Her şeyden önce çok büyük bir sorumluluk aldığının farkında olduğunu belirten Gül, Çankaya'da 'birleştirici ve herkesi kucaklayıcı' davranmaya özen göstereceğini söyledi. Bütün partileri ziyaret ederek
diyalog ve kuşatıcılığa verdiği önemi ortaya koyduğunu vurgulayan Gül,
Türkiye'nin buna şiddetle ihtiyaç duyduğunu kaydetti. "Halkın değerlerine sahip çıkmaya, halkla bütünleşmeye ve cumhuriyet ilkelerini
rehber edinerek Türkiye'yi muasır medeniyetlerin üzerine taşımaya mecburuz." diyen Gül, devlet kurumları arasındaki uyum ve ahenge verdiği önemi ise şöyle dile getirdi: "Bütün kurumların enerjisinin bir sinerjiye dönüştürülmesi lazım. Bunun için özel bir gayret sarf edeceğim. İçeride ve dışarıda Türkiye'nin itibarının artması ancak bu şekilde olacaktır. Devletimizin güçlü olması gerekmektedir. Onun için de
demokrasimizin, ekonomimizin ve ordumuzun güçlü olması gerekiyor. Demokrasisi güçlü olan bir
ülkenin ekonomisi de güçlü olur. Böyle bir devletin önünde hiçbir engel duramaz." Adaylığının tamamen Tayyip Erdoğan'ın şahsî iradesiyle ortaya çıktığını belirten Gül, "Sayın
Başbakan'ın feragat ve fedakârlığı bizim getirdiğimiz
siyaseti anlayanlar için gayet normal karşılanmalı." ifadesini kullandı.
AK Parti'nin siyaset tarzına da değinen
Abdullah Gül, Türk siyasetine yeni bir tarz, yeni bir tat getirdiklerini aktardı. Bu noktada "eski siyaset-yeni siyaset" ayrımı yapan Gül, eski siyaset tarzının hırçın alışkanlıklarına bağlı kalanların kendilerinden bekledikleri refleksleri göremediğinin altını çizdi. Gül, "Çünkü tarzımız değişik. Partinin kuruluşu, beş senedir süren ahenk, makam ve mevki peşinde koşulmaması, siyasete rekabete rağmen gözetilen centilmenlik eski siyaset tarzına alışanların yadırgadığı davranışlardır. Ancak eski siyaset tarzı ile davranmamız beklenmemeli. Mesela Tayyip Bey'in beni
aday göstermesi, tamamen onun kendi iradesiyle yaptığı bir tercihtir. Arkadaşlarımızın teveccühü de benim üzerime oldu. Sayın Başbakan'ın feragat ve fedakarlığı bizim getirdiğimiz siyaseti anlayanlar için gayet normal karşılanmalı." diye konuştu.
Abdullah Gül, şahsi heveslerini, memleket meselelerinin önüne çıkarmaktan uzak durduklarını ifade ederken, makamların kimseye kaim olmadığını kaydetti. Önemli olanın bu ülkeye
hizmet etmek olduğuna işaret eden
Dışişleri Bakanı, ortaya koydukları örnek tavırlarla Türk insanının özlediği hasletleri sergilediklerini bildirdi.
Gül, milletin bunun farkında olduğunu belirterek, sözlerini şöyle bağladı: "Milletin coşkusu da, bizim fedakarlık üzerine, hizmet düşüncesi üzerine yaptığımız çalışmalardan kaynaklanıyor. Bu tutumumuz sadece bizim milletvekillerinin değil, bütün milletvekillerinin takdirine sebep oldu. Bize oy verip vermemeleri başka bir konu. Ama siyasete getirdiğimiz yeni tarzın takdiri başka bir konudur. Türk siyaset tarihine iyi bir örnek verdiğimizi düşünüyorum."
Abdullah Gül,
Anayasa Mahkemesi'nin resepsiyonunda ise ''bir ülkede
cumhurbaşkanı,
Meclis başkanı ve Başbakan'ın aynı partiden olması ülke ve demokrasi açısından sakıncalı" eleştirilerine
Irak örneğiyle
cevap verdi. Her şeyin Anayasa'da açıkça belirlendiğini belirten Gül, "Türkiye,
Lübnan, Irak değil ki... Anayasa'mız, 'cumhurbaşkanı şunlardan olacak, başbakan şunlardan olacak, Meclis başkanı şunlardan olacak' desin. Daha açık söyleyeyim: Irak Anayasası gibi cumhurbaşkanı Şiilerden, başbakan Sünnilerden, öbürü Dürzilerden... Öyle bir şey yok." dedi.
RÖPORTAJ -
Ekrem Dumanlı
ZAMAN