Soru: Sevgili Sivilay Abla, ben Taraf okuru bir Aleviyim. 8 kasımda mitingimiz var. Çünkü yaşadığımız çok fazla sorunumuz var. Bu kadar sorunumuz olmasına rağmen neden Aleviler bu kadar sisteme entegre, devlete dost? (Rumuz: Pircan)
Cevap: Sevgili Pircan, bu ülkede yaşayan insanların yüzde 90’ı mağdurdur. Sistem o mağduriyetler üzerinden yüzde 10’un müreffeh bir hayat yaşaması şeklinde kurulmuştur. Ancak yüzde 90’ı mutsuz ve huzursuz olan bir topluluğu
arıza çıkmadan yönetmek büyük bir maharet gerektirir. İşte bizim rejimimiz bu konuda oldukça işlevsel bir söyleme sahiptir. Örneğin Alevilere ‘Kabul, ben senin bir gözünü çıkardım ama Sünnilerden seni korumasam onlar iki gözünü çıkarır. Haline şükret paçama yapış, sakın bırakma’ der. Müslümanlara da aynı şeyi söyler: ‘Kabul ben sana haftada bir
tecavüz ediyorum, ama seni şu Kürtlerden korumasam onlar her gün tecavüz eder. Haline şükret paçama yapış, sakın bırakma.’ Bu böyle sürüp gider. Kürtleri töreleriyle, ağalarıyla korkutur. Milliyetçileri komünistlerle korkutur. Böylece ehven-i şerci, mutlu taklidi yapan bir
toplum olarak yuvarlanıp gideriz.
Biz seçmen değil miyiz
Soru: Sevgili Sivilay Abla, ANAP ile DP birleşti. DP’nin genel başkanı Cindoruk birleşme kongresinde sürekli CHP seçmeninin hoşuna gidecek şeyler söyledi. Ergenekon’a özgürlük dedi, laiklik dedi. Biliyoruz ki bu söylem CHP’nin oy aldığı yüzde 20 hadi bilemedin yüzde 30’luk bir kitleyi cezbediyor. Cindoruk neden benim gibi yüzde 70 içinde olanlara yönelik bir propaganda yapmıyor. Bizi neden kimse seçmen yerine koymuyor? (Rumuz: İlgi bekleyen seçmen)
Cevap: Sevgili ilgi bekleyen seçmen çocuğum, hatırladığım kadarıyla Cindoruk ve
Mesut Yılmaz halkın oylarıyla değil, eski
Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın fısır fısır ifadesiyle, askerlerin
altın tepside sunmasıyla iktidara sahip olmuşlardı. Şimdi bütün bu kongre konuşmaları, bütün bu kaş göz oynatmalar hep askerlere yapılıyor. İktidarı yine altın tepside, olmadı
gümüş tepside bize verin demek istiyorlar. Sonuç olarak sorun sizde değil, Cindoruk, Mesut Yılmaz türü insanların alışkanlıklarında.
Hayat için kanmaya değer
Soru: Sevgili Sivilay Abla, domuz gribi dediler, tüm dünyayı velveleye verdiler. Halbuki her gün yüz kat daha fazla insan kalp krizinden ölüyor. Üstüne bir de aşısını sattılar, Sağlık Bakanı da tüm bunlara kandı. Başbakan bile Bakanı eleştirdi. Bir doktor olarak meslektaşınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? (Ebru Tiryakioğlu)
Cevap: Sevgili Ebru, bir gün Hz. Ömer’in yanına bir dilenci gelir ve “
Allah için bir sadaka” deyip para ister. Ömer’de verir. Yanındakiler Ömer’e “Ya halife, bu adam fakir değildir. Sizi kandırdı” der. Halife Ömer’in cevabı ise çok güzel: “Allah için kanmaya değer.”
Sağlık Bakanı kandırılmış da olabilir. Ancak insanlar ölmesin diye bu aşıları aldı. Sence hayat için kanmaya değmez mi? Bir tek kişinin hayatının kurtulacağını dahi bilsek 25 milyon kişinin aşı olması gerekmez mi? Eğer hayatı bu kadar önemsersek ne
terör kalır, ne şiddet.
Darbenin bile bir adabı var
Soru: Sevgili Sivilay Abla, bizim cuntacıların en çok nesinden çekiniyorsun? (Osman Kaya)
Cevap: Sevgili Osman, bizim
darbecilerin silahından, tankından, tüfeğinden değil, darbeye giden yolda her şeyi kendilerine mubah görmelerinden çekiniyorum.
Bak Latin Amerika’ya. Delikanlı bir şekilde darbe yapıyorlar. Böyle açık seçik bir darbede tankın önünde durabilirsin. Tüfeklerine karşı yürüsen biraz zayiat vererek de olsa sonuç alabilirsin ama hedefe giden yolda her şeyi meşru görmeleriyle mücadele edemezsin.
Bizdekiler öyle mi? Sekiz yıl sinsice plan kuruyorlar. Toplum istedikleri kıvama gelinceye kadar karıştırıyorlar. Buyurunuz 28
Şubat. Bakınız en sonki kâğıt parçasına. Her türlü üçkâğıt, alavere-dalavere var. Darbenin bile bir adabı vardır dedirtiyorlar insana.
Dr. Sivilay Abla-Taraf