Sanal dünyada kendisi için kurgulanmış hayatı yaşayan Truman'ın tebessüm ettiren dramının hikâyesi. Jim Carrey kadar
komik değil; ama
Tuncay Özkan'ı gördüğümde aklıma bu film geliyor.
Fark sadece yeterince komik olmamasıyla sınırlı değil. Truman bir noktadan sonra
sanal dünyayı fark etmiş ve kendi gerçekliğine yelken açmayı denemişti. Deniz bitip stüdyonun duvarıyla karşılaştığında mutlu sona ulaşmıştı. Yerli Truman, etrafındaki sanal katmanı daha kalınlaştırarak avunuyor. Sadece Truman'ı değil, yönetmeni de oynamaya çalışıyor. Önce zor durumdaki bir
holding patronunu insan üstü güçlerine inandırdı. Batmakta olan bankalarını kurtarabileceği vaadiyle patronunun medya grubunun başına geçti. Milyon dolarlarla ifade edilen
transfer ücretleri aldığını yalanladı. Patronun bankalarını kurtaramadı; zira sırtını dayadığı iddia edilen siyasetçi kendini bile
kurtarmaktan acizdi. Bu başarısızlık onu yıldırmadı. Hedef büyüttü. Bu kez ülkeyi kurtaracaktı.
Maaşlarından biriktirdiği paralarla (yaklaşık 17 milyon dolar) ulusal televizyon kurdu. Maaşları bu hikâyeyi izah etmeye yetmeyince daha önce yalanladığı transfer ücretinin üç milyon dolar olduğunu savundu. Bugünlerde ortaya çıkan belgeye göre üç milyon dolar da
CHP'den almış. Anamuhalefet partisi, kullanacağı reklâmlar için avans olarak bu parayı vermiş, yakında
Kanal D ve atv ile de aynı anlaşmayı yapacakmış. Bu iki televizyonu şimdiden kutluyoruz, Kanaltürk'e 3 düştüyse adı geçen kanallara 10'ar milyon dolardan aşağı vermezler herhalde. Reklâm verenlerin, hele siyasî partilerin yıllar öncesinden reklâm avansı ödemesine alışık değiliz. Umarız diğer reklâm verenlere de örnek olur. Dünkü eylemde kendisi yerine onun mikrofona çağrılmasının CHP lideri Deniz Baykal'ın içine pişmanlık duygusu attığına inanıyorum.
Bir holding patronunun ya da siyasî partinin kendine kurtarıcı olarak
yerli Truman'ı seçmesinin sakıncası yok. Fakat ülkeyi kurtarma hevesi hepimizi ilgilendiriyor. Kendini kalpaksız
Gazi Paşa olarak görmesine de tahammül edilebilir. Ancak ülkenin 1923'ten önceki şartları yaşadığı vehminden hareketle önerdikleri ürperti verici.
Genelkurmay Başkanı
Org.neral
Yaşar Büyükanıt'ın son açıklamaları üzerine sarf ettiği cümleler, içinde bulunduğu psikolojiyi özetliyor. "Türk milleti bir değil bin tane ordu kurar. Ama ben şimdi Sayın
Genelkurmay Başkanı'mızın açıklamalarından, değerlendirmelerinden sonra kaygıyla bakarım her şeye." ifadeleri, silahlı kuvvetlerin prangalara vurulmuş olduğu iddiaları, yerli Truman'ın sorununun büyüklüğünü ortaya koyuyor. Truman'ımız, TSK ile karşılıksız aşk yaşadığını savunuyor.
Hilmi Özkök Paşa'dan sonra Org. Büyükanıt'ın da bu aşkı karşılıksız bırakmasının sebebi, '
Ayışığı' olabilir mi acaba?
İlan-ı aşkını 'ayışığı'nda yaptıysa sadece
emekli Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'dan karşılık görmesi
doğal değil mi? Truman'ımızın bir an önce hayal âleminden sıyrılıp, kurtarıcılıktan kurtulması gerekiyor. Deniz bittiğinde onu mutlu son yerine hayal kırıklığı bekliyor.
Bu arada bir hakkı teslim etmek gerekiyor. Dün Tandoğan'da toplanan büyük kalabalık, bazı konuşmacıların aksine tam bir demokratik olgunluk sergiledi. Endişe edilen provokasyonların yaşanmaması pek çok açıdan sevindirici. Demokratik hakların kullanımını cesaretlendirici etkisi bence en önemlisi. Genelkurmay Başkanlığı'nın bütün personeline yaptığı uyarı, bu endişenin bir kesimin evhamının ötesinde olduğunu gösteriyor.
BÜLENT KORUCU - Zaman
İLGİLİ HABER:
Hedef 'TSK' mı? - Video
Özkan kendisini anlattı - Video
Özkan, ADD'yi bile kızdırdı - Video