Taksim'de yürüyen gazetecilere zor soru

TRT Haber ekranlarında yayınlanan Çıkış Yolu programında basın özgürlüğü ve Taksim'de yapılan yürüyüş ele alındı.

Taksim'de yürüyen gazetecilere zor soru

Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Star Gazetesi Yazarı Ergun Babahan ve Radikal Gazetesi yazarı Cengiz Çandar TRT'de yayınlanan Çıkış Yolu programında basın özgürlüğü konusunu masaya yatırdı. İşte programda konuşan Cengiz Çandar'ın Taksim'deki yapılan yürüyüşe tepkisi: Cengiz Çandar: Nedim Şener ile Ahmet Şık'a yönelik uygulama vicdanları tatmin etmiş değil hala. Yani bunu gerekli bir hukuki süreç olarak yaygın bir basın çevresi görmüyor. Varsayalım ki bu Ergenekon denen şebekenin kendi iradeleri dışında çengeline gelmiş olsunlar. Onu da bilmiyoruz varsayalım diyorum. Ona rağmen tutuklanmalarının icap ediyor olması kabul görmüyor. İnandırılamıyor. Şimdi asıl söyleyeceğim bu değil. Bu iki kişi için bir seferberlik olsa hep birlikte yürüyelim. Fakat bu iki kişi bahane edilerek Ergenekonculuğun aklanması Ergenekon olayının sulandırılması ve karartılması çabasının kitlesel seferberliği haline dönüştü. Ahmet Şık ve Nedim Şener isimlerini kalkan yapıp başka hesaplar güdenler var. Bu oyuna bir kere gelinemez. Bu sınırı çok net çizmek lazım. O yüzden Soner Yalçın'ın fotoğraflarının altında hangi gerekçeyle olursa olsun CHP ilçe teşkilatları ile İşçi Partililerle Türkiye Kominist Partililerle basın özgürlüğü mücadelesi yapılmaz. Böyle bir şey söz konusu bile değil. Bu başka bir siyasi hesap gütme hadisesidir. Ben ona bakmam Ahmet Şık ve Nedim Şener için gidiyorum. Ee sen gidiyorsun ama o kalabalığın dörtte üçü başka nedenlerle toplanmış. Seni de alet ediyorlar demektir. O tuzağa düşmemek lazım. Bir kere o sınırı gayet net çizmek lazım. Bir de Oda TV CHP ile ilgili komplo işlemlerinin hesabını görmedik daha. Oda TV böyle bir basın özgürlüğü meselesi değil. O sınırı çok net çizeceğiz bir. İkincisi. Dünkü yürüyüşte en önde yürüyenlerden biri 28 Şubat'ta andıçla bizi sırtımızdan vuranlardan biriydi. Basın özgürlüğü tabirini ağzına asla yakıştıramayacak biri olan ve hak etmeyecek olan bazı kişiler en önde yürüyordu. Ekrem Dumanlı: O üretmiş belge üzerine ne demişti. Seyircilerimizin hatırlaması için söylüyorum. İçimizdeki Ergun Babahan: Oktay Ekşi'yi söylemiyor. Cengiz Çandar: Oktay Ekşi'yi söylemiyorum. Ergun Babahan: Ünlü bir televizyoncuyu kastediyor. Ekrem Dumanlı: Oktay Abi'nin adını anıyoruz da başkasının ismi de analım. Ergun Babahan: Uğur Dündar'ı anıyor Cengiz Çandar: Eğri oturup doğru konuşalım. Oktay Ekşi Şimdi o yazının evveliyatı var. Andıç belgesi açıklandıktan somutlaştıktan maddi delil haline geldikten sonra okuduk gördük ki orda bir pasaj var. Haraç alma iftira atma kumpası Genelkurmay'da hazırlanıyor. Bunun uygulamaya sokulması bölümü var. Bize yakın gazetecilere verilerek yürürlüğe sokulması deniliyor. Oktay Ekşi o yazıyı "içimizdeki o hainleri tanıyalım" yazısını yazdıktan 4 gün sonra filan dönemin Hürriyet ve Sabah gazeteleri tam sayfadan yayınladı. Ve herkesi dikkati hala bugün Sabah ve Hürriyet gazeteleri üzerinedir. İşte onlar yayınladı. Meslektaşlarını arkadan vurdu diye. Sabah ve Hürriyet'ten yayınlanmadan bir gece önce Kanal D haberlerinde isim verilerek okundu. Okuyan kişi dünkü yürüyüşün en önünde yürüyen kişi basın özgürlüğünden söz ediyor. Bazı ağzı bantlı meslektaşlar gördüm. Onlar 28 Şubat'ta gazetelerin yöneticileriydi, sorumlularıydı. 28 Şubat Türkiye'nin en büyük kepazeliğiydi, basının kullanılarak bir takım işlerin halledildiği. O zaman o bantlı ağızları ne yapıyordu onların. Ekrem Dumanlı: Gözlerine koyarak. Ağzında değil gözündeydi.
<< Önceki Haber Taksim'de yürüyen gazetecilere zor soru Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER