İnşaat sektöründe kalitesiz olduğu için “TOKİ musluğu ve “TOKİ suntası” gibi tanımlarla anılan TOKİ’nin Başkanı Ergün Turan eski disipline göre malzeme üretenlerle iş yapmayacaklarını belirterek müteahhitlere ve taşeronlara “Bundan sonra TOKİ’ye kalitesiz malzeme girmeyecek. Taviz vermeyeceğimiz noktalardan birisi kalite olacak. Bütün paydaşlarımız bunu bilmeli ve kendini buna göre konumlandırılmalı. TOKİ, kalitede referans olacak” mesajını verdi.
Yüksek bina yok
Artık yüksek katlı binaları da onaylamadıklarını kaydeden Turan, “Dikey mimariden yatay mimariye geçiş yapıyoruz. Çünkü bizim Anadolu’da kadim medeniyetimizde yüksek katlı binalar yok” açıklamasını yaptı. Şehirdeki genel imar planına uygun şekilde bina yapacaklarına dikkat çeken Turan, “Bize bina yapmak için gelenlere ilk olarak ‘şehrin genel kat sayısı kaç’ diye soruyoruz. Genel imar planı neyse ona göre binalar yapılacak. Hiçbir şekilde o bölgenin en yüksek binaları olmayacağız. Anadolu’nun hiçbir bölgesinde TOKİ en yüksek binaları yapan kurum olmayacak” dedi. Bir şehre gidildiğinde şehrin en yüksek binalarını TOKİ’nin yapmış olduğunu gördüklerini belirten Turan buna artık kesin ve net şekilde karşı olduklarını vurguladı. Turan yeni tarzın maliyetlere de yansıması olacağına dikkat çekerek şöyle konuştu: “Yöresel mimari konsept, kat yüksekliğindeki bina yüksekliğinde ortaya koyacağımız sınırlama ve bizim gelecekteki konutlarımızın mutlaka kaliteyle anılmasını istiyoruz. Bir referans noktası olmasını istiyoruz. Bir kaç yıl içerisinde TOKİ’nin ürettiği binalar kalitesiyle anılan konutlar olacak. Bizim balkon korkuluklarımız demirdi. Şimdi alüminyum ve paslanmaz malzemelere geçiyoruz. Maliyetlere yansıması olacak ama bunlar ciddi maliyetler değil.”
Maliyet vatandaşa yüzde 2-3 yansır
TOKİ Başkanı Turan alt gelirli ve orta gelirli gruplarda arazi sorunu olmadığını dile getirerek 5 kat ya da 10 kat olmasının vatandaşa bir maliyeti bulunmadığını belirtti. Turan şöyle konuştu: “Çünkü Hazine maliyetleri neredeyse sıfır olarak giriyor. Konut kalitesinde yükselmeyle ilgili maliyetlerde bir dokunuş olacak. Yüzde 7-8 olacak. Biz bunu vatandaşlara yansıtmayacağız. Şimdi bir çalışmamız var. O hayata geçerse vatandaşa yansımayabilir. Yeni çalışma sistematiğimiz var. Bu sistematikle yüksek segmentte finansman konutu dediğimiz yapıları yüzde 5 seviyesinde bırakacağız. Yüksek imar eleştirileri var. Yüksek imar, yüksek konut değildir. Yüksek para kazanacağız anlamına gelmez. Birçok yerde daha az imarla imarın cinsini belirleyerek yüksek gelir elde edebilirsiniz. Bizim merkezlerde yerlerimiz var. Oralarda bina değil de, işyeri ve büro yapılırsa onların kiraları daha fazla oluyor. Gelirlerimizi de oradan sağlayacağız. Vatandaşa yüzde 2-3 yansıması olacak.”
İlave katla sorun çözülmez
“İMARDA asıl olan emsaldir. TOKİ olarak bundan sonra 1,5 emsali geçen yer varsa onu düşürüyoruz. 1.5 üzerindeki emsale girmiyoruz. Blokların sayısı çoğalacak” diyen TOKİ Başkanı Turan 2.5-3 emsalli şehrin Türkiye’nin klasik şehri olmadığına dikkat çekti. Turan şöyle konuştu: “Bir parseli alıp üzerine kat ilave ederek olayı çözemezsiniz. Orayı daha yaşanmaz hale getirirsiniz. Vatandaşın bir kısmı rızaya dayalı, mutlaka şehirlerin başka bölgesine yerleştirilmeli. Eğer olmazsa biz bu şehirleri baştan kaybederiz. Asıl olan yerinde kentsel dönüşümdür. Birinci amaç yerinde kentsel dönüşüm yapmaktır. Kentsel dönüşümün yüzde 100 yapılamadığı yerlerde insanlara alternatifler üretmek gerekir. Eğer elimizde başka yerlerde evler varsa sunmalıyız, rızaları olursa oralara yerleştirilmelidir. Kentsel dönüşümle birlikte depreme dayanıklı binalar yapılır ama bu defa şehirler yaşanmaz hale gelir. 300 daire var, olay bu daireleri 500 daire yapmak değildir. Bunun bir mantığı yok.”
Dönüşümün geldiği nokta kâr
Turan, kentsel dönüşümün tarafı olan bütün paydaşların bir algı bozukluğu bulunduğunu belirterek şöyle konuştu: “Kentsel dönüşümde iki handikap var. Birisi finansman sorunu var. Bütün dünya için bu sorun var. Bu sorunu iyi bir planlamayla aşabiliriz. Ama bundan daha önemli bir sorun görüyorum. Türkiye’de kentsel dönüşüm ilk olarak bir afet karşısında can ve mal kaybına uğramamak için başladı. O zaman ona karşı milli duruş sergilemeliyiz. Bu konuda fedakarlık yapmalıyız. Ama Türkiye’de kentsel dönüşümün geldiği nokta ‘nasıl kar ederiz, nasıl para kazanırız’. 100 metrekare evi olan vatandaşımız hiç cebinden para çıkmadan 100 metrekare ev istiyor ya da bazı yerlerde işin ucu kaçmış 100 metrekare eve 200 metrekare ev istiyor. Müteahhitin bir daire verebilmesi için iki tane ev yapması gerekiyor. Bu şehirler zaten yaşanmaz noktaya gelmiş. Daha da yaşanmaz hale gelir. ‘Nasıl zenginleşirim’ değil ‘nasıl fedakarlık ederiz de geleceğe yaşanabilir bir ülke bırakırız’ diye düşünmeli.”