Saldırı gerçekleştiği dönemde olaya 'irticaî
eylem' tarzında yaklaşan medya kuruluşları,
raporu ilk olarak görmezden geldi.
Raporun açıklanmasından bir hafta sonra bazı köşe yazarları, suskunluğunu bozdu.
Hürriyet Gazetesi yazarlarından Sedat
Ergin, dünkü yazısında delilleri karartma iddiaları üzerine ciddiyetle gidilmesini istedi. Ergin, "Türkiye'nin yakın tarihi, paralel bir düzlemde aydınlatılmamış siyasi
cinayetlerin de tarihidir. Bu cinayetler, her seferinde demokratik istikrarı sarsarak Türkiye'yi kaosa itmiştir. Demokrasiye zarar vermek, askıya almak isteyen çevreler için en kestirme yol, büyük cinayetlerle ülkedeki atmosferin bulanıklaştırılmasıdır. Geçmişte bu acı tecrübeleri büyük bedeller ödeyerek yaşamış olan Türkiye'nin benzer tuzaklara bir daha düşmemesi için
Danıştay cinayetinin en ufak bir ayrıntı bile karanlıkta kalmayacak şekilde aydınlatılması elzemdir. Bu çerçevede Danıştay'da güvenlik
kamerasındaki delillerin karartıldığı iddiasının üzerine büyük bir ciddiyetle gidilmelidir." ifadelerini kullandı.
Milliyet Gazetesi'nden Mehmet Tezkan ise, 'Danıştay'daki pis kokular' başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı: "Dava İstanbul'a geldi,
Ergenekon'la birleştirildi, araştırma derinleştirildi. Kamera kayıtları
TÜBİTAK'a gönderildi. Rapor çıktı. Meğer, saldırıdan önce kamera kayıtlarının alındığı hard
disk bozuk değilmiş, görüntüler silinmiş. Yani
Arslan ve yanındakilerin (kimlerse) Danıştay'a gelip saldırı keşfi yaptığı görüntüler silinmiş. Rapor böyle diyor. Silinen bazı görüntüler TÜBİTAK uzmanları tarafından kurtarılmış. (...) Bu meselede tavrım açık. Saldırının arkasından o çıkarsa karalar bağlayacaklardan bu çıkarsa göbek atacaklardan değilim. Ben gerçeği istiyorum. Birileri bizleri kandırdı mı, kandırmadı mı? Bunun peşindeyim..."
Danıştay saldırısını köşesine taşıyanlar arasında
Hürriyet Gazetesi yazarlarından
Ahmet Hakan Coşkun da vardı. Saldırıyla birlikte hükümetin alaşağı edilmesinin tetikleneceğini belirten Hakan, saldırıyı organize edenlerin hedefinde bunun olduğunu aktardı. Şu ifadeleri kullandı: "İlk etapta provokasyon tuttu, beklenen sonuç alındı... 'Katil hükümet' sesleri yükseldi, olay 'Bir dinci
militan,
türban kararı yüzünden
yargıç kurşunladı' şeklinde yorumlandı. Dönemin Cumhurbaşkanı Sezer, muhalefet partilerinin sözcüleri, merkez medyadaki kalemler, laik kesim ayağa kalktı. Karar verilmişti: '
Hükümet azmettirdi, dinci
katil kurşun saçtı. Ve çok sonra şunlar anlaşıldı: Ergenekon diye bir
örgüt varmış... Bu işi bu örgüt planlamış."
ZAMAN