"Oğlun intihar etmedi, onu uzman çavuş öldürdü"
Balıkesir'de vatanî görevini yapan
Aşkın Demir'in
ailesine oğullarının intihar ettiği söylendi. Ancak
baba Nazir Demir 'Karnına ateş ederek intihar edilir mi?' diyerek buna inanmadı. Eve gelen bir
telefon onun şüphesini doğruladı. Aşkın'ın asker arkadaşı olduğunu belirten kişi "Aşkın'ı
sarhoş uzman çavuş öldürdü. Her şeyi biliyoruz ama korkuyoruz, bizi de yaşatmazlar." diyordu.
Uşaklı Aşkın Demir, Balıkesir'in
Erdek ilçesinde askerlik görevini yaparken karnından girip sırtından çıkan bir mermiyle yaralandı. 20 gün yoğun bakımda kalan Demir, hayatını kaybetti.
Askerî yetkililer baba Nazir Demir'e oğlunun intihar ettiğini söyledi. Ancak baba Nazir Demir, "Karnına ateş ederek intihar eden kimseyi gördünüz mü?" diyerek intihar iddiasına inanmadı. Eve gelen bir telefon babanın bu şüphesini doğruladı. Telefondaki ses, Aşkın'ın asker arkadaşı olduğunu belirterek "Aşkın'ı sarhoş uzman çavuş öldürdü. Her şeyi biliyoruz ama korkuyoruz, bizi de yaşatmazlar." diyordu. Oğlunun ölümünün ardından birliğine giden acılı baba içeri alınmamış. Ayrıca askerî yetkililer
otopsi raporunu da baba Demir'e vermemiş. Tüm bunlar yaşanırken Aşkın'ın annesi akli dengesini kaybetti ve aile taşınmak zorunda kaldı. Baba Demir şimdi oğlunun ölümüne şahit olan arkadaşlarına sesleniyor: "Ellerini vicdanlarına koysunlar ve bildiklerini anlatsınlar. Benim çocuğumun ölümünün üstünü örten komutanlara hakkımı helâl etmiyorum."
Demir ailesinin en büyük çocuğu Aşkın, 2004 yılında 1984/1 tertip olarak askerlik görevine başladı. Samsun'daki acemi birliğinden sonra Balıkesir'in Erdek ilçesindeki
Türk Silahlı Kuvvetleri Eğitim Kampı'na gönderildi. 7,5 aylık askerken 10 Ağustos'ta, izinden birliğine döndü. 20 Ağustos'ta ise yaralı olarak önce Balıkesir Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı, oradan da
Uludağ Üniversitesi
Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Yoğun bakımdaki
yaşam mücadelesini 10 Eylül'de kaybetti. Acı haberi alır almaz hemen Bursa'ya giden Nazir Demir'e, askerî yetkililer önce oğlunun vurulduğunu, sonra 'nöbette intihar ettiği'ni söylediler.
Oğlunun başına gelenlerin acısını ve şaşkınlığını yaşayan baba Nazir Demir, yaralı oğlunu Bursa'ya götüren binbaşının kendisini azarladığını ifade ederek şunları aktarıyor: "
Binbaşı, 'Sen çocuğuna ne bakmıyorsun? Niye para göndermiyorsun?' dedi. Ben de gönderdiğim paraların makbuzlarını gösterdim. 'Bizim para sıkıntımız yoktu.' dedim. Sonra bana, 'Sen git, biz gerekeni yapacağız.' dediler. 18 gün
hastane bahçesinde yattım. 19. gün, '
Sabah çocuğunu uyandıracağız. Artık sen gidebilirsin.' dediler. Sonra telefon ettiler, 'Çocuğun
vefat etti, gel götür.' dediler." Oğlunu
ameliyat eden doktorun, "Bu yüzde 90 intihar değil." dediğini savunan baba Demir'i, Aşkın ile aynı birlikte askerlik yapan bir arkadaşı
terhis olduktan sonra aramış. Telefondaki kişinin, "Aşkın'ı sarhoş uzman çavuş öldürdü. Nizamiye nöbetçisiydi. Biz her şeyi biliyoruz ama korkuyorum, bizi de yaşatmazlar." dediğini kaydeden Nazir Demir, kim olduğunu bilmediği bu askeri, savcıya ifade vermeye ikna edemediğine üzülüyor.
Baba Demir, oğlunun öldürülmesinden iki ay sonra birliğine gittiğini, "Çocuğumun vurulduğu yeri görmek, bilgi almak istiyorum." demesine rağmen içeri almadıklarını anlatıyor. Oğlunu sadece santraldeki görevli askerin tanıdığını, bütün arkadaşlarının olaydan sonra yerlerinin değiştirildiğini belirten Nazir Demir, "Arkadaşları, ellerini vicdanlarına koysun ve bildiklerini anlatsın. Benim çocuğumun ölmesinin üstünü örten komutanların da çocukları var. Hakkımı helâl etmiyorum." diyor. Demir, ısrarla istemesine rağmen oğlunun otopsi raporunun bile kendisine verilmediğini belirterek, mümkünse tekrar otopsi yaptırmak istediğini, oğlunun bir cinayete
kurban gidip gitmediğinin tespit edilmesini istediğini söylüyor.
Annesi aklını kaybetti
Askerdeki oğlunun ölümünden sonra eşinin aklî dengesini kaybettiğini anlatan Nazir Demir, bu yüzden ilçeye taşınmak zorunda kaldığını aktarıyor. Demir, yaşadıklarını şu sözlerle aktarıyor: "Eşim, her gün oğlumun mezarına gidiyordu. Getiriyorduk, aklına gelince, gece gündüz fark etmiyor yine gidiyordu. Aklî dengesini kaybetti. Bunun için köyümü, bir servet bırakarak terk ettim. Şimdi ilaç almadığında da başını alıp gidiyor." Köydeki evini ve tarlalarını bırakıp Eşme'ye yerleşen aile,
hayırsever bir vatandaşın evinde oturuyor. Gündelik iş bulursa çalışmaya giden Demir, komşularının ve belediyenin yardımıyla hayata tutunmaya çalışıyor.