TÜSİAD'dan konuyla ilgili yapılan açıklamada,
Anayasa Mahkemesi'nin, hukuksal açıdan olduğu kadar siyasal açıdan da önemli sonuçları olacak bir karar verdiği ve DTP'yi kapattığı, yüksek mahkemenin bu kararı,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (
AİHM) içtihatlarını da gözönünde bulundurarak aldığını açıkladığı hatırlatıldı.
Açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
''Bilindiği üzere AİHM içtihadı, siyasi parti yasaklama ya da
kapatma biçimindeki yaptırımın en son çare olarak istisnai bir
tedbir biçiminde uygulanmasını öngörmektedir. Bu çerçevede
siyasi partiler, demokrasinin varlığını
hedef aldığında kapatılabilmektedir. Bu yaklaşım siyasi partilere, demokratik
toplum düzeni ilkesine aykırı eylemlerden ve şiddet ve terörden uzak olma sorumluluğunu yüklemektedir. Bu çerçevede DTP'nin kapatılması ile ilgili olarak,
gerekçeli karar açıklandıktan sonra daha sağlıklı bir değerlendirme yapmak mümkün olacaktır.
Siyasi partilerin yasaklanmasıyla ilgili mevzuat uygulanırken kapatılacak partinin mensupları ve görüşlerini temsil ettiği vatandaşlar için siyasi hakların gerçekleştirileceği mecranın ortadan kaldırılmakta olduğu gözardı edilmemelidir. Kaldı ki, siyasi sicilimiz çok sayıda
parti kapatma işlemiyle doludur ve hiçbir kapatma eyleminin, kapatmaya gerekçe oluşturan sorunları ortadan kaldırmadığı da açıktır. TÜSİAD da yıllardır siyasi partilerin varlığının çoğulcu demokratik düzende vazgeçilmez önemini vurgulamaktadır. Siyasi yasaklamalarda parti kapatma yerine
siyasetçilerin bireysel sorumluluğu ön planda tutulmalıdır.
Kapatma kararının
Türkiye'nin en can yakıcı sorununda siyaset alanının kapanması sonucunu vermeyeceği ümidindeyiz. Aynı şekilde, siyaset alanında şiddete karşı net tavır almamanın sakıncalarının ve bunların çağdaş bir demokraside kabul edilemez sayıldığının artık tüm kesimlerce kabul edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Partinin kapatılmasıyla birlikte daha da tırmanma riski bulunan ve son dönemde müteaddit defalar dikkat çektiğimiz toplumsal kutuplaşmalardan kaygı duymaktayız. Unutulmamalıdır ki, siyasetçinin sorumluluğu demokratik sistemin kendini
savunma yeteneğini gözetirken, tüm siyasi görüşlerin kendisini ifade edebilme alanını da genişletmek olmalıdır. Demokratikleşme sürecinin bu anlayışla kesintisiz ve bir bütün olarak devamı huzurlu ve daha müreffeh bir Türkiye için şarttır.''
AA