Söylem değil sonuç önemli

Stratejist Prof Dr Mahir Kaynak Ankara'da yakalanan bombalı araçtan yola çıkarak, önemli bir terör analizi yapıyor. Terörün kaynağını bulmak için söylemin önemli olmadığını anlatan Kaynak'a göre sonuçta kimin kazançlı çıktığına bakılmalı

Söylem değil sonuç önemli

Söylem ve sonuç Terör eylemleri, söylemlerinin dışında hatta bu söylemlerin tam tersi sonuçlar yaratır. Mesela El-Kaide örgütü Müslümanlar adına, onları sömüren, inançlarına karşı tavır alan Hıristiyanlarla mücadele ettiğini söyler ama ulaşılan sonuçlar savundukları tarafa büyük zararlar verir. 11 Eylülden sonra gelişen olayların bilançosu İslam dünyası açısından son derece olumsuzdur. ABD’nin, bu eylemleri sebep sayarak yaptığı operasyonlar sonucunda iki ülke işgal edilmiş, yüz binlerce Müslüman hayatını kaybetmiştir. Can kayıplarının dışında işgal edilen ülkeler sosyal ve ekonomik açıdan onulmaz yaralar almıştır. Terörü yönlendirenler en karmaşık terör eylemlerini gerçekleştirecek kadar bilgi ve beceri sahibiyken bu sonuçları hesap etmemişler midir? Terörü analiz etmekte ciddi zorluklar bulunmaktadır. Halk eylemin yarattığı panik içinde siyasi değerlendirmeler yapamamakta, eylemin kendisi ile meşgul olurken yaratılan sonucun kimin, hangi amacına hizmet ettiğini görememektedir. Tartışmalar kimin haklı kimin haksız olduğu noktasında yoğunlaşırken perdenin arkasında gelişen siyasi sonuçlar göz ardı edilmektedir. Bir savaşta, sonucu kestirmek için, tarafların güçleri ve bunu oluşturan unsurlar değerlendirilir. Terör eylemlerinde güç mukayesesi yapılmaz ve terörün zayıfın güçlü karşısında kullanabileceği bir silah olduğu düşünülür. İnançlı bir avuç insanın dünyanın en büyük güçleriyle mücadele edebileceği ve onları yenebileceği bilinçli bir biçimde yaygınlaştırılır. Aslında bu inanç, terörün savunduğu tarafta olanlar için kurulmuş en büyük tuzaktır. Çünkü bu insanlar ne güçlü olmak ne de hazırlık yapmak ihtiyacını duymazlar. Terörün başka bir özelliği de asıl hedefin yerine sahte hedefler koymasıdır. Bir ülkenin yönetiminde ciddi aksaklıklar olsa bile bunlar şikayet konusu yapılmaz husumet başka bir güce yönlendirilir. Mesela İslam dünyasının en büyük gelir kaynağı olan petrolün getirisini har vurup harman savuran ülke yöneticileri, siyasi mücadeleyle bertaraf edilecek yerde, bu petrolü satın alanlar hedef olarak gösterilir. Bunun sonucunda Müslüman ülkelerde değişim ve gelişme yönünde bir iç mücadele yaşanmazken insanlar Batıyla mücadeleye yönlendirilir. Mesela petrol üreten Arap ülkeleri hiçbir çaba harcamadan elde ettikleri gelirlerle, Sudan ve çevresinde gelişmiş bir bölge yaratabilir ve geleceklerini burada arayabilirlerdi. Ama onlar ultra lüks bir hayat sürmek, paralarını Batının finans kurumlarında değerlendirmek yolunu seçtiler ve belki de mücadelenin kendilerine yönelmesini engellemek için, Müslüman kamuoyunu Batı karşıtlığına yönlendirdiler. Bu mücahitlerin ilan ettikleri tüm hedeflere ulaştığını düşünelim ve dünyanın durumunu değerlendirelim. ABD çökmüş, Batı tümüyle darmadağın olsun. Bu ülkeler petrolü kime satacaklar? Lüks eşyaları bir yana bırakın yaşamlarını nasıl sürdürecekler? Terörü anlamanın en iyi yolu ilan ettikleri hedeflere vardıklarını varsayıp sonucun ne olacağını hesaplamaktır. Yoksa 12 Eylül öncesinde devletin başa çıkamadığını düşünüp komünizme savaş açan sağcıların durumuna düşeriz. MAHİR KAYNAK- STAR GAZETESİ
<< Önceki Haber Söylem değil sonuç önemli Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER