İşte Taraf'tan Yasemin Çongar'ın haberinde öne çıkan ayrıntılar ve bugünkü yazısı...
HEPSİ BUGÜN DE ÇOK ETKİN
Bugün
siyaset sahnesinde, iş dünyasında ve medyada çok etkin olan birçok isim beş yıl önce MİT tarafından başbakanlığa "
Ergenekon örgütüyle bağlantıları var" uyarısıyla
rapor edildi.
2 TEMMUZ'DA İLETİLDİ
Beş yıllık bu çok gizli
belge 2 Temmuz 2008'de başbakanlık tarafından,
iddianamesinin bugünlerde açıklanması beklenen Ergenekon
soruşturmasının sorumlularına bir yazıyla iletildi.
BÜYÜKANIT: BANA DA DOKUNSA...
Emekli de olsa iki orgeneralin gözaltına alınıp tutuklanmasında
Genelkurmay Başkanı
Büyükanıt'ın "Bana dokunsa bile üstüne gidin" talimatının rolü olduğu öne sürüldü.
***
ERGENEKON'DAN ÖĞRENİLECEK ÇOK ŞEY VAR
Karartmacılar artık karalamacılık yapıyor.
Aylarca görmezden geldiler. Üstünü örttüler.
Son günlerde de, dağ mıdır tepe midir, fare mi doğurur yoksa fındık faresi mi diye diye bir hal oldular.
Ergenekon soruşturmasında nihayet
dava aşamasına gelinmesinden rahatsızlar.
2500 sayfa ve 400 klasörden oluşan iddianamenin bugün
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'na teslim edilecek ve sonrasında da kamuoyunda çok daha fazla tartışılacak olması onları galiba ürkütüyor.
Dosyadaki belgelerden korkuyorlar belki.
Belki, belgelerde adlarının geçmesi olasılığı tedirgin ediyor onları.
Ya da zaten Ergenekon'un parçası olduklarının farkındalar ve sorgulanma sırasının er geç kendilerine gelebileceğini seziyorlar.
Bu kaygılarla saldırı başlattılar.
Özünde defansif bir saldırı...
Ergenekon
operasyonuna ilişkin haberlere uzun süre karartma uyguladıktan sonra, son zamanlarda, iddianameye karşı adeta ön alma gayretiyle, operasyonu, delilleri, soruşturmayı yürüten
Savcı Zekeriya Öz'ü karalıyorlar.
Çeteden "
efsane" diye söz edip efsunlamaya çalışıyorlar hepimizi.
Sanki Ergenekon çetesi kocaman bir yalan, hakkındaki soruşturma da hükümetin
kapatma davasına karşı başlattığı bir tür misilleme harekâtıymış gibi göstermeye çalışıyorlar.
Siz onlara kanmayın.
Ergenekon çetesi, üç maceraperest savcının uydurması değil; çeteye karşı yürütülen operasyon da esasen AKP'nin marifeti değil.
Bu operasyonun bu noktaya kadar gelmesi, arkalarında sınırlı bir siyasi irade desteği olmasına rağmen inatla, cesaretle ve dürüstçe çalışan bir grup yargı ve
emniyet mensubu sayesinde oldu.
Bundan sonra, iddianame, ek iddianame, dava süreci ve olası yeni sorgulamalarla, devletin
kilit kurumlarının varlığını yıllardır bildiği
Ergenekon çetesinin üzerine gidilir ve derin devletin bu kanlı, karanlık yapısı çökertilebilirse bunda da en büyük pay, devletteki bu "iyi adamların" olacak.
MİT ARAŞTIRILMASINI İSTEDİ
Beş yıl kadar önceydi.
Milli
İstihbarat Teşkilatı (MİT)
Başbakanlık'a "çok gizli" bir yazı gönderdi.
Konusu Ergenekon...
MİT'in yazısı, devletin içine uzanmış Ergenekon çetesinin şemasını içeriyor ve bu örgütün araştırılmasını
tavsiye ediyor.
2003 tarihli örgüt şemasında, Ergenekon mensubu siyasetçilerin, işadamlarının, gazetecilerin adları var.
Siyasetçiler arasında bir partinin genel başkanının ismi hemen dikkat çekiyor.
Çeteci gazetecilerin listesinde bir büyük gazetenin genel yayın yönetmeni,
Ankara temsilcisi ve çok popüler bir yazarı göze çarpıyor.
Ergenekoncu işadamları arasında sanayiciler de var, medya patronları da.
Bu şahısların adlarının bu belgede yer alması, bilerek ya da bilmeyerek
Ergenekon için çalıştıklarının kanıtı sayılamaz.
Ama şunu gösterir:
Bugün siyaset sahnesinde, iş âleminde ve medyada hâlâ çok etkin konumlarda olan bir dizi isim, Ergenekon'la bağlantılı olabilecekleri iddiasıyla MİT tarafından Başbakanlık'a rapor edilmiş.
Kimilerinin "efsane" saydığı Ergenekon hakkında istihbarat toplayan MİT, bu istihbaratı ve şüphelerini beş yıl önce Başbakanlık'a aktarıp araştırılması gereğini vurgulamış.
Kimseyi töhmet altında bırakmamak için bu belgedeki isimleri yazmayacağım.
Bu belgenin, 2 Temmuz 2008 tarihinde, Başbakanlık tarafından Ergenekon operasyonunun sorumlularına intikal ettirildiğini söylemekle yetineceğim.
NÜKLEER, KİMYASAL, BİYOLOJİK
Ergenekon soruşturmasını aylardır y
akından takip etmeye çalışıyorum ve izlenimim şu:
İddianameyi enine boyuna incelediğimizde, karşımızda
silaha ve
teröre uzak durmayan bir çete bulacağız.
Sadece Ümraniye'den,
Cumhuriyet Gazetesi saldırısından,
Danıştay cinayetinden tanıdığımız türden el bombaları, fünyeler, tabanca ve tüfeklerden söz etmiyorum.
Örneğin, nükleer, kimyasal, biyolojik silah geliştirme planları yapmış bir çete çıkarsa karşımıza, çok şaşırmayacağım.
"
Nükleer silah üretmek zor ama kimyasal ve biyolojik silah üreterek birçok
terör örgütünü
kontrol altına alabiliriz" diye plan yapmış Ergenekoncularla karşılaşırsak ürkeceğim...
Ama şaşırmayacağım.
PKK, İBDA-C, DHKP-C, HİZBULLAH
Aynı şekilde, PKK'nın, İBDA-C'nin, DHKP-C'nin,
Hizbullah'ın Ergenekon'la dirsek temasında olduğu, Ergenekon tarafından yönlendirildiği, kullanıldığı, hatta kontrol edildiği yönündeki iddialar da
sürpriz olmayacak benim için.
Ergenekon'a "terör örgütü" denmesinin arka planındaki işbirliklerini bir bir ortaya dökebilecek mi bu ilk iddianame, bilmiyorum.
Ama dosyada, bu işbirliklerine ilişkin bilgi ve belgelerle karşılaşırsak düşüneceğim, ürkeceğim ve çok şaşırmayacağım.
Danıştay ve
Hablemitoğlu cinayetleri, Akın Birdal'a suikas girişimi Ergenekon'a bağlanırsa tüylerim ürperecek; şaşırmayacağım.
BÜYÜKANIT NE DİYOR
Zaten biz, şaşırma eşiğini çoktan aşmadık mı bu ülkede?
Ergenekon'un Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta kademesine uzandığı iddiasından, iki
emekli orgeneralin terör örgütü liderliği suçlamasıyla tutuklanması ve yargılanacak olmasından daha fazla ne şaşırtabilir ki bizi?
Ergenekon'un 1 ve 2 numaralarının
muvazzaf subaylar olduğunu öğrenirsek bir gün şok geçirir miyiz dersiniz?
Ergenekon'u yöneten muvazzaf ya da emekli askerlerin üzerine gidilmesinde, Genelkurmay'ın zımni onayının olduğunu bilmek şaşırtır mı sizi?
Genelkurmay Başkan
Orgeneral Yaşar Büyükanıt, eğer bana Ergenekon soruşturmasını yürütenlerce anlatıldığı üzere, bu operasyon konusunda "Her kime dokunuyorsa üzerine gidilsin, benim ismim geçiyorsa da gereken işlem yapılsın" demişse eğer, buna hayret eder misiniz?
Peki, eğer orduda, Ergenekon çetesine bulaşmış üst rütbeli muvazzaf subaylar varsa, onların bu operasyon sayesinde er geç
tasfiye edileceğini düşünmenin giderek "makul beklenti" sınırları içine çekiliyor olmasına ne demeli?
Bu beklentinin içerdiği değişim müjdesi, şaşkınlıktan güvene doğru taşımıyor mu hepimizi?
SİYASİ İRADE NEREYE KADAR
"Dağ fare doğursun" diye bekleyen Ergenekon avukatlarını bir yana bırakın.
Sözüm, bu değişim müjdesinin kursağımızda kalmasını istemeyenlere; cinayet işlemeyen, işletmeyen,
darbe planlamayan, kaosa bel bağlamayan,
temiz bir devleti özleyenlere...
Bilin ki, Ergenekon operasyonu bunun için bir fırsat sunuyor bize.
Bilin ki, bu devletin içinde aynı özlemi paylaşan iyi adamlar var.
Bilin ki, ordunun üst kademesinde de var böyleleri.
Bilin ki, Ergenekon operasyonuyla yakaladığımız fırsatın tepilmemesi, bu özlemi paylaşan siyasetçilerin daha kararlı bir irade ortaya koymasına bağlı.
Onun için karartmacılara, karalamacılara rağmen sesinizi yükseltin.
Sizin oyunuzla var olan ve kapatma davalarıyla, darbelerle değil, son tahlilde yine sizin oyunuzla yok olmaya mahkûm siyasetçileri göreve çağırın.
Ergenekon operasyonunun yarıda kesilmemesi için kararlı davranmaya zorlayın onları.