Ergenekon soruşturmasında tutuklanan
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı
Sinan Aygün, hakimin, "Halkı sokağa dökmek mi istiyorsunuz?" sorusuna, "
Ekonomik problemleri aktarmama rağmen duyarsız kalındı, taleplerin ciddiye alınması için halkın sokağa dökülmesini istedim. Halktan kastım esnaf kesimidir" dedi.
Aygün, 1
Mayıs 2008’deki
telefon görüşmesinde "Ağabey" dediği kişinin kimliğini, "Devletle ilgili hassasiyetimden dolayı şu anda söylemek istemiyorum" diyerek açıklamadı. Hürriyet'in haberine göre Aygün’ün ifadesi özetle şöyle:
Halktan kastım doğal olarak esnaftı
Oda başkanlığını yaptığım ATO üyeleri, son 6 aydır bana yoğun bir şekilde yaşamakta olduğumuz
ekonomik durgunluğun etkisiyle tepki vermeye başladılar. Bana
protesto ve yürüyüş isteklerini ilettiler. Bunun alt yapısı değerlendirildiğinde defalarca devlet büyüklerine bu konuyu aktarmama rağmen duyarsız kalınmasından dolayı son
ümit olarak taleplerin ciddiye alınmasını sağlamak için halkın sokağa dökülmesini istedim. Buradaki halktan kastım, doğal olarak ilişkide olduğum esnaf kesimidir.
’Komutanım’ hitabı terbiyem gereği
Şüphelilerle yakın temasım olmamıştır. Bir
bardak çay içmişliğim dahi yoktur. Ben
Sedat Peker’i Ankara’da otellerden birinde yapılan hatırlayamadığım bir düğünde tanıdım. Kapıdan çıkarken karşılaştık. Sencer Özkan’ı tanırım. Özkan ile
Atilla Uğur konuşmasını hatırladım. Sencer Özkan, benim makamımda, tanımadığım Atilla Uğur ile konuştuğu sırada beni de vermiş ve karşı tarafa ’Komutanım’ diye hitap ettiğinden benim de almış olduğum
aile terbiyem dolayısıyla bu şekilde hitap etmeye devam ettiğim, tanımamama rağmen nezaket ölçüsü içerisinde konuştuğum kişidir. Bu kişinin kim olduğunu, şimdi şu anda sizin göstermeniz nedeniyle anladım. Yoksa önceye dayalı hiçbir şekilde bir diyaloğumuz yoktur.
Prensip olarak her şeyi arşivlerim
Başbakanlığın gizli ibareli belgesini ben de gördüm. Büyük olasılıkla bana gönderilen ve danışmanlarım tarafımdan
dosyalanan ve okunan bir belgedir. Aynı şekilde bana yöneltilen Yalçın Tanfer ile ilgili mektupta bana gönderilen fakat önem vermediğim bir mektuptur. Ancak ben prensip olarak bana gönderilen önemli önemsiz tüm mektupları arşivlerim.
ADD’ye hiçbir yardımda bulunmadım
Benim ADD’ye resmi ya da gayri resmi hiçbir yardımımım olmamıştır. Neden benim kendilerine yardımcı olduğumu ifade etmektedirler bilemiyorum. Devlet görevlileri ile yaptığım tüm görüşmeleri resmi yazışma ile randevu alarak yaparım.
Kuvayı Milliye’ye finansal desteğim yok
Darbe günlükleri diye kamuoyunda bilinen günlüklerde neden benim hakkımda kışkırtıcı bir vasıflandırılmada bulunulmuş bilemiyorum. Kuvayı Milliye Derneği’ne benim herhangi bir finansal desteğim olmamıştır. İbrahim Özcan’ın, Kuvayı Milliye Derneği’ne yardımcı olduğum yönündeki beyanlarını kabul etmiyorum. Dosya içerisinde bulunan Büyük
Türkiye Lobi Kurucuları adlı yapılanmayı bilmem. Ben ve eşim onuruna, böyle bir kuruluştan herhangi bir plaket almadım.
Hiçbir organizasyon parçası değilim
Poliste hatırlamadığımı söylediğim konuşmayı siz tekrar okuyunca hatırladım. Görüştüğüm bu şahıs gazeteci M.Ö.’dür. Benim 30 yıllık iş hayatımın kazandırdığı tecrübe ile ilgili gözlemim Türk ekonomisinin şu anda
bıçak sırtında olduğudur. Bu yüzden
sivil toplum örgütü lideri olmam nedeniyle bazı siyasilerlede görüş alışverişi yaparım. Bunun dışında hiçbir organizasyonun parçası değilim.
Terör örgütünün dergisini bilmiyorum
Bana
röportaj yapmak için müracaat eden derginin ismini, ekonomi yoğunluklu yaşadığım için doğal olarak BAREM olarak algıladım. Yüz yüze röportajın mümkün olamayacağını, sorularını yolladıkları takdirde
cevaplayacağımı söyledim. Danışmanlarımın da katkısıyla bu sorulara cevap verdim. Daha sonra gelip fotoğraf çektiler. Ancak bu derginin herhangi bir
terör örgütünün yayını olduğunu anlamam mümkün değildir.
Şofbenin arkasındaki silahı usta buldu
İşyerimde bana ait lavabonun bulunduğu ve zaman zaman misafirlerimin kullandığı yerde, normal olarak rahatlıkla ulaşılamayacak olan şofbenin arka tarafına yerleştirilmiş silahın,
tamir amacıyla gelen usta tarafından fark edilmesi ve bu durumu polise bildirip silahı teslim etmemizden sonraki bir tarihte yaptığımız telefon görüşmesinde ’silahın bulunma hikáyesi’ dememden kastım basın mensuplarının zaten yeterince medyatik olan odamın ve şahsımla ilgili
manipülasyon sonucunu doğurabilecek yayınlarının olmaması içindir.
İllegal hareketleri tahrik edebilirler
Benim telefonda demek ki ’Bu düşünce
darbeyi durdurdu’ şeklindeki ifadelerim, imalı ve dalga içeren bir konuşmadır. Çünkü insanlar bazen bir şeyin yapılmamasını isteyerek illegal hareketleri tahrik edebilirler. Ben de o günlerde ’darbe istemiyoruz’ diye yürüyen kişilerin hareketlerine imalı vurgu yapmıştım.
’Eldiven’ belgesini ilk kez burada gördüm
Eldiven diye isimlendirilen bir belgede adımın geçtiğin ilk kez burada gördüm. Benim herhangi bir bilgim yoktur. Oradaki niteleme benim dünya görüşümü yansıtmamaktadır. Ben Güler Kömürcü ile kayıtlardaki kadar yoğunlukta görüşmedim.
Ferit İlsever ile tanışmam. Ancak beni
Paris’te düzenlenen Rauf
Denktaş’ın da katılacağı
Ermeni soykırımı aleyhindeki gösterilere davet etmesi nedeniyle görüştüm. Bu davete ASO Başkanı Zafer
Çağlayan’ın ayarladığı özeluçakla arkadaşımı gönderdim, kendim katılmadım. Bu yaşıma kadar hiçbir şekilde bir
suçlama ile hakim karşısına çıkmadım. Huzurunuzda bulunmaktan utanıyorum.