TBMM Genel Kurulunda,
Libya'da istikrar ve güvenliğin yeniden sağlanması için uluslararası çabalara çok boyutlu katkıda bulunmak üzere
yabancı ülkelere gönderilmesine ilişkin Baş
bakanlık tezkeresi kabul edildi.
Genel Kurulda tezkerenin kapalı oturumdaki görüşmeleri, yaklaşık 3 saat sürdü. Görüşmelerde önce
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu Genel Kurulu bilgilendirdi. Daha sonra AK Parti'den
Yaşar Yakış (
Düzce), CHP'den Hüseyin Pazarcı (
Balıkesir), MHP'den Deniz
Bölükbaşı (
Ankara), BDP'den Hasip
Kaplan (
Şırnak) söz alarak partilerinin görüşlerini dile getirdiler.
Gruplar ve kişisel konuşmaların ardından yeniden kürsüye gelen Bakan Davutoğlu yöneltilen
eleştiri ve sorulara
yanıt verdi. Daha sonra yapılan işari oylamada tezkere kabul edildi.
Görüşmelerde,
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun
Sinirlioğlu ile bazı
bakanlık bürokratları da hazır bulundu.
Kabul edilen tezkerede, Libya'daki olayların 15
Şubat 2010'de başladığı belirtilerek, şu ifadelere yer veriliyor:
''Olaylar neticesinde ortaya çıkan şiddet ortamının sona erdirilebilmesini teminen BM
Güvenlik Konseyi tarafından alınan 26 Şubat 2011 tarihli ve 1970 sayılı kararla 17
Mart 2011 tarihli 1973 sayılı kararda kayıtlı hüküm ve çağrıları dikkate alarak ve meskur kararlar çerçevesinde Libya'da istikrar ve güvenliğin yeniden tesisine yönelik uluslararası çabalara çok boyutlu katkıda bulunmak üzere; lüzum, sınır, kapsam, şekil, yöntem ve zamanı hükümetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla TSK'nın yabancı ülkelere gönderilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin hükümet tarafından yapılması için Anayasa'nın 92. maddesi uyarınca 1 yıl süreyle izin istenilmesi Bakanlar Kurulunca kararlaştırılmıştır.''
TEZKERENİN GEREKÇESİ
Bu arada, tezkerenin gerekçesinde, Libya'da 15 Şubat 2011'de başlayan olaylar sonucunda, kısa sürede iç çatışma ortamı doğduğu belirtilerek, Türkiye'nin olayların başlamasından itibaren, bu ülkeyle yakın tarihi ve kültürel bağlara sahip ülke olarak ''ilkeli, aşamalı ve belli bir stratejiye dayandırılmış kararlı ve kendi içinde tutarlı
politika izlediği'' ifade ediliyor.
Libya konusunda BM
Güvenlik Konseyi çerçevesindeki adımların yakından takip edildiği ilgili kararın oluşturulması sürecinde ''Libya'nın egemenliğinin,
toprak bütünlüğünün ve kardeş Libya halkının esenliğinin gözetilmesi'' yönünde çabalar sarf edildiği belirtilerek, ''BM kararlarına tam
destek veren ülkemiz, bu kararların uygulamaya geçirilmesine katkıda bulunma kararlılığını ortay koymuştur'' deniliyor.
Gerekçede,
BM Güvenlik Konseyinin iki kararına işaret edilerek, şu değerlendirmelere yer veriliyor:
''1973 sayılı karar,
sivil halkın korunmasına teminen gerekli tüm önlemlerin alınmasına
yetki vermek suretiyle, Libya'ya yönelik sınırlı bir askeri harekata (
kara harekatı seçeneği açıkça hariç tutulmuştur) cevaz vermektedir.
Ülkemiz, Libya'daki gelişmeler hakkında NATO çerçevesinde yapılan çalışmalara da başından bu yana yapıcı katkı sağlamış ve aktif yönlendirmede bulunmuştur. NATO, BM Güvenlik Konseyi kararları uyarınca bir görevlendirme yapılması ihtimaline hazırlıklı olabilmek amacıyla, görünür ihtiyaç, sağlam hukuki zemin ve
bölgesel destek ilkeleri temelinde insani yadım çabalarının ve
silah ambargosunun uygulanmasının desteklenmesi ve uçuşa
yasak bölge oluşturulması alanlarında planlama çalışmalarını gerçekleştirmiştir. NATO'nun Libya bağlamında üstlenmesi muhtemel rolde, ittifakın mümtaz konuma sahip bir üyesi olarak ülkemizin de ulusal strateji ve çıkarlarımız doğrultusunda üzerine düşen sorumlulukları üstlenmesi ve gerekli katkıları yapması öngörülmektedir.
Libya'nın geleceğiyle yakından ilgilenen ülkemiz, uluslararası çabalar çerçevesinde de Libya'nın yanında olmaya devam etme kararlılığına sahiptir. Ülkemizin bölgeyle siyasi,
ekonomik, tarihi ve kültürel ilişkileri çerçevesinde, anılan BM Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasına askeri katkı da dahil destek vermesi ve uluslararası çabalara etkin şekilde katılması aynı zamanda ulusal çıkarlarımızın bir gereğidir.''