Cüneyt Özdemir, Süreyya Karabulut'un kızının katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun ailesinden 3 milyon euro helallik istemesinin ardından, aileyle ilgili yeni iddialar ortaya attı. İşte Özdemir'in twitter sayfasındaki yazısı:
Süreyya Karabulut'un helallik olarak istediği 3 milyon
Euro meselesi vesilesi ile bugüne kadar kimseyle paylaşmadığımız bir konuya paylaşmak isterim. Süreyya Karabulut çekinmeden para lafını ağzına aldığına göre bizim de artık bu konuları konuşmamızda sakınca yok anlaşılan.
Karabulut
cinayetini ilk günden beri yakından takip ediyoruz. Hatta Süreyya Karabulut'u bir kaç kez programımıza konuk da ettik. Yani
dava dosyasına da çok hakimiz. Bizce cinayet konusunda herhangi bir tereddüt yok. O yüzden spekülasyon haberleri ile çok fazla ilgilenmiyoruz. Ama
Münevver'in hikayesi yani cinayete kadar olan süreç çok daha önemli ve ilginç. Zengin çocuk, fakir kız filmlerini aratmayacak ve binlerce
genç çocuğu yakından ilgilendirecek sosyal bir durum mevcut.
Perihan Mağden'in daha bu olay olmadan yazdığı “iki genç kızın romanı” kıvamında farklı bir bakış açısı ile yazdığı romana benzeyen
Münevver'in özlemleri, hayata bakışı ile ilgili bir kitabın yazılabileceğini düşündük. Hatta filminin de ilginç olabileceği fikri geldi.
Konuyu ailesinin konuk olduğu bir program öncesi Karabulut ailesi ile paylaştık.
Babasının ilk tepkilerinden biri ‘bu kitaptan elde edilecek parayı nasıl paylaşacağız?' oldu. Donduk kaldık. Annesi ise ‘böyle bir iş olacaksa gelirinin Münevver adını yaşatacak bir projede değerlendirilmesi gerek' şeklindeydi.
Evet sonuçta ortada ticari bir iş var değil mi? Bu konuları da konuşmak lazım elbette!!! Yine de kendileri ile ilk görüşmede böyle bir para konusu konuşmaktan rahatsız olduk. Şaşırdık. Bizim aklımız fikrimiz kitabı nasıl yapabileceğimizdi. Gelir kısmının ne olacağını düşünmemiştik. Daha ilk toplantıda bunu konuşmaktan rahatsız olmuştuk. Hatta ben kendilerine ‘bu konuyla siz değil avukatlarınız ilgilensin...” tavsiyesinde bulundum.
Program bitti, dağıldık.
Eve gittim uyuyamadım.
Sabaha kadar düşündüm. Ertesi sabah baktım bizim yapımcımız Cihan Yavuz'un da suratı bir karış.
‘Biz bu işe hiç bulaşmayalım' dedim. Cihan, Süreyya Karabulut'u aradı, buluşup ‘Biz bunu ticari bir iş olarak görmüyoruz ve hiç girmeme kararı aldık” dedi. Süreyya Bey “aynı konuşmada bu kitap yazılırsa büyük paralar kazanılacağını ve nereye kanalize edileceğini” merak ediyordu. Cihan ‘ortada bir cinayet varken bu kadar çok paranın konuşulduğu bir ortamda bulunmak istemediğimizi” söyledi ve kendisine ‘teşekkür' etti.
Bir kaç ay sonra Süreyya Karabulut'un kardeşi cep telefonumdan beni arayıp ‘Kitap meselesi ile hala ilgileniyor musunuz?' diye sordu.
‘İlgilenmiyoruz.' deyip telefonu kapattım.
Aramızda o günlerde bu konuyu gündeme getirip getirmemeyi de konuştuk. Münevver cinayeti böylesine önümüzde durup dururken konuyu gündeme getirmemeye karar verdik.
Bugün gazetelerde Süreyya Karabulut'un 3 milyon Euro helallik istediğini duyunca haber toplantımızda bu konu bir kez daha gündemimize geldi.
Konuyu farklı açılardan ele almaya karar verdik.
Baktım
Seda Sayan meseleyi
direk babaya soruyor. Bir tuhaf pazarlıklar ekranlarda yayınlanıyor.
Biz böyle bir pazarlığı bırakın ‘çekmeyi' düşünmeyi, ‘yapmayı' bile düşünmedik.
Seda Sayan ile aramızdaki fark bu sanırım.
Ama bu da kapatılmayacak bir fark değil!!!
Yarın birgün bir haber kanalında ya da anahaber bülteninde Seda Sayan'ı görürsem şaşırmayacağım.
Ona içten bir Helal Olsun diyeceğim.
Ama
Münevver Karabulut cinayeti ile ilgili haddime düşmeyerek birisi benden dünyaları verip helallik isterse cevabım net;
haram olsun!