Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nce kabul edilen 53 sayfalık iddianamede
Albay Çiçek için 6 yıl
hapis ve
TSK'dan
ihraç istendi.
Savcı ihbar mektubundaki sıralı komutanları ise
suçlamadı
Genelkurmay Askeri Savcısı
Yavuz Şentürk, Albay
Dursun Çiçek'in ıslak
imzasını taşıyan
İrtica İle Mücadele Eylem
Planı soruşturması kapsamında hazırladığı iddianameyi tamamladı. Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nce de kabul edilen iddianamede, Çiçek sözkonusu
belgeyi amirlerinin emri olmadan tek başına ve amiralliğe
terfi ettirilmemeyi hazmedemediği için hazırladı ve basına sızdırdı. Çiçek'in tek
sanık olduğu iddianamede
Orgeneral Saldıray Berk'le birlikte 14
Erzincan Ergenekon sanığı ‘
mağdur' olarak yer aldı.
ASTLIK-ÜSTLÜK İLİŞKİSİNİ ZEDELEDİ
Genelkurmay Savcısı Yavuz Şentürk, Dursun Çiçek hakkında hazırladığı 53 sayfalık iddianameyi 12
Mayıs 2010'te tamamlayarak Genelkurmay Askeri Mahkemesi'ne teslim etti. Mahkeme tarafından kabul edilen iddianamede Albay Çiçek, İrtica ile Mücadele
Eylem Planı'nı hazırlayarak “görevini kötüye kullanmak” ve “astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir ve tezyif edici harekette bulunmak”la suçlandı. Albay Çiçek için toplam 6 yıl hapis ve TSK'dan ihraç istendi.
‘KOMUTANLARININ EMRİ VE BİLGİSİ YOK'
Askeri savcılığın
ıslak imza iddianamesinde Çiçek'in belgeyi komutanlarından habersiz hazırladığı vurgulandı. İddianamede “İrtica İle Mücadele Eylem Planı başlıklı yazıda yer alan konularla ilgili çalışma yapılması için
Albay Dursun Çiçek'in sıralı amirleri olan Genelkurmay 2. Başkanı,
Harekat Başkanı ve Bilgi Destek Daire Başkanı tarafından herhangi bir emir verilmediği, Bilgi Destek Dairesi'nde Dursun Çiçek veya diğer
şüpheliler tarafından görevleri kapsamında kişisel inisiyatifleriyle yazıda belirtilen konularda bir çalışma yapılmadığı ve böyle bir yazının hazırlanmadığı anlaşılmıştır” deniliyor.
‘KIRGINLIK-KIZGINLIK VE KIŞKIRTMA VAR'
Komutanların planın hazırlanması ile ilgili bir emirleri ve bilgileri bulunmadığı vurgusunun hemen ardından tek suçlu olarak Albay Çiçek gösteriliyor. İşte iddianamede yer alan suçlama: “2007 yılı YAŞ toplantılarında amiralliğe terfi edemeyen şüpheli Albay Çiçek'in bundan kaynaklanan kırgınlık ve kızgınlık sonucu, muhtemelen bazı çevrelerin kışkırtmaları ve etkileriyle TSK'yı zor durumda bırakmak amacıyla söz konusu yazıyı hazırlayıp, aynı amaçla hareket eden bazı kişi veya kişilere ulaştırıp onların aracılığı ile yazının yayımlanmasını sağlamış olabileceği kanaatine varılmıştır.”
VATANDAŞIN TSK'YA BAKIŞINI ETKİLEDİ
“Askeri savcılığımızca şüphelinin söz konusu yazıyı hazırladığının kabulu nedeniyle” denilen iddianamede Çiçek “Belge ile vatandaşların bir kısmı üzerinde TSK hakkında gerçeğe aykırı kanaatler oluşmasına neden olmak” ve “Belgeyi tespit edilemeyen bir şekilde sızdırıp yayınlatarak TSK personelinin komuta kademesine olan güven hissini yok etmeyi amaçlamak” suçlarını işlediği vurgulandı.
Neden Çiçek hazırladı denildi?
İddianamede Albay Dursun Çiçek'in skandal
eylem planı ortaya çıkmasının ardından ısrarlı bir şekilde planı inkar ettiği vurgulanan iddianamede planı Çiçek'in hazırladığı yolundaki kanaat şu cümlelerle dile getiriliyor: Yazının 4. sayfasında ‘Dursun Çiçek Dz. P. Kur. Kd. Albay' şeklindeki imza bloğunun üzerinde yer alan imzanın Dursun Çiçek'e ait olduğunun
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Gemniyet Genel Müdürlüğü Kriminal
Polis Laboratuarları Dairesi Başkanlığı ve
Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığının raponlarıyla belirlenmiş olması karşılığında yazının yüpheli tarafından hazırlandığının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.”
İmza makinası iddiası tutmadı
Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nce de kabul edilen iddianamede, Çiçek ve avukatlarının Demokrasiye
Müdahale Eylem Planı'nın altındaki imzanın “ıslak imza makinası ile atıldığı” iddialarına da yer verildi ve bu iddianın neden kabul edilmediği ayrıntılarıyla anlatıldı. İddianamede “Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı'nın raporlarında İrtica İle Mücadele Eylem Planı başlıklı yazının 4. sayfasında Dursun
çiçek adına ithafen atılı bulunan imzanın Dursun Çiçek eli ürünü olduğu şeklinde kanaat belirtilmiş, herhangi bir
taklit veya imza makinası ile atılmış olma ihtimalinden söz edilmemiştir” denildi.
Plan belge mi değil mi?
İddianamede, İrtica İle Mücadele Eylem Planı'nın hukuki anlamda bir belge olup olmadığı da tartışılmış. Bir yazının belge olabilmesi için ‘yazılı olması', ‘düzenleyicisinin belli olması' ve belli bir içeriğinin bulunması' gerektiği belirtilen Askeri Savcılık İddianamesi'nde Albay Çiçek imzalı Demokrasiye Müdahale Planı'nın yazılı olmak ve hazırlayanın belli olması nedeniyle belge özelliği taşıdığı ancak askeri yazım kurallarına uymadığı ve
resmi evrak niteliği kazandıracak herhangi bir
kayıt olmaması” nedeniyle belge denilemeyeceği savunuldu.
Silivri'den mesaj vermişti
Silivri'de
savunma yapan Albay Dursun Çiçek, kendisini idam edilen
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'in “Ben devlet memuruyum. Bana ne görev verildiyse onu yapıyorum” sözleriyle savunmuş ve sözlerini “Birileri benden onur intiharı beklemesin” diye bitirmişti. Albay Çiçek, “Bu planı ben hazırlasam şöyle yapardım” diyerek
mahkemeye verdiği plan örneğini de mesajlarla süslemişti. Çiçek, kendi hazırlayacağı belgenin girişinde “T.C.
Genelkurmay Başkanlığı /
Ankara” diye başlayacağını, 3. Bilgi Destek Şube Müdürü Dursun Çiçek adının yanı sıra Genelkurmay 2. Başkanı'nın adının bulunacağını ve sonunda “
Genelkurmay Başkanı emriyle” ibaresinin yer alacağını söylemişti.
Orgeneral Berk ‘mağdur' listesinde
Askeri savcının hazırladığı iddianamedeki en çarpıcı bölümlerden bir diğeri de Dursun Çiçek'in söz konusu belge ile mağdur ettiği kişiler noktasında oldu. Belge, kamuoyuna “
AK Parti'yi ve
Fethullah Gülen'i Bitirme Planı” olarak da yansımıştı. İddianamede, AK Parti ve
Fethullah Gülen mağdurlar arasında yer almadı. Buna karşın, Demökrasiye Müdahale Planı'nı Erzincan ve bölgesinde hayata geçirmek iddiasıyla yargılamaları süren 3.
Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan
Başsavcısı
İlhan Cihaner'in de arasında yer aldığı Erzincan
Ergenekon sanıkları mağdur olarak iddianameye girdi. İddianamede, Orgeneral Berk ve diğer sanıkların neden mağdur olduğu şöyle anlatıldı: “...şüpheli tarafından hazırlandığı kabul edilen yazının esas alınarak ve adeta bu yazının TSK'nın hiyerarşik yapısı içinde hazırlandığı kabul edilerek, aralarında
muvazzaf askeri personelin, bir
Cumhuriyet Başsavcısının, MİT personelinin bulunduğu şüphelilerin suçlanması ve haklarında kamu davası açılması aşamasına gelinmiş olması ile kişiler yönünden mağduriyet oluşturma unsurunun gerçekleştiği kabul edilmiştir.” İddianamenin 14 mağduru şunlar: Orgeneral Saldıray Berk, Başsavcı
İlhan Cihaner, Ali
Tapan, Recep
Gençoğlu, Nedim
Ersan, Ersin
Ergut, Orhan Esirger, Şenol
Bozkurt,
Murat Yıldız, Şinasi Demir, Kıvılcım Üstel, Sadri Barkın İnce, Ahmet Saraçlar ve
Yaşar Baş.
İhbarcı Karargah'ta bir subay mı?
Askeri savcılığın iddianamesinin “Delillerin değerlendirilmesi ve olaylarla ilgili kabul” başlığı altında ıslak imzalı orjinal belgeyi Ergenekon savcılarına gönderen ihbarcının gerçekte bir subay olup olmadığı da tartışılmış. “Mektubunda subay olduğunu yazan ihbarcının beyanları incelendiğinde; Bilgi Destek Daira Başkanlığı'nda görev yaptığı ve kendisinin de birçok arkadaşıyla birlikte cunta oluşumunda görev aldığı anlaşılmaktadır” denilen iddianamede şu tespit yapılıyor:
GİZLİ ŞEYLERİ BİLİYOR
“Mektubunda Bilgi Destek Dairesi'nde görevli olduğunu söyleyen ihbarcı subayın Askeri Savcılıkta yapılan soruşturmalar da dahil olmak üzere Genelkurmay Karargahının çeşitli birimlerine ait ancak özel bir araştırma ve çalışma sonucu tespit edilebilecek, normal koşullarda değil bir subayın komuta makamlarında bulunan komutanların dahi tamamına sahip olmasının mümkün olmadığı ayrıntılı bilgilere sahip olması dikkat çekmektedir.”
Hepsinin aslını ele geçirmiş
İhbarcı subayın ihbar mektubundaki iddiaları tek tek özetlenen Askeri Savcılık iddianamesinde, ihbar mektubu ile birlikte Ergenekon savcılarına gönderilen diğer belgelerinin de doğruluğu kabul ediliyor. İddianamede “... Haberi ve bilgisi olduğu, mektubun eklerinde gönderdiği kendisi tarafından hazırlanmamış olan belgelerin asıllarını veya suretlerini ele geçirdiği anlaşılmaktadır” deniliyor.
6 yıl hapis ve TSK'dan ihraç
Askeri savcılığın iddianamesinde Albay Çiçek'in Askeri
Ceza Kanunu'nun (ASCK) 144. maddesi delaletiyle TCK'nın 257/1 ve 53. maddeleri, ASCK'nun 95/4 ve TCK'nın 53. maddeleri ve ASCK'nın 30. maddesi kapsamında cezalandırılması istendi.
GÖREVDEN ÜÇ YIL İSTEDİ
TCK 257 / 1 : Görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan kişi 3 yıla kadar hapisle cezalandırılır.
TCK 53: Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin
kanuni sonucu olarak; cezası bitene kadar memuriyet, seçme seçilme, kamuda istihdam edilmek haklarını kullanamaz.
ASCK 30: Asker kişiler hakkında, askeri veya adli mahkemelerince asıl ceza ile birlikte, TSK'dan çıkarma cezası da verilir.
ASCK 95/4: Ast-üst münasebetlerini zedeleyecek suç işleyenler üç seneye kadar hapsolunur.