Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan
Kaplan, deprem bakımından yetersizlikler içeren yapıların
ülke için büyük bir risk oluşturduğunu belirterek, riskin azaltılması için yetersiz yapıların güvenli hale getirilmesi gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Kaplan,
öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr.
Yavuz Selim Tama, Yrd. Doç. Dr.
Salih Yılmaz, Yrd. Doç. Dr. Ali
Haydar Kayhan ve Yrd. Doç. Dr.
Hayri Ün ile hazırladığı "
Simav Depremi Yapısal Hasarları Ön İnceleme Raporu"nu açıkladı.
Son depremlerin ülkenin hemen hemen her yerinde yetersizlikler içeren yapıların bulunduğunu ortaya koyduğunu belirten Prof. Dr. Kaplan, "Yetersiz olduğu bilinen bu yapı stoku ülke için büyük bir risk oluşturmaktadır. Ülkenin en önemli sorunlarından birisi de bu riskin azaltılmasıdır. Riskin azaltılması için deprem bakımından yetersiz olan yapıların güvenli hale getirilmesi gerekmektedir.
Ancak bu kısa bir zamanda olabilecek bir durum değildir. Doğru bir planlama ile zamana yayılarak başarılacak bir sorundur" dedi.
Prof. Dr. Kaplan, Simav’da gerçekleşen depremden sonra yerinde yapılan incelemelerde birçok yapıda yetersiz performans görüldüğüne işaret ederek, şöyle devam etti: "Simav ilçesinde de
hastane ve okul binası olarak toplam 5 adet bina incelenmiştir. Bu yapıların neredeyse tamamı 1970 ile 1990 yıllarında inşa edilmiştir. Bu yıllarda inşa edilen binalarda özellikle
beton elle dökülmüştür.
Yani beton karışımında kullanılan iri agrega, kum ve
torba çimento inşaat sahasına getirilmiş ve yerinde karıştırılarak yine elle yerine dökülmüştür. Ayrıca betonun yerine yerleştirilmesi ve bakımı da aynı işçiler tarafından yapılmaktadır. Bu sebeplerden dolayı istenilen beton dayanımında çok ciddi düşüşler ve değişkenlikler görülmektedir. Binalarda betonun yerinde silindir basınç dayanımı 60 ile 120 kgf/cm2 değerleri arasında tespit edilmiştir. Oysa ki o binaların yapıldığı yıllardaki proje dayanımlarına bakıldığında bu dayanım değerinin 180 kgf/cm2 olması gerektiği görülmektedir." Simav’da zemin kat kolonları yıkılan binada çatlaklar yerine betonun ezildiğini ve neredeyse kum haline geldiğinin görüldüğünü anlatan Kaplan, ezilen malzemenin beton olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, beton karışım esaslarına uyulmadığını, en büyük tane çapı 32 mm olması gerekirken malzeme içerisinde 70-90 mm uzunluğunda taşlar bulunduğunu, ayrıca malzemenin bu kadar ufalanmasının da malzemede çimento oranının düşük, su oranının ise yüksek olabileceğini gösterdiğini bildirdi.
Kaplan, Simav
depremi sonrasında bazı kamu yapılarında yaptıkları incelemelerde ulaştıkları sonuçları şöyle anlattı: "2005-2010 tarihleri arasında ekibimiz tarafından incelenmiş olan kamu yapılarında meydana gelen deprem hasarlarının, bu yapılar hakkında daha önce düzenlemiş olduğumuz depremsellik inceleme raporlarındaki öngörülerimizle örtüştüğü görülmüştür. 5,9 büyüklüğündeki bu depremde, özellikle boşaltılmasına karar vermiş olduğumuz ve ilgili idare tarafından hızlıca boşaltılmış olan 1965 yapımı Simav
Cumhuriyet Lisesi binasında ciddi hasarlar ortaya çıkmıştır.
Daha önce güçlendirme uygulaması tamamlanmış olan Simav
Ticaret Meslek Lisesi binasında kalkan
duvar hasarları dışında yapısal bir probleme rastlanmamıştır. Bu bina güçlendirmenin etkinliği konusunda Simav ilçesi için güzel bir örnek oluşturmaktadır." Prof. Dr. Kaplan, deprem zararlarından korunmak için mevcut yapıların deprem durumunun belirlenmesini, çok miktarda depreme dayanıksız yapı olan ve sağlıksız yapılaşmanın olduğu alanların
kentsel dönüşüm ile yeniden yapılandırılmasını, gerekli olanların güçlendirilmesini istedi.
AA