TİB'e operasyon mu geliyor?

17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından pek çok devlet kurumunda olduğu gibi TİB’de de ‘ayarlanmış’ müfettişler ve bilirkişiler tarafından soruşturma yürütüldüğü ortaya çıktı. Bu raporlara dayanılarak TİB'e operasyon yapılacağı belirtiliyor.

TİB'e operasyon mu geliyor?

Başbakanlık müfettişleri ve bilirkişilerin koyu birer AKP taraftarı olduğu, önceden beri camiaya ve CHP’ye karşı muhalif görüşlerini sosyal medya aracılığıyla açıklamaktan çekinmedikleri görüldü.

Rotahaber'in analiz haberine göre, bayram öncesinde İstanbul Emniyeti’nde görevli polislere yapılan operasyonda görüldüğü gibi arama/gözaltı kararları ve savcılık iddianameleri müfettiş raporlarına dayandırılıyor. Öncelikle hükümete yakın bazı gazetelerde üzerine gidilecek kurum ya da kişilerle ilgili bazı asılsız iddialar ortaya atılıyor. Sonra, bu haberler gerekçe gösterilerek müfettiş görevlendiriliyor.

TİB'E AYARLANMIŞ MÜFETTİŞLERİN RAPORLARIYLA OPERASYON

TİB’deki süreç de böyle başladı. Bir yılı aşkın süredir vekâleten yürütülen TİB Başkanlığı görevine MİT’ten Cemalettin Çelik atandı.

Sabah gazetesinde 1 Ocak 2014’te yayımlanan “Paralel Hat” haberinden sonra 16 Ocak’ta tüm daire başkanları görevden alındı. Daire başkanlarının görevden alınmasına ilişkin resmi yazıda “Kuruma yeni bir heyecan ve dinamizm katmak” gibi belirsiz ve devlet ciddiyetinden uzak bir ifadeye yer veriliyordu.

Hemen ardından kurumdaki 30 koordinatörün görevine de son verilirken, 23 Ocak’ta Başbakanlık müfettişleri Yüksel Yılmaz ve Osman Bolat TİB’i teftiş etmekle görevlendirildi. Normal bir teftiş raporu bir yıla yakın sürerken, iki müfettiş teamüllerin aksine bir uygulama yaparak 1 ay gibi çok kısa bir sürede bir rapor hazırladı ve 5 kurum çalışanı hakkında suç iddiasında bulunarak konuyu Ankara/Gölbaşı savcılığına intikal ettirdi. TİB, yüksek teknolojinin kullanıldığı ve kompleks yapıda bir kurumken, bu kadar kısa bir sürede bırakın rapor yazmayı kurumun işleyişinin anlaşılması dahi mümkün değildir. 

ERDOĞAN'I ALKIŞLAYAN MÜFETTİŞLERE RAPOR YAZDIRILDI

Bu “jet” teftişin ve hızlı raporun arkasında nasıl bir motivasyonun olduğu 17 Temmuz’da TÜRGEV’in İstanbul iftarında ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan, TÜRGEV iftarında “paralel yapı” hakkındaki iddialarını sıralarken ekrana yansıyan masaların birinde bu konuşmaları coşkuyla alkışlayanlardan iki kişi TİB’i teftiş eden Başbakanlık Başmüfettişi Yüksel Yılmaz ve TİB’de inceleme yapmak üzere görevlendirdiği bilirkişilerden İbrahim Halil Saruhan’dı.

BİLİRKİŞİ TÜRGEV'DE DANIŞMANLIK YAPIYOR

Alınan bilgiye göre, bilirkişi İbrahim Halil Saruhan, 25 Aralık soruşturmasının merkezinde olan ve Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetimindeki TÜRGEV’de gönüllü danışmanlık yapıyor.

17 Aralık sonrası hedefe konan kurumlardan biri olan TİB’le ilgili soruşturmanın başındaki müfettişin iddiaların merkezindeki TÜRGEV’in iftarında boy göstermesi ve bu vakıfta çalışan İbrahim Halil Saruhan’ın TİB teftişinde bilirkişi olarak görevlendirilmesi bizi bu soruşturmada görevli diğer bilirkişilerin de kim olduğunu araştırmaya yöneltti.

Başbakanlık müfettişleri Yüksel Yılmaz ve Osman Bolat, kurumdaki usulsüz dinleme iddialarıyla ilgili olarak Mayıs ayı içinde Halil Öztürkçi ve İbrahim Halil Saruhan’ı bilirkişi olarak görevlendirmişler. Kendini adli bilişim uzmanı ve beyaz şapkalı hacker olarak tanıtan Halil Öztürkçi, Hizmet Hareketine yönelik yapılan operasyonun en fanatik destekçilerinden birisi.

BİLİRKİŞİDEN SKANDAL TWEETLER

10 Mart 2014’te Twitter hesabında “Bu ülkeyi sağlam bir wipe’dan başka bir şey kurtarmaz bu saatten sonra. Bakın format demiyorum, wipe diyorum” diyerek “köklü bir temizliği” savunuyor.

27 Mart’ta Facebook ve Twitter hesaplarının ikisinde de “Devletin ciğerine girip dinleme yapıyorlar, burada ise Youtube ne hakla kapatılır diye fırtına kopuyor! Söz konusu olan şey devlettir, devlet!” diye yazarak usulsüz dinleme iddialarıyla ilgili görüşünü baştan belli ediyordu.

Bu görüşleri paylaşan birisi nasıl olur da tamamen tarafsız olunması gereken, teknik bir konuda bilirkişi olarak görevlendirilebilir? 

HİZMET HAREKETİ MENSUPLARINI PEŞİN PEŞİN ÖRGÜT MENSUBU GÖREN BİLİRKİŞİ

Halil Öztürkçi’nin paylaşımları bununla da sınırlı değil. 9 Mart’ta Twitter hesabında Hanefi Avcı’nın Hizmet Hareketine yönelik iddialarını içeren yazısına yer veren Öztürkçi, 26 Şubat’ta da Avcı’nın Haliç’teki Simonlar kitabından bir sayfayı paylaşıyor. Avcı, burada, camiaya gönül verenleri “örgüt mensubu” olarak tanımlıyor. Diğer bilirkişi İbrahim Halil Saruhan ise Öztürkçi’nin yakın arkadaşı ve onun tweetlerini sıklıkla RT yapıyor.

TİB’de haklarında soruşturma yapılan kişilerin Hizmet Hareketinden olup olmadığı meçhul. Ama tüm devlet kurumlarındaki temizlik harekâtının “paralel yapı” ve “Gülen örgütü” söylemleri üzerinden götürüldüğü bilinen bir gerçek.

Öztürkçi, Hizmet Hareketine yapılacak operasyonda görev almak istediğini 24 Şubat’ta yazdığı tweetinde ima ediyor: “Binlerce kişiyi dinleyip kayıt altına aldınız. Peki, bu verileri işlemek için nasıl bir sisteminiz var merak ediyorum gerçekten. Kaç kişisiniz?”

Öztürkçi, usulsüz dinleme iddialarını doğru çıkarmak ve Hizmet Hareketine gönül vermiş devlet memurlarını suçlu ilan etmekte kararlı görülüyor.

Öztürkçi’nin teknik bir görüş sunmanın gerektirdiği tarafsızlık ve bilimsel bakıştan uzak, hesaplaşma peşinde birisi olduğu anlaşılıyor. 27 Mart’taki tweetinde “Hesaplaşmanız gerekenler hala bünyenizdeyse kendinizi doğrarsanız hesaplaşayım derken!” diyor.

Öztürkçi’ye göre, hesaplaşma için öncelikle suçlanacak kişilerin gönderilmesi gerekiyor. Nitekim TİB’de de Cemalettin Çelik göreve geldikten sonra kurumdaki tüm tecrübeli personel gönderildi. Bu görüşteki birinin dinlemelerin merkezi TİB’le ilgili iddiaları araştırmak için görevlendirilmesi bu teftişi ve yazılan raporları baştan şaibeli hale getiriyor.  

Öztürkçi, 30 Ocak,19-20 Şubat ve 15 Mart’taki tweetlerinde de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve belediye başkan adayları Mustafa Sarıgül ve Mansur Yavaş’ı eleştiren ve dalga geçen yorumlarda bulunuyor.

 "ZEYVELİ ISMARLAMA RAPOR MU YAZIYOR?"

Gölbaşı Başsavcılığı’nın görevlendirdiği bilirkişi Semih Zeyveli ise, 3 farklı üniversitede eğitime başladıktan sonra hiç birinde başarılı olamamış ve sonunda üniversiteyi bırakmış.

Kendine ait bir bilişim danışmanlık firması kurduktan sonra onu da işletemeyip devretmiş. Bu geçmişe sahip bir kişi ilginç biçimde 2008-2012 yılları arasında İstanbul Adliyesi'ndeki çok sayıdaki önemli davada bilirkişilik yapmış. Bu durum akla "Acaba Zeyveli birilerinin ısmarladığı raporları mı yazıyor?" sorusunu getiriyor.

Zeyveli’nin sosyal medya karnesi Öztürkçi’den farklı değil. 21 Şubat’ta twitter hesabında “Paralel devlet ne ya hu… Biz hipotenüsün karşısındaki 90 derecelik kenar gibi Dik bir devlet isterük…” diye yazarak Başbakan Erdoğan’ın başlattığı paralel devlet iddialarına ilişkin görüşünü açıkça belirtiyor.

Zeyveli, aynı zamanda tam bir CHP muhalifi. 20 Aralık 2013’te “Çare Sarıgül diyorlar. Başına bi eklersek biçare olur. Sarıgül-kılıçtaroğlu aynısının yolundadırlar.” şeklinde twit atıyor.

Sonuç olarak akıllara üç soru geliyor;

1. Üniversite dahi bitiremeyen bir bilirkişi, yıllarını bilişim sektörüne vermiş, çoğu master-doktora yapmış TİB personelinin işlemlerini nasıl inceleyecek?

2. Başbakan’ın fanatik taraftarı, Gülen cemaati ve CHP’nin düşmanı bu kişiler nasıl tarafsız bir rapor hazırlayacak? Memlekette başka bilirkişi mi kalmadı da bu insanlara bu görev verildi?

3. Bu müfettiş ve bilirkişilere ısmarlama rapor mu yazdırılıyor?

Müfettiş raporu deyip geçmeyin, savcılık iddianameleri bu raporlara göre yazılıyor ve insanlar hakkında bu iddianamelere dayanarak tutuklama kararı veriliyor.

<< Önceki Haber TİB'e operasyon mu geliyor? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER