Tahribatın boyutları somutlaşıyor

Tarihe ‘postmodern darbe' olarak geçen 28 Şubat sürecinin ekonomide yaptığı tahribatın boyutları somut örneklerle ortaya çıkıyor.

Tahribatın boyutları somutlaşıyor

Kamuoyunda ‘tabela holding' diye bilinen ve gurbetçileri dolandıran şirketlerin sayısında söz konusu dönemde büyük patlama yaşandığı belirlendi. Meclis raporlarına yansıyan bilgiler, 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından gündeme gelen uygulamaların sonuçlarını gözler önüne serdi. O dönemde bazı işletmeler ‘yeşil sermaye' suçlamasıyla ayrımcılığa tabi tutulmuş, ‘tabela holding'lerin özellikle Avrupa'daki dindar vatandaşlardan para toplayıp ortadan kaybolduğu tartışmaları yaşanmıştı. İddiaları araştırmak için kurulan Meclis komisyonu, tabela holdinglerle ilgili raporunun Türkiye ayağını tamamladı. AK Parti ve CHP'li 12 milletvekilinden oluşan komisyon, Türkiye'nin birçok yerinde holding yöneticileri ile 20 ayrı oturum yaptı, 27 Kasım 2005 tarihinde de Avrupa'ya gitti. Mağdur gurbetçileri dinleyen milletvekilleri, tutanaklarında çarpıcı bilgilere yer verdi. Buna göre, 28 Şubat süreci kötü amaçlı kişiler için büyük bir fırsat olmuş. Sadece tabeladan ibaret onlarca holding kurulmuş. Bunlar 28 Şubat’ın uygulamalarına tepki gösteren gurbetçilerden trilyonlar toplayıp ortadan kaybolmuş. En büyük sıkıntıyı ise gerçek holdingler çekmiş. Komisyona bilgi veren şirket yöneticilerinin hemen hepsi 28 Şubat sürecinden yararlanmak isteyenlerin dolandırıcılık yaptığını anlattı. Komisyon raporunda şu tespite yer verildi: “28 Şubat’taki sermaye ayrımcılığı, gurbetçilerin holdinglere daha fazla para akıtmasına sebep oldu. ‘Yeşil sermaye' tanımına tepki gösteren vatandaşların bu holdinglere yöneldiğini fark eden bazı fırsatçılar da harekete geçti.” Konya Ticaret Odası kayıtlarına göre, gurbetçileri dolandıran tabela holdinglerin büyük çoğunluğu 28 Şubat sürecinden hemen sonra kurulmuş. 20 ‘tabela holding'in tamamı kurulduktan kısa bir süre sonra herhangi bir yatırım yapmadan topladıkları paralarla birlikte yok olmuş. Bu hafta çalışmalarını tamamlayarak raporunu Meclis'e sunmaya hazırlanan komisyonun ulaştığı diğer ilginç nokta da halen Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği'nin genel başkan yardımcılığı görevini yürüten Vehbi Şanlı'yla ilgili. 28 Şubat sürecinde ‘tabela holding' kuran isimler arasında yer alıyor. Konya Ticaret Odası, Şanlı'nın kurduğu Adya Holding ve bağlı olduğu şirketlerin hiçbirisine ulaşamadı. Bunun üzerine oda, Şanlı'nın üyeliğini askıya aldı. Maliye de yaptığı araştırmalarda, belirtilen adreste söz konusu şirkete ait hiçbir bulgu elde edemeyince 2003 yılında Vehbi Şanlı'nın Adya Holding ile ilgili işlemlerini dondurdu. Vehbi Şanlı'nın Adya Holding'den önce de batık Endüstri Holding bünyesinde kurulan Boyasar Boya ve Kimya Sanayi Ticaret ve Ertarım Tarım Makineleri Sanayi Ticaret'te yöneticilik yaptığı ortaya çıktı. Şanlı'nın Endüstri Holding yönetimine "Derin yerlerde tanıdıklarım var. Devletin üst kademelerinde iyi kişileri tanıyorum. Sıkıntılarınızı çözerim." vaadini vererek iki şirketin yöneticiliğini üstlendiği iddia edildi. Daha sonra Endüstri Holding'den ayrılan Vehbi Şanlı, 6 arkadaşını da yanına alarak 18 Ocak 2000'de Anadolu Yatırım (Adya) Holding'i kurdu ve bastırdığı binlerce broşürü Avrupa'da Türklere dağıttı. Broşürlerde adı geçen ve çeşitli tarihlerde kuruldukları öne sürülen şirketlerin hiçbiri gerçekte bulunmuyor. 1994 yılında kurulduğu iddia edilen Kontarmak Tarım Makineleri ve Yıldızhan Taşımacılık Sanayi ve Ticaret'in Konya Ticaret Odası'nda kaydı yok. 1989 yılında kurulduğu ileri sürülen Gümüşpar Otomotiv Sanayi ve Ticaret ve 1992 yılından beri faaliyetini sürdürdüğü belirtilen Gümüşler Otomotiv San. ve Tic.'in durumları da diğer iki şirketle aynı. Adlarına iddialı kelimeler yazılan ve Konya piyasasını elinde bulundurduğu belirtilen iki şirket de diğerleri gibi hiçbir zaman kurulmamış ve faaliyete geçmemiş. Holding kurucu ortaklarından ve Genel Başkanı Vehbi Şanlı, söz konusu iddialarla ilgili kendisine yazılı dilekçe ile yöneltilen soruları cevapsız bıraktı. Tabela holdinglerle ilgili raporun Türkiye ayağını tamamlayan Meclis Holdingleri Araştırma Komisyonu, AK Partili ve CHP'li 12 milletvekilinden oluşuyor. Araştırmaya konu olan 78 şirkete davet gönderen komisyon, bunlardan sadece 30'undan cevap alabildi. Türkiye'nin birçok yerinde holding yöneticileriyle 20 ayrı oturum yapan komisyon, 27 Kasım 2005'te de Avrupa'ya gitti. Komisyon, Avrupa'daki holding mağduru gurbetçilerle yapacağı görüşmelerin ardından 8 Aralık 2005'te çalışmalarını tamamlayacak. Komisyon 15 gün içinde incelemelerini rapor haline getirerek Meclis'e sunacak. Konya Sanayi Odası Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil de, hedefteki holdingleri bir ihtiyaç olarak nitelendiriyor. Ancak SPK ve devlet kurumlarının bu konuda üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesinin bu tür olumsuz sonuçlar doğurduğunu vurguluyor. Yurtdışındaki paranın Türkiye'ye getirilmesinin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın bir hayali olduğunu dile getiren Büyükhelvacıgil, "Türkiye öyle zamanlar geldi ki 70 cente bile muhtaç oldu. 500 milyon dolarlık IMF kredisini bekler durumlara geldik. Bu ortamda para geliyordu Türkiye'ye. Bu gelen paralar mutlaka objektif kriterlerle değerlendirilmeliydi." görüşünü dile getiriyor. "Birileri yanlış yapılacak ortam oluşturdu." eleştirisinde bulunan Büyükhelvacıgil 28 Şubat süreci sonrasında birçok holdingin 'yeşil sermaye' tanımlamasıyla devlet yardımlarından mahrum bırakıldığını kaydediyor. Konya Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Üzülmez, yaşananlarda dönemin siyasetçilerinin ve SPK yönetiminin büyük sorumluluğu bulunduğunu kaydediyor. O dönemde kurulan holdinglere taraflı bakıldığını ve herhangi bir ayrım yapmadan tüm holdinglerin faaliyetlerinin engellenmeye çalışıldığını ifade eden Üzülmez, "Halen SPK'da olsun, farklı kurumlarda olsun holdinglere karşı farklı bir tutum var. SPK bunları bir türlü yasal çerçeveye almak istemiyor. Bugün Kombassan yıllardır SPK'ya başvuruyor; ancak sorunlarını aşabilmiş değil." şeklinde konuştu. Endüstri Holding davasında Korkut Eken de yargılanıyor ‘Batık holding' deyince akla ilk gelenlerden Endüstri Holding 1997'de 11 bin 800 gurbetçiden toplanan paralarla kuruldu. Holding, 1999 yılında ilk ciddi krizini yaşadı. Holdingde görev almış bütün yönetimlerin, bir önceki veya sonraki yönetimi yolsuzluk suçlaması ile mahkemeye vermesi dikkat çekiyor. Endüstri Holding'de görev alan yönetimlerin birbirleri aleyhine açtıkları 39 ayrı dava Konya mahkemelerinde sonuçlanmayı bekliyor. Endüstri Holding'deki yolsuzluk iddiaları son olarak Konya Emniyeti tarafından düzenlenen operasyonla gündeme geldi. Emniyetin 7 aylık çalışması sonrasında düzenlenen operasyonda 25 ayrı suç iddiasıyla gözaltına alınan 34 kişi savcılığa sevk edildi. Dosyaları inceleyen Konya Ağır Ceza Mahkemesi görevsizlik kararı vererek dosyayı Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede 25 olan suç sayısı 13'e indirilirken, dosyaya yeni isimler eklendi ve sanık sayısı 50'ye yükseldi. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 50 sanık hakkında, ‘çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, yönetmek ve üye olmak, çıkar amaçlı suç örgütüne yardım etmek, gizliliği ihlal suretiyle örgüte yardım, gasp ve gasba teşebbüs, rüşvet vermek ve rüşvet almak, sahte nüfus cüzdanı kullanmak, banka aleyhinde dolandırıcılık, tahsis edilmemesi gereken kredinin tahsisi suretiyle dolandırıcılık, ruhsatsız silah, mermi ve bıçak bulundurmak, ruhsatsız gaz bombası bulundurmak, silah ve mermi ticareti yapmak, yaralamaya azmettirmek, suç delillerini saklamak' suçlamalarıyla dava açıldı. İddianamede mafya babası olarak bilinen Yakup Kürşat Yılmaz ‘çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek' suçundan yargılanırken, Susurluk Skandalı davasında mahkum olup hapiste yatan Mehmet Korkut Eken ise ‘çıkar amaçlı suç örgütü için ihale takibi yapmak'la suçlanıyor. Holdingin kurucuları arasında bulunan Mustafa Ertekin ise suç ‘örgüte yardımda bulunmak ve holding mallarını zimmetine geçirmek' suçlamasıyla hakim karşısına çıktı. Soruşturma kapsamında 26 sanık ‘suç örgütüne üye olmak'tan, 24 kişi ise ‘örgüte yardım ederek menfaat sağlamak' suçlarından yargılanıyor. ‘Sermaye sınıflara ayrılınca pek çok kişi mağdur oldu’ 28 Şubat süreci'nde ‘yeşil sermaye' suçlamasının en çok mağdur ettiği holdinglerden biri Kombassan. Holdingin yönetim kurulu başkanı Haşim Bayram'ın bu süreçte yaşadığını belirttiği sıkıntılar Meclis Komisyonu'nun raporuna şöyle yansıyor: "2000 yılı Ekim ayında Sermaye Piyasası Kurulu ve üyelerinin görevine yarım saat içinde son verildi. Bize de tedbir kararı aldılar. Ama nasıl tedbir? Holding, tarım, yönetici, kurucu bütün şirketler hepsine tedbir. Ne paranı oynatabiliyorsun ne bir şey. Bereket bu memlekette az da olsa düzgün hâkimler var. Hâkimler diyor ki ‘Kardeşim bunun hepsine tedbir istedin sen, bu nasıl yaşayacak?' Zaten istedikleri o; ölmemiz. Reddetti yüzde 95'ini. Sadece tarımla ilgili kısmı kabul etti." 1995 yılında 40 trilyon lira sermaye ile kurulan Sayha Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erol Doğru da Meclis Komisyonu'na yaptığı açıklamada 28 Şubat sürecinde ‘yeşil sermaye' ayrımına tabi tutulduklarını belirtiyor. Doğru, komisyona şu bilgileri veriyor: "Biz yeşil sermaye diye adlandırılıp insanların sınıflara konulacağını bilmiyorduk. İnsanlar arasında ayrım yapılacağını bilmiyorduk. İnsanların önüne ‘yeşil sermaye' diye getirilip, kamu binalarında saatlerce bekletileceğini, insanlara farklı gözlerle bakılacağını ve üçüncü sınıf davranılacağını bilmiyorduk." Sorunun bu noktaya gelmesinde holding kurucularının ve para yatıran insanların da sorumlu olduğunu ifade eden Doğru, Sermaye Piyasası Kurulu'nu (SPK) da yol gösterici bir şekilde davranmamakla suçluyor. Binlerce kişinin mağdur olduğu ve yaklaşık 5 milyar Euro'nun ortadan kaybolduğu ‘tabela holding' skandalında sokaktaki vatandaş mağdurların da hatalı olduğunu düşünüyor. Holding mağdurlarının sorgulamadan para yatırdığını kaydeden Mustafa Mutlu isimli vatandaş, "Gurbetçiler yüksek miktarda kâr payı alırken ‘Bu para nereden geliyor?' diye düşünmedi. Araştırmadan para yatırdıkları için onlar da suçlu. Hiçbir yer bu kadar yüksek miktarda kâr payı vermezken holdingler nasıl veriyor diye düşünüp dikkatli olmaları gerekirdi." diyor.
<< Önceki Haber Tahribatın boyutları somutlaşıyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER