Eşi Münevver Arınç ile birlikte hafta sonu tatilini Afyonkarahisar Korel Termal Otel'de geçiren Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, gazetecilere suikast iddiaları ile ilgili açıklama yaptı. Kendisinin ismi etrafında 10-15 gün önce başlayan ve şu anda adli yargıda olan bir inceleme olduğunu belirten Arınç, "Bildiğimiz kadarıyla bir hakim belli yerlerde inceleme, araştırma yapıyor. Savcılık konu ile ilgisi olduğu iddia edilen kişileri sorgulamasını yapıyor, mahkemeye sevk ediyor. Bunlar serbest bırakılıyor, ama tahkikatın devam ettiği söyleniyor. Ben de sizler gibi olayın mağduru olarak gösterilsem de yine sizler gibi hadiseyi dışarıdan izliyorum." dedi. Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna, hakimlerin, savcıların ve kolluk kuvvetlerinin yasalar çerçevesinde kendilerine düşen görevi en güzel şekilde yerine getireceklerine inandığını dile getiren Arınç şöyle devam etti: "Tabi bu arada medyamıza düşen önemli bir görev var. Siyasetçilere düşen önemli görevler olduğu gibi medya da bilgi kirliliğine yol açabilecek, sadece ortada konuşulan dedikoduları veya buna yönelik yeni senaryoları gündeme getirmekle görevini yaptığını zannetmesin. Doğru bilgilendirmeye çalışsın. Bu konuda resmi mercilerin yaptığı açıklamalara daha çok dikkat etmemiz gerekir. Yoksa herkes yeni senaryoları konuşabilir, yeni dedikodular üretebilir. Bunların hepsi mümkün. Ama yargıya intikal etmiş bir konu üzerinde çok daha seçici olmalıyız. Kanunlara, yasalara çok daha dikkat etmeliyiz. Ben şahsen müsterihim. Böyle bir olay vesilesiyle yargı süreci çok iyi işler ise umarım Türkiye için çok hayırlı sonuçlara ulaşırız." Arınç, Genelkurmay Başkanlığı'nın, Ankara'da polis tarafından durdurulan askeri araçlarda bulunan askeri personel ile ilgili yaptığı açıklama hakkında da şunları söyledi: "Siz de konuları çoğu zaman birbirine karıştırıyorsunuz. Her kafadan bir ses çıkınca buna benzer haberlerin de gerçeklik derecesi iyice azalmış oluyor. Yani arabadan kaç kişi çıktı? Gazetelere bakarsanız 2 kişi değil. Birisinde 5 kişi, birisinde 4 kişi. Yaptıkları işler ne değil ne değildir bunlar çok önemli şeyler değil. Yani hakimin kendi isteğiyle, kendisini takip ettiği öne sürülen 2 aracı durdurarak ve arama yaparak bir sonuç ortaya çıkarılmaya çalışılıyorsa, bu araştırmayı yapanlar neticeyi de açıklarlar. Yani orada ortaya çıkan kişilerin sivil kıyafetle oldukları, ama asker kişiler oldukları söyleniyor. Bu haberleri biraz ayıklamamız lazım. Yani hepsinde müşterek olan konu şudur ki, sivil arabalarda Kango marka arabalarda asker kişiler var, ama sivil kıyafetliler. Yaptıkları işler de yine askeri kurumlar içerisinde sivil işlerle görevlendirildikleri anlaşılıyor. Yani birisinin teknisyen, birisinin sebze alımı için dışarı çıkmış bir kişi olması ne kadar önemlidir. Onu bu araştırmayı yapanlar bilirler. Biz bunlarla daha çok meşgul olmayalım. Ama gazetelerin maalesef 32 kısım tekmili birden adeta sonu belli olmayan bir dizi şekline getirirlerse bu konuyu çok daha dedikodu, çok daha yalan, yanlış haberlerle bu işler birbirine karışmış olur. Bırakalım savcıyı, hakimi kendi soruşturmalarını yapsınlar. Bunlara ilişkin yargıyı başka yönlere yönlendirecek ve etki altına alabilecek sözlerden ve davranışlardan kaçınmış olalım." Türkiye'de son yıllarda bu ve buna benzer çok olay yaşandığını aktaran Bülent Arınç, artık hangisinin toplumda paranoya meydana getirdiğini seçmenin mümkün olmadığını söyledi. Arınç, "Bunlar bir açıdan Türkiye'nin yaşadığı bu son olaylar, eğer bir hukuk devleti içerisinde bir yargı süreci ile sonuca bağlanırsa bundan demokrasimiz açısından da, hukuk devleti olmanın gerekleri bakımından da sanıyorum çok daha iyi sonuçlar elde edilebilir. En azından sizin de benim gibi bu olayın yargı süreci ile sonuca ulaşmasını beklemeniz lazım. Bu arada kim daha az konuşursa kim daha az yargı sürecini etkilerse ülke adına çok daha hayırlı işler yapmış olur." diye konuştu. CİHAN