TSK'nın açıklaması doğru değil
Adnan Tanrıverdi (Emekli tuğgeneral): Güvenlik meselelerinin esas çatısını Milli
Güvenlik Siyaset Belgesi oluşturuyor. Bu
belge 2000 yılında ve 2006 senesinin
Mart'ında yenilendi. Yine irtica iç tehdit olarak değerlendirildi.
Genelkurmay Başkanlığı'nın 2000 yılının direktifiyle internet sitelerinin kurulduğunu açıklaması çok yanlış. Çünkü
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi 2006 yılında yenilendi.
İşte 28 Şubat sürecinin anatomisi
Refahyol hükümeti krizlerle dolu Anayol tecrübesinin ardından 8 Temmuz 1996'da kuruldu. Milletvekillerinin sürekli parti değiştirdiği, 'fırıldak' lakabının dilden dile dolaştığı
darbe süreci böylece başladı. Refahyol'un henüz bir ayı dolmadan 4
Ağustos'ta, medyada
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya'nın
30 Ağustos resepsiyonunda rakı istediği ballandıra ballandıra anlatılıyordu. 28 Şubat 97'deki MGK kararlarının isimlendirdiği süreci,
emekli Tümgeneral Erol Özkasnak ve
Org. Çevik Bir, 'post-
modern darbe' olarak isimlendirdi. Refahyol hükümeti, medya kanalıyla empoze edilen ve yargıya brifingle takviye edilen
psikolojik savaşa fazla direnemedi. 18 Haziran 97'de hükümeti bitiren dilekçe dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'e sunuldu. Plana göre Demirel, görevi hükümetin DYP kanadının lideri
Tansu Çiller'e verecekti. Ancak Demirel, hükümeti kurma görevini sayısal çoğunluğu değil siyasal çoğunluğu elinde bulunduran Mesut Yılmaz'a verdi. DYP ve RP'den gelen şok
istifalar Demirel'i haklı çıkardı. DSP lideri
Bülent Ecevit hükümete baş
bakan yardımcısı olarak girdi.
CHP 'firesiz 49' sözü verdi. DTP'nin de desteği alındı.
BÇG YERİNE BTK KURULDU
Kamuoyunda Anasol-D hükümeti ile havanın yumuşadığı izlenimi vardı.
Başbakan Yılmaz, TSK bünyesinde kurulan
Batı Çalışma Grubu yerine
Başbakanlık Takip Kurulu'nun devreye girdiğini açıkladı. 17 Mart 98'deki konuşmasında şöyle dedi: "Askerin onca başarılı görevi var, irtica bizim işimiz. Ben orduya irtica ile mücadele görevi vermedim. Höt dendiğinde kaçanların ülkeye de, devlete de yararı yoktur." Yılmaz'a
cevap 20 Mart'ta geldi. Genelkurmay, birçok
gazetenin 'Ordudan Yılmaz'a
muhtıra gibi cevap' başlığıyla duyurduğu sert bildiride Yılmaz'ı 'siyasî ihtiras içinde' olmakla suçladı. Yılmaz, açıklamanın yapıldığı
akşam katıldığı atv'deki bir programda tepkiyi demokratik bulduğunu açıkladı.
BÇG'NİN DARBE TEŞEBBÜSÜ İSPATLANDI
Bu tartışmaya
Kadir Sarmusak adlı bir polis onbaşının
emniyete belge sızdırdığı yönündeki iddialar eklendi. Deniz Kuvvetleri bünyesindeki Batı Çalışma Grubu'na ait olduğu ileri sürülen bir belgeydi bu. Belgeye göre Emniyet, vali,
vakıf,
yurt vb. tüm kurumlar ve bu kurumların yöneticileri hakkında detaylı bilgi isteniyordu. 54. hükümetin İçişleri Bakanı
Meral Akşener,
basın toplantısı düzenleyerek BÇG'nin darbe hazırlığı içinde olduğunu ileri sürdü.
Eski Bakan
Hasan Celal Güzel, bu andıçla ilgili
Ankara DGM'ye, cumhuriyet savcılıklarına,
Yargıtay Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Ancak yargı süreci tam tersine işledi. Gözaltına alındı, hakkında 'devlet sırlarını ifşa'dan
dava açıldı.
99 yılında
hedef Fethullah Gülen'di. Gazete ve TV'ler tarihte eşine az rastlanır bir yargısız infaza
imza attı. Ancak Gülen, açılan davaların tümünden
beraat etti.
2000'İN PLANI: KAMUDA TASFİYE
8 yıl eğitimin yasalaştığı lise ve üniversitelerde sıkı bir başörtüsü yasağının uygulandığı Anasol-D hükümetinin sonu Yılmaz'ın 'namus sözü' verdiği konu ile ilgili oldu.
Alaattin Çakıcı yakalanmıştı. Önce Aşık-Çakıcı
kaseti piyasaya çıktı. Aşık, partisinden ve milletvekilliğinden istifa etti. Türkbank ihalesinin iptal edilmesi ve Korkmaz Yiğit'in gözaltına alınmasından sonra şok bir kaset daha kamuoyuna yansıdı. Hükümetin CHP'nin direnciyle düşmesinin ardından başbakanlık koltuğuna 4. parti DSP lideri Ecevit oturdu. Demirel, 29
Aralık akşamı TRT 1'de yayımlanan Politika'nın Nabzı programında 28 Şubat'ın sürdüğünü deklare etti: "28 Şubat kararları yürürlüktedir, uygulanmaktadır ve yeniden gelecek, kurulacak hükümetin en önemli görevlerinden biri olacaktır." dedi.
2000'in en önemli olaylarından biri Zaman Gazetesi'nin 24 Temmuz'da gündeme getirdiği memurların ihracını kolaylaştıran
kararnameydi.
ANAP lideri Yılmaz'ın ilk anda "Biz hukukun üstünlüğü derken, bu tasarı AB yolunda Türkiye'ye zarar verir." diyerek imzası bulunan bakanlara kızdığı, MHP kanadının bilmeden imzaladığını söylediği Ecevit'in bile farkında olmadığını açıkladığı kararname bir süre sonra hükümetin 'olmazsa olmaz' şartı haline geldi. Kamuda muhafazakâr kesimi
tasfiye etmeyi amaçlayan kararname son anda engellendi. 23 Ağustos'ta toplanan MGK'da askerler 28 Şubat 1997 MGK'sından bu yana geçen 3,5 yıla rağmen hâlâ yapılamayan işlerin bulunmasından yakındı. Haber gazetelere şöyle yansıdı: "Komutanlar el koydu".
ZAMAN