde polis merkezlerine yönelik taciz saldırılarının yapıldığı, böylece polisin meşgul edilerek daha büyük bir saldırının hazırlıklarının yapıldığı görülüyor. Yine Silvan saldırısından önce de gerek asker ve sivil kaçırma yöntemleriyle gerekse de polise yönelik taciz saldırılarıyla çok sayıda askerin öldürülmesine yönelik hazırlıklar yapılırken güvenlik birimlerinin küçük saldırılarla meşgul tutulduğu görülüyor. Aynı şeyi Şırnak'ta geçen mayıs ayında da denendiği görülüyor. 13 PKK'lının öldürüldüğü o saldırıdan birkaç gün önce Silopi Emniyet Müdürlüğü'ne saldırı düzenleyip iki polisi öldüren PKK aynı anda sınırdan komando birliğine sızma ve saldırı hazırlığı yaptığı ortaya çıkmıştı. Bütün bunlara bakınca şu söylenebilir: PKK bir bölgede küçük çaplı eylemler yapıyorsa, daha büyük bir eylemin hazırlığı için lokal güvenlik birimlerini meşgul etmeyi amaçlıyor olabilir. Önümüzdeki döneme ilişkin sorulması gereken ikinci soru şu: PKK bundan sonra ne yapar? Özellikle önümüzdeki hafta eğitimin yeniden başladığı düşünülürse PKK'nın önümüzdeki dönemde eğitim kurumlarını hedef alacağını söylemek yanlış olmaz. Yine sağlık birimlerine yönelik eylemler yapılacaktır. Zira bu konu PKK'nın “Devrimci Savaş Stratejisi” konseptinde konuşulmuş ve karara bağlanmış bir konudur. Bu çerçevede KCK yapısı içinde “anadilde eğitim yapmak üzere” özellikle güvenlik bakımından zayıf olan köyler ve ilçelerde PKK'nın okullara müdahale edip Kürtçe eğitim yaptırmak için mevcut eğitim düzenini sabote edeceğini söylemek kehanet olmaz. Duran Kalkan bu stratejiyi açıkça anlatıyor: ”Savaşla birlikte etkili olduğumuz yerde mevcut eğitimi durduracağız, kendi eğitimimizi kuracağız. Yani artık ‘devlet bize anadilde eğitim hakkı versin' demeyeceğiz. Biz gücümüzün yettiği yerde devletin eğitimini durduracağız, kendimiz kendi eğitimimizi nasıl bir dilde, nasıl bir programda yapmak istiyorsak yapacağız. Eğitimin bir bölümünü devlet yapabilir, bir bölümünü KCK yapabilir. Bir yerde yüzde otuz KCK yapar, yüzde yetmiş devlet yapar. Bir yerde eğitimi yüzde atmış KCK yapar, yüzde kırk devlet yapar. Bir yerde yüzde seksen, doksan eğitimi KCK yapar, yüzde on devlete kalır.” Yine ”Kendi sağlık sistemimizi kurup örgütleyeceğiz. Devletin sağlık sistemini işletmeyeceğiz. Ele geçireceğiz. Halk yararına, kendi anlayışımıza göre sürdüreceğiz. Şimdi bunu böyle gece-gündüz yönetimi değil de, alanlara, toplumsal yaşamın boyutlarına göre iç içe, etkinlik düzeyini geliştirme temelinde ele alıp yürüteceğiz.. Devlet iktidarını zayıflatarak demokratik toplumun öz yönetimini, buna dayalı demokratik toplum yaşamını geliştirebildiğimiz kadarıyla geliştireceğiz.” Duran Kalkan önümüzdeki süreçte yapmak istediklerini çok iyi anlatmış. Tercümeye bile gerek yok... EMRE USLU - TARAF
<< Önceki Haber Taraf yazarından korkunç iddia! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER