Hafızam beni yanıltmıyorsa 1999 yılının
Şubat ayıydı.
ABD'nin
Boston kentinde Harvard Üniversitesi'nden çıkmış, Harvard metro durağında
tren bekliyordum.
İnce uzun boylu, kahverengi
siyah karışımı ten renginde bir
genç bankta yanımda oturuyordu. Nereli olduğunu sordum.
Somali diye
cevap verdi. Aynı soruyu o bana sorduğunda
İstanbul dedim. Birden yüzünün şekli değişti.
Yurtdışında yaşayanlar bilir. İstanbul tanınırlık açısından
Türkiye'den daha çok bilinmektedir. Önce Türkiye derseniz, nereli olduğunuzu anlamakta zorlanırlar. İsim benzerliği nedeniyle günlük hayatta çok tükettikleri hindi ile karıştıranlar olur. Son yıllarda ülkemizin dünyada ağırlığının artmasıyla birlikte, Türkiye'nin bilinirliği de öne çıktı.
İstanbul -
Ankara denkleminde
Başbakan Erdoğan'ın gönlünün hep İstanbul'dan yana olduğunu herkes bilir. Hatta bazı çevreler tarafından değişik imalarla
eleştiri konusu yapıldığı da olur. Fakat yalın bir gerçek var ki, Ankara konusunda dünyada farkındalık oluşturulmasında ve dikkatlerin bu başkente çevrilmesinde Atatürk'ten sonra en büyük katkıyı Başbakan Erdoğan yapmıştır. Ankara'nın
marka kentler arasında değerinin artmasına vesile olmuştur.
Mevzu dağıldı, yazının girişindeki konu unutuldu gitti diye düşünmeyiniz.
Somalili delikanlının nereli olduğuma yönelik sorusuna verdiğim İstanbul cevabından sonra, arada birkaç saniye boşluk bile bırakmadan, 'Sizinki bize çok zulmetti' dedi. Ne yaptı diye sorduğumda, bir insan olarak utanmamıza ve acı duymamıza neden olacak çok sayıda olay anlattı. Öyle ki, anlattıkları yarım kalmasın, önemsemediğimi sanmasın diye, birkaç
durak fazla gittim, ardından yeniden geri döndüm.
28 Şubat'ın kudretli
generali
Çevik Bir'den söz ettiğimi fark etmişsinizdir.
Korgeneral
Çevik Bir, 1993 Mayısında Somali'deki BM Barış Gücü komutasını devralmıştı. Çevik Bir'in komutanlığı döneminde ülkede ağır çatışmalar yaşandı. Uluslararası Somali görevi BM açısından tam bir kaosa ve kana gömüldü.
Birleşmiş Milletler'in Somali'ye müdahalesi en başarısız yurtdışı operasyonu olarak tarihe geçti.
1993'te Somali'de yaşananları yazan Amerikalı gazeteci Mark Bowden, 'Black Hawk down' (Atlantic Monthly Press, 1999) adlı kitabında, Çevik Bir'in talimatıyla gerçekleşen bir saldırıda, içinde çocuklar ve kadınların da bulunduğu bir binadan bir iddiaya göre 73 ölü çıktığını kaydeder.
Somalili gençten 'Sizinki bize çok zulmetti' yakınmasını dinlediğimde, Somali'de yaşananları kaleme alan Amerikalı gazeteci Mark Bowden'in kitabı henüz çıkmamıştı. Meğer anlatılanlar bir ölçüde doğruymuş.
Çevik Bir'in önemli bir aktör olarak görev aldığı 28 Şubat sürecinde ülkemizde yaşananlara bizzat
tanık olmamış olsaydık, Somalili gencin anlattıklarına da, Amerikalı gazeteci Mark Bowden'in yazdıklarına da abartıyorlar diyebilirdik. Somalili delikanlı Çevik Bir'in içinde bulunduğu ekibin bu ülkede insanlara ne acılar yaşattığını bilseydi,
ucuz kurtuldukları için şükredebilirdi de...
Şimdilerde
CHP milletvekili olan
Oktay Ekşi, başyazarı olduğu
Hürriyet gazetesindeki köşesinde Çevik Bir hakkında şu anekdotu aktarmıştı: 'Biz Çevik Bir Paşa'yı Somali'ye gönderilen Türk Birliğinin Komutanı olarak tanıdık. İlk notumuzu da orada birliğimizi
hedef alan bir saldırı sırasında
nöbet tutan erimiz hafif yaralanınca, onun fotoğrafını çeken ve düşüp bayıldığını yazan arkadaşımız
Kadir Ercan'ı, '
Türk askeri bayılmaaz! Türk askeri korkmaaz! Sen bizi düşmanlarımıza rezil ettinn! Senin yazdıklarını gören
PKK bize güleceek. Defol giit!' diyerek Somali'den Türkiye'ye
posta etmesi üzerine verdik.'
Hürriyet muhabirine bunları yapanın, hürriyetsiz insanlara neler yapmış olabileceğini anlatmaya gerek bile yoktur.
Sözü şuraya getirmek istiyorum.
Herkesten kısmen farklı olarak, Başbakan Erdoğan'ın bu hafta Somali'ye yapacağı ziyareti ben ayrıca önemsiyorum. Çünkü ben, gözlerinin içine bakılarak, 'Sizinki bize çok zulmetti' yakınmasına şahit olmuş ve o utancı derinden yaşamış bir insanım. Bu izlenimin telafi edilmesi benim kişisel tarihim ve hatıralarım açısından da çok önemli. Bu nedenle, Türkiye'nin
yardım elini Somali'ye uzatacak olan Başbakan Erdoğan'ın bu ziyaretinin benim açımdan ayrı bir önemi var.
Ola ki bir gün o delikanlı ile veya başka bir Somalili ile dünyanın herhangi bir yerinde karşılaşırsak, tıpkı Korelilerin yaptığı gibi, 'zora düştüğümüz bir anda Türk halkı bize yardım elini uzatmıştı ve biz çok memnun olmuştuk' sözlerini işitmek nasip olur.