Konuşalım
Madem Söz’ün Başladığı Yerdeyiz, öyleyse konuşalım. Önce hafızalarımızı tazeleyelim.
PKK, 1984’te çıktı. 1978’den beri
bölgede
sıkıyönetim vardı.
Özal, işin başında olayı küçümsedi.
Ordu ise önemsedi.
Genelkurmay Başkanı, “Bu bir isyandır” dedi.
Karşı operasyonlar 1986’ya kadar sürdü. Başarılı olundu. PKK yayınlarında “Bu, bizim için
Sarıkamış” ifadesi kullanıldı. 1987’de sıkıyönetim kalktı.
1987 yazında Ege Krizi patladı.
Kayseri ve
Bolu’daki komandolar Ege’ye gönderildi. PKK, 3. Kongresi’nde zorunlu askerlik ve sistematik
katliam kararı aldı.
Türkiye’de ise
OHAL’e geçildi.
OHAL, düşük yoğunluklu çatışma çerçeveli bir
İngiliz modeliydi. Yetki,
sivil otorite’ye bırakıldı. Mücadele, bu konuda deneyimsiz
jandarma’ya verildi. Terör tırmandı.
87, 88 ve 89’da PKK, istediği yere gelemedi. APO, “Barajı aşamadık” diye yakındı.
Körfez Krizi çıktı. Bölgesel dengeler altüst oldu. PKK, kentlere uzandı.
Kuzey Irak’ta 8. Irak Tümeni’nin
silahlarını ele geçirdi.
Kaynak, silah ve personele kavuştu. Bu süreçte Türkiye, işi jandarma ile götürdü.
...ki anlayalım
1992 yazında, işin Türkiye açısından stratejik bir tehdide dönüştüğü anlaşıldı.
Kasım’da Silahlı
Kuvvetler devreye girdi.
APO, Cephe
Savaşı emri verdi. PKK’yı yok olmaktan
Talabani kurtardı. 1992’de rahatladık. Türkiye, sınırdaki yuvalara el koydu.
93 ve 94’te operasyonlar sınır içinde kaldı. PKK cepheyi genişletti.
95’te
Kuzey Irak’a girdik. Kuzey Irak, cephe gerisi olmaktan çıktı. Cephe,
Sivas’tan
Erbil’e kadar uzanan alan oldu. 97’de APO, “Galiba bu iş bitiyor” dedi.
PKK’nın Parmaksız Zeki gibi askerî liderleri
tasfiye edildi. TSK,
Suriye’yi tehdit etti. İktidar, bu sürecin peşine takıldı. 1999’da PKK, Türkiye’den ayrıldı.
Düşük yoğunluklu çatışma bu kadar yapılabilirdi. Ardından diğer millî güç unsurları devreye girmeliydi. Giremedi.
PKK, TSK ile KDP arasında sıkıştı. 2002-2003’te Talabani ile
işbirliği yapıldı.
Ve 2003’te ABD, bölgeye geldi. PKK’nın bir unsuru,
PJAK’laştı. PKK ve PJAK,
İran’a ve Türkiye’ye karşı
baskı unsuru olarak değerlendirildi.
Barzani de bu politikayı benimsedi.
Vekâleten Savaş
Aslında o dönem, PKK yenildi. İş sivillere kaldı. Siviller 1999-2003 arasındaki süreci kullanamadı. AB çerçevesinde halledebiliriz hatasına düşüldü.
Açık konuşalım: İşi silahlı yöntemle bitirme süreci aşıldı. PKK’ya devlet vermediğiniz ve Türkiye’ye hasım güçler bunu istemedikçe, bu savaş bitmez. Çünkü, bu bir Vekâleten Savaş!.. PKK’nın patronları hep değişti. Suriye idi.
Almanya idi. İran, Irak ve AB
destekledi. Sonunda, ABD geldi.
Bu yeni koşullara göre yeni stratejilere ihtiyacımız var: Jandarma içinde kolordu gibi özel bir kuvvet yapılandırabiliriz. Bölgeye yönelik bir Kalkınmada Öncelik Bakanlığı kurabiliriz. Bölge bürokrasisini yeniden düzenleyebiliriz. Barzani’yi,
ekonomik çıkarlarını baskı unsuru olarak kullanarak gerekirse döve döve dost yapabiliriz.
Bu arada bölge halkına destek vermeyi
ihmal etmemeliyiz.
Unutulmasın - bu bölge bizim bölgemiz... Yeter ki doğru konsepti geliştirelim.
HALİT KAKINÇ-AKŞAM