TEPKİ YAĞIYOR: Birleştirilemez

Hukukçular: Cihaner dosyaları Yargıtay'da birleştirilemez

TEPKİ YAĞIYOR: Birleştirilemez

Erzincan Cumhuriyet Başsavcıİlhan Cihaner'in 'görevi kötüye kullanmak ve resmî belgede sahtecilik' suçlarından yargılandığı davanın üçüncü duruşması bugün Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde yapılacak. Duruşma, 8. Ceza Dairesi Üyesi Hamdi Yaver Aktan olduğu iddia edilen kişinin Cihaner davasının Yargıtay'a alınıp kapatılmasını deşifre eden internetteki ses kaydının gölgesinde gerçekleşecek. Erzurum'daki davada Cihaner'e yönelik suçlamanın 'terör örgütü üyeliği' olduğunun altını çizen hukukçular, dosyayı isteyen Yargıtay'ın kanunlara aykırı olarak birleştirme kararı vermesi halinde hukuk skandalına imza atacağını vurguluyor. Yargıtay'daki duruşmanın ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, Erzurum'daki dosyayı beklemeden dosyayı Yargıtay'a gönderirken, Erzurum'daki mahkeme birleştirme kararına dosyadaki müştekinin itiraz etmesi üzerine dosyayı özel yetkili Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Yargıtay'ın bugünkü duruşmada avukatların talepleri doğrultusunda Erzurum'daki dava dosyasını yeniden isteyebileceği belirtiliyor. Hukukçular, ses kaydı sonrası İlhan Cihaner'in Yargıtay'daki davasıyla ilgili endişelerini dile getiriyor. Hukukçular, ses kaydı sonrası Cihaner hakkındaki her türlü kararın kamuoyunda şaibeli karar olarak algılanacağını belirtiyor. Terör örgütü üyeliği suçunun görev suçu olmadığını vurgulayan uzmanlar, Erzurum'daki dava dosyasının Yargıtay'a getirilmesinin hukuka aykırı olacağını belirtiyor. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun, iddianamede İlhan Cihaner'e yönelik ithamların CMK 250. maddeye giren suçlardan olduğunu belirterek şunları söylüyor: "Bir başsavcının, birinci sınıf hâkimin Yargıtay'da yargılanması için yaptığı eylemin kendi göreviyle ilgili olması gerekiyor. Ancak terör örgütü üyeliği iddiası görev suçu değil. Bu yargılamanın Yargıtay yerine özel yetkili mahkemelerde yapılması şu anki hukukun da gereği. Davanın Yargıtay'a getirilmesi, yürürlükteki hukuka aykırı. Aksi durum HSYK'nın girişiminin hukukta yol açtığı yarayı derinleştirecek. Öylesine bir ses kaydı var ki ortada. Yargıtay üyeleri arasında tamamen İlhan Cihaner'i kurtarmaya yönelik birtakım eylemlerin yapıldığı görülüyor. Yargıtay Başkanı (Hasan Gerçeker) gerekli incelemeleri yapacaklarını söyledi. Görüşmeleri yapan hakimlerin böyle bir eylemde bulunup bulunmadıkları net şekilde tespit edilmediği takdirde, Cihaner hakkındaki her türlü karar kamuoyunda şaibeli karar olarak algılanacaktır. Yargıtay'ın öncelikle görevi bu konudaki soruşturmayı bitirip üyeleri hakkında bir karara varmasıdır. Cihaner davasını Yargıtay'da görmekten de bir şekilde imtina etmelidir. Bu kayıtlar ortada dururken, Yargıtay'da bu davanın devam etmesi hukuka güvenirlik açısından toplumda ciddi soru işaretine neden oluyor. Bu tür uğraşlar aslında İlhan Cihaner'e yönelik de bir haksızlık içeriyor. Çünkü böyle bir yargılama neticesinde Cihaner hakkında beraat kararı verilse bile toplumsal vicdanda rahat kabul edilebilir bir karar olmayacaktır. Erzurum'daki davaya HSYK'nın girişimleri zaten çok ciddi yara açtı. Bu davanın salt hukuki dava olarak, hukuki dava olarak görülebilme ihtimalini ortadan kaldırıyor." HİÇBİR HâKİM VE SAVCININ GÖREVİ HÜKÜMETİ DEVİRMEK DEĞİLDİR Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Avukat Sinan Kılıçkaya da şunları söylüyor: "Dursun Çiçek'in dosyası ile ilgili Yargıtay'ın bir görevi yoktur. O dosyanın Yargıtay'a gönderilmiş olmasının hukuken anlaşılır bir yanı da yoktur. Hâkim ve savcıların görevleri ile ilgili işledikleri suçlara Yargıtay bakar. Mesela adam öldürme gibi bir konuda Yargıtay'a gidemezsiniz. İddianamedeki Dursun Çiçek'le ilgili söz konusu fiiller göreviyle ilgili değildir. Hiçbir hâkim ve savcının 'cürüm işlemek amacıyla çete kurmak ve hükümeti devirmek' gibi bir görevi yoktur. Bununla ilgili suç iddiasında dosyanın Yargıtay'a gönderilmesi doğru değildir. Son zamanlarda Cihaner'i kurtarma operasyonu gibi iddialar var. Bu hareket, şüpheleri kuvvetlendirmektedir. Olayların patlak verdiği dönemde HSYK'nın tarafgir davranışlarını da düşündüğümüzde bu, bir kurtarma operasyonu gibi görünmektedir." Emekli Başsavcı Reşat Petek'in görüşü ise şöyle: "İlhan Cihaner'in yüksek mahkemede yargılandığı davada Yargıtay 1. derecedeki mahkeme durumundadır. Üst mahkeme sıfatıyla yargılama yapmıyor. Herhangi bir davanın temyizine bakmıyor. Dolayısıyla ne İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ne de Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göre üst bir mahkeme değildir. İstanbul'da görülecek Dursun Çiçek davası ve Erzincan Ergenekon davası dosyalarını emir talimatla isteme yetkisine sahip değildir. Cihaner'in Yargıtay'da görev suçundan dolayı yargılandığı davayla bu davaları birleştiremez. İddianameleri ancak incelemek için isteyebilir. Daha sonra geri verir. Herhangi bir tahliye veya tutukluluk halini değerlendiremez. Bu hukuken mümkün değildir." Hukukçular: Cihaner dosyaları Yargıtay'da birleştirilemez Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Ciha-ner'in 'görevi kötüye kullanmak ve resmî belgede sahtecilik' suçlarından yargılandığı davanın üçüncü duruşması bugün Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde yapılacak. Duruşma, 8. Ceza Dairesi Üyesi Hamdi Yaver Aktan olduğu iddia edilen kişinin Cihaner davasının Yargıtay'a alınıp kapatılmasını deşifre eden internetteki ses kaydının gölgesinde gerçekleşecek. Erzurum'daki davada Cihaner'e yönelik suçlamanın 'terör örgütü üyeliği' olduğunun altını çizen hukukçular, dosyayı isteyen Yargıtay'ın kanunlara aykırı olarak birleştirme kararı vermesi halinde hukuk skandalına imza atacağını vurguluyor. Yargıtay'daki duruşmanın ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, Erzurum'daki dosyayı beklemeden dosyayı Yargıtay'a gönderirken, Erzurum'daki mahkeme birleştirme kararına dosyadaki müştekinin itiraz etmesi üzerine dosyayı özel yetkili Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Yargıtay'ın bugünkü duruşmada avukatların talepleri doğrultusunda Erzurum'daki dava dosyasını yeniden isteyebileceği belirtiliyor. Hukukçular, ses kaydı sonrası İlhan Cihaner'in Yargıtay'daki davasıyla ilgili endişelerini dile getiriyor. Hukukçular, ses kaydı sonrası Cihaner hakkındaki her türlü kararın kamuoyunda şaibeli karar olarak algılanacağını belirtiyor. Terör örgütü üyeliği suçunun görev suçu olmadığını vurgulayan uzmanlar, Erzurum'daki dava dosyasının Yargıtay'a getirilmesinin hukuka aykırı olacağını belirtiyor. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun, iddianamede İlhan Cihaner'e yönelik ithamların CMK 250. maddeye giren suçlardan olduğunu belirterek şunları söylüyor: "Bir başsavcının, birinci sınıf hâkimin Yargıtay'da yargılanması için yaptığı eylemin kendi göreviyle ilgili olması gerekiyor. Ancak terör örgütü üyeliği iddiası görev suçu değil. Bu yargılamanın Yargıtay yerine özel yetkili mahkemelerde yapılması şu anki hukukun da gereği. Davanın Yargıtay'a getirilmesi, yürürlükteki hukuka aykırı. Aksi durum HSYK'nın girişiminin hukukta yol açtığı yarayı derinleştirecek. Öylesine bir ses kaydı var ki ortada. Yargıtay üyeleri arasında tamamen İlhan Cihaner'i kurtarmaya yönelik birtakım eylemlerin yapıldığı görülüyor. Yargıtay Başkanı (Hasan Gerçeker) gerekli incelemeleri yapacaklarını söyledi. Görüşmeleri yapan hakimlerin böyle bir eylemde bulunup bulunmadıkları net şekilde tespit edilmediği takdirde, Cihaner hakkındaki her türlü karar kamuoyunda şaibeli karar olarak algılanacaktır. Yargıtay'ın öncelikle görevi bu konudaki soruşturmayı bitirip üyeleri hakkında bir karara varmasıdır. Cihaner davasını Yargıtay'da görmekten de bir şekilde imtina etmelidir. Bu kayıtlar ortada dururken, Yargıtay'da bu davanın devam etmesi hukuka güvenirlik açısından toplumda ciddi soru işaretine neden oluyor. Bu tür uğraşlar aslında İlhan Cihaner'e yönelik de bir haksızlık içeriyor. Çünkü böyle bir yargılama neticesinde Cihaner hakkında beraat kararı verilse bile toplumsal vicdanda rahat kabul edilebilir bir karar olmayacaktır. Erzurum'daki davaya HSYK'nın girişimleri zaten çok ciddi yara açtı. Bu davanın salt hukuki dava olarak, hukuki dava olarak görülebilme ihtimalini ortadan kaldırıyor." HİÇBİR HâKİM VE SAVCININ GÖREVİ HÜKÜMETİ DEVİRMEK DEĞİLDİR Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Avukat Sinan Kılıçkaya da şunları söylüyor: "Dursun Çiçek'in dosyası ile ilgili Yargıtay'ın bir görevi yoktur. O dosyanın Yargıtay'a gönderilmiş olmasının hukuken anlaşılır bir yanı da yoktur. Hâkim ve savcıların görevleri ile ilgili işledikleri suçlara Yargıtay bakar. Mesela adam öldürme gibi bir konuda Yargıtay'a gidemezsiniz. İddianamedeki Dursun Çiçek'le ilgili söz konusu fiiller göreviyle ilgili değildir. Hiçbir hâkim ve savcının 'cürüm işlemek amacıyla çete kurmak ve hükümeti devirmek' gibi bir görevi yoktur. Bununla ilgili suç iddiasında dosyanın Yargıtay'a gönderilmesi doğru değildir. Son zamanlarda Cihaner'i kurtarma operasyonu gibi iddialar var. Bu hareket, şüpheleri kuvvetlendirmektedir. Olayların patlak verdiği dönemde HSYK'nın tarafgir davranışlarını da düşündüğümüzde bu, bir kurtarma operasyonu gibi görünmektedir." Emekli Başsavcı Reşat Petek'in görüşü ise şöyle: "İlhan Cihaner'in yüksek mahkemede yargılandığı davada Yargıtay 1. derecedeki mahkeme durumundadır. Üst mahkeme sıfatıyla yargılama yapmıyor. Herhangi bir davanın temyizine bakmıyor. Dolayısıyla ne İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ne de Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göre üst bir mahkeme değildir. İstanbul'da görülecek Dursun Çiçek davası ve Erzincan Ergenekon davası dosyalarını emir talimatla isteme yetkisine sahip değildir. Cihaner'in Yargıtay'da görev suçundan dolayı yargılandığı davayla bu davaları birleştiremez. İddianameleri ancak incelemek için isteyebilir. Daha sonra geri verir. Herhangi bir tahliye veya tutukluluk halini değerlendiremez. Bu hukuken mümkün değildir." ZAMAN
<< Önceki Haber TEPKİ YAĞIYOR: Birleştirilemez Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER