4
Ekim Cumartesi günü
Milliyet'te yer alan golf haberi tam bir "tadını çıkarma" hareketi gibiydi. Çünkü Hava
Kuvvetleri'yle ilgili iki haber yan yana verilmişti. Birincisinde uçaklarımızın Kandil'i
bombaladığı duyuruluyordu, ikincisinde de
komutanın golf oynadığı...
Emrindeki uçaklar teröristlerin başına bomba yağdırırken komutan da işin tadını çıkartıyordu yani...
Milliyet mutfağı, 3 Ekim Cuma günü bu haberleri çalışırken
Aktütün'de
karakolumuzun basıldığını muhtemelen bilmiyordu. Ama 4 Ekim'de karakol
baskını duyulunca golf haberi tam tersine dönerek komutanın başına patladı.
Uçaklarımız Kandil'i bombaladığına göre havacılar işini yapıyordu. Baskın yiyen karakol da havacıların değildi. Acaba
Org. Babaoğlu "
Golf bitinceye kadar beni asla rahatsız etmeyin" gibisinden bir talimat mı vermişti? Yoksa perşembe gününden başladığı sonradan anlaşılan Aktütün baskını devam ederken
Hava Kuvvetleri'nden
destek istenmediği için mi haberi olmamıştı?
Eğer Hava Kuvvetleri'nden destek istenmediyse farklı bir kuvvete ait karakolun başına gelenleri Org. Babaoğlu'nun bilmemesinde bir anormallik olmaması gerekir. Ama öyle olmadı. Kimlerin ihmali ve kusurlarından dolayı bu hallere düştüğümüz tam olarak bilinmezken, golf turnuvasına katıldığı bilinen Org. Babaoğlu'na faturanın tamamı kesildi.
Hâlbuki İkinci Başkan'ın açıklamasındaki çelişkilerden de anlaşıldığı gibi
Genelkurmay bile ne diyeceğini tam olarak bilemiyordu. Bunca bilinmeze rağmen bütün şimşekler Org. Babaoğlu'nun üzerine çekildi ve Milliyet'le aynı grupta yer alan
Vatan gazetesi paşayı
istifaya çağırdı.
Golf haberiyle başlayıp, istifa çağrısıyla neticelenen süreç, Aktütün baskınını düzenleyenlerin "
sınır ötesi hava harekâtlarının başarılı komutanını yemek üzere" uyguladığı kusursuz bir
psikolojik harekât olabilir mi?
Aktütün haberlerini hatırlayalım. Bir köylünün cep telefonuyla kaydedip, televizyonlara ulaştırdığı görüntüler, arkadan bir başkasının suflesiyle yapılan ses kaydıyla bütünleştirilip, Türk askerini acınacak hallerde gösteren tam bir psikolojik harekât kasetine dönüştürülmüştü. Haber bültenlerinde ısrarla üzerinde durulan nokta şu idi: Psikolojik unsurları da dâhil olmak üzere bu kapsamda bir harekâtı PKK'nın yapabilmesi mümkün değildir!
Eğer böyleyse, kerhen
evet demek zorunda kaldıkları sınır ötesi harekâtın rövanşını Aktütün baskınıyla almayı planlayanlar, baskını PKK'ya
ihale ederken, golf haberiyle başlatılan psikolojik harekât vasıtasıyla da, Org. Babaoğlu'nu zorlayıp istifa ettirerek amacına ulaşmış olmayacak mı?
Böylece Aktütün'ün planlanma amacı, "TSK'yı yıpratıp, kuvvet komutanını istifa ettirecek güce sahibiz. Ayağınızı ona göre denk atın" mesajı vererek diğer komutanlara tam bir gözdağı olmayacak mı?
Gelelim bu olayda sorulmayan soruya:
Her fırsatta ABD karşıtlığı yapıp, ne zaman TSK'yı yıpratacak bir haber çıksa hemen içeride taşeron arayışına girişerek masum insanları zan altında bırakmaya çalışan kurum, kuruluş ve medya çalışanları, golf haberiyle başlatılan kelle alma operasyonunun iç uzantılarının üzerinde neden durmuyor? Baskın yiyen karakolun, Hava Kuvvetleri ile hiçbir alakası olmadığı halde neden ilgililerinin değil de Org. Babaoğlu'nun istifaya çağrıldığını soruşturmuyor? Her fırsatta askercilik yapan meslektaşlardan hiçbirisi Org. Babaoğlu'nu sahiplenmedi. Garip değil mi?
HAMDULLAH ÖZTÜRK - ZAMAN