Bu yüz kızartıcı suçu işleyenlere verilen
hapis cezası 5 yıla yükseltilirken, çocukları da
devlet memuru olamıyor.
Enerji hırsızlığını tespit ederek engelleyen TEDAŞ görevlisini kurşunlamanın bedeli ise müebbet hapis. Siz yine de başkalarının cebinden çıkan vergilerle üretilen elektriği çalmakta kararlıysanız bu kadar riske girmenize gerek yok. Bazı
firmalar tarafından üretilerek enerji tasarrufu yapıyor diye piyasaya sürülen elektrikli ev aletleri sizin adınıza
hırsızlık yapıyor. Söz konusu cihazları satın alıp fişini prize takmanız yeterli.
Sanayideki gibi reaktif enerji prensibine göre çalışan cihazlar, konutlardaki
sayaçlara, enerji saptırma yöntemiyle daha az para yazdırıyor. 100 kilowatt elektrik çeken konut, 15-20 kilowatın parasını ödüyor. Aslında enerji tasarrufu değil düpe düz hırsızlık yapmış oluyorsunuz.
Böylesine büyük iddianın sahibi ‘aktif karbon’ buluşuyla bir süre önce Zaman Turkuaz’a
kapak olan mühendis Erhan Doğudan. Teknik ile ahlak arasındaki ince çizgide gerçekleşen oyunu 1996 yılında tespit etmiş Doğudan. O günden beri dört kongrede
bildiri sunmuş,
Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ile Sanayi ve
Ticaret müdürlüklerine şikayette bulunmuş; ama
cevap alamamış. Türkiye’nin saygın bir üniversitesinden
rapor alan, TSE belgeli firmalar üretime devam ediyor. Doğudan’ın tespitlerine göre, sadece bir firma evlerdeki elektrik sayaçlarının
teknik bir özelliğinden yararlanıp
ücretlendirilmeden elektrik kullanmak amacı ile ürettiği cihazlardan 1996’ya kadar 25 bin adet
satış yapmış.
Devletin kaçak elektrikle mücadele birimlerinin bile fark edemediği
sistem oldukça basit işliyor. Düzeneğin bütün detaylarını burada anlatmayacağız elbette. Söz konusu elektrikli
makine ve cihazların sargıları tarafından
manyetik alanının kurulması için aktif enerji ile birlikte şebekeden çekilen reaktif enerji (mıknatıslama akımı), manyetik alan kaybolurken, sargılarda tekrar elektrik enerjisine dönüşerek şebekeye geri gidiyor. Şebekeye yüklenme sırasında, kaynakla alıcı arasında gidip gelen reaktif enerji, evlerdeki sayaçlar tarafından okunamıyor. Örneğin 1.000 tur dönmesi gereken saat 800 tur hatta 100 turun altında dönüyor. Dolayısıyla kullandığınız gerçek enerji bedelini değil, saatin yazdığını ödüyorsunuz. Bunun için de sayaç veya tesisat üzerinde herhangi bir üçkağıtçılık yapmanıza gerek yok. Sadece prize sokup cihazı çalıştırmanız yeterli. Bu sayede istediğiniz gibi elektriği tüketir; ama sayaca yazdırmayarak “tasarruf” yaparsınız. Tabii buna hırsızlık bile diyebilirsiniz. Nereye gittiği belli olmayan ‘kayıp enerji’ barajlardan zaten takviye ediliyor.
Test ettirdik; doğru çıktı
Bu ilginç hırsızlık iddiasını ilettiğimiz
Elektrik Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi yöneticileri “Teknikte hata olmaz. Olmaz böyle şey.” diyerek karşı çıktı. Başkan
Erol Celepsoy, yine de konuyu teknik ekibe incelettireceğini söyledi. Ancak biz haberi sayfaya girdiğimiz ana kadar herhangibir açıklama gelmedi.
BEDAŞ (
Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ) yetkilileri ve kaçak
ekip uzmanları, böyle bir yöntemden haberlerinin olmadığını söyledi, üstelik merak da etmediler. Doğudan ise, söylediklerini kameralar önünde canlı yayında ispatlamaya hazır olduğunu söyledi. Bunun üzerine konuyu elektrik sayaçları üreten uluslararası bir firmaya sorduk. Söz konusu firmanın fabrikasında görevli bir mühendis, bahsettiğimiz yöntemi Erhan Doğudan’ın anlattığı şekilde
test edebileceğini söyledi. Bilgileri verdik ve beklemeye başladık. İki saat sonra gelen test sonuçları Doğudan’ı haklı çıkardı.
10 yıldan beri evlerin ısıtılması amacı ile üretilen elektrikli kalorifer kazanları, elektrikli sobalar gibi elektrik çalan cihazlardan kaç adet satıldığı, bugün kaç konutta kullanıldığı ve ne kadar elektrik kaçırıldığı bilinmiyor. Erhan Doğudan’ın hesaplamalarına göre, bu yöntemle kaçırılan elektrik miktarı
arıza nedeniyle Ege,
Akdeniz ve
Marmara Bölgesi’nin 13 ilinin karanlıkta kalmasına neden olan Bursa’daki doğalgaz çevrim santralının üretimine eşit. Önlem olarak bu tip cihazların kullanımından önce üretiminin engellenmesi ve evlerde kullanılmak için üretilen her türlü cihazın cos(fi) değerinin denetlenmesi gerekiyor. Böylece hangi konutun tasarruf adı altında elektrik kaçırdığı tesbit edilebilecek. Maalesef şu anda TSE bu tarz bir ölçümü yönetmelikleri gereği yapmıyor. İkinci önlem olarak
apartman gibi toplu yaşanan yerlere reaktif enerji ölçümü yapabilen sayaçlar takılması gerekiyor. Veya bu ölçümü de yapar hale getirilen sayacı kullanan konutlara indirimli
fiyat tarifesi uygulanarak, sistemden elektrik çalmadıkları halde fazla ücret ödememeleri sağlanabilir. Böylece yasal elektrik kullanımı
teşvik edilir. Sözkonusu firmalar hakkında nasıl bir işlem yapılacağı ise yargının işi.
İstanbul’daki lüks apartman, Doğu’daki köyden fazla çalıyor
“Birileri bu enerjiyi çalarken sadece kullandığı ve yazdırmadığı enerjinin bedelini mi kaçırmaktadır.
Hayır, kaçırılan her kilowatt’ın üretimi için
ülke olarak 2000 dolar civarında yatırımı da çalmaktadır. Örneğin 50 bin adet cihaz X 20 kW çalsa X 2000 dolardan = 2 milyar dolar eder. Bunu 70 milyon nüfusa bölersek adam başı 28,57 dolar çalınıyor demektir. Yani bu yazıyı okuyanların da okumayanların da cebinden çalınan paradır bu. Bir de bu sistemlerin 50 değil 500 bin adet olduğunu düşünürseniz ben hesaplamak istemiyorum. TSE bu konuda TSEK alan bir firmanın belgesini iptal etti. Ayrıca
İzmir Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü’ne 6
Eylül 1996’da 21773 evrak
kayıt numaralı dilekçe ile şikayette bulundum; ama
yanıt alamadım.
Senelerdir duyup da, enerji dağıtım şebekelerine çamur attığımız hat kayıpları olayının gerçek sorumlusu bu tip cihazlardır. Bu cihazların alternatif elektrikte yaptığı faz kaydırmalarla hatlarda kayıplar artar. Güneydoğu’da ve gecekondularda halkın elektriği kaçak kullandığı söylenir; ama bu önemsenecek rakamlara çıkamaz. Çünkü o bölgeye koyduğunuz
trafo sayesinde ne yaparlarsa yapsınlar belli bir enerjiden fazlasını alamazlar. Ama büyük şehir merkezlerinde lüks bir apartman bir köyden daha fazlasını çalar. Ahlaken hangisinin daha kötü olduğuna vicdanlar karar versin.”
ZAMAN