Sezer'in JESTİ...

Basına hiç sızmadı. Cumhurbaşkanı Sayın Sezer, geçtiğimiz akşam hükümet üyelerine büyük bir jest yaptı.

Sezer'in JESTİ...

Söğütözü'ndeki Saklı Bahçe'de Bakanlar Kurulu üyelerine eşleriyle birlikte bir akşam yemeği veren Sezer'in keyfi, yaptığı esprilere de yansıdı. Başta Sayın Erdoğan olmak üzere herkesin şaşkınlık yaşaması üzerine, Sayın Cumhurbaşkanı kısa bir açıklama yapmak zorunda kaldı: "Çankaya inanınız ki çok sıkıcı bir yer. Zaten medya da sıkıntıyı fark etti ve muhabirlerini çektiler. Sonra bildiğiniz gibi kamusal bir alan. Protokol kurallarına uymak insanı bunaltıyor. Sürekli ciddi, asık bir yüz gerektiriyor. Mecbur değilim tabii; ama biraz gülseniz haber olacak. Etrafımdakilerin adeta ablukası altına girdim. Sürekli uyarıyorlar, 'Aman efendim koskoca devleti temsil ediyorsunuz, sonra yanlış anlaşılır.' diyorlar. Semra Hanım'a birkaç defa, 'Ya nesi yanlış anlaşılacak?' diyecek oldum, 'Öyle söyleme Necdet, bunlar umur görmüş insanlar, sen onlardan daha mı iyi bileceksin..' diye beni frenledi. İnanınız ruhum daraldı. Artık Çankaya'da son günlerim. Şu resmiyeti bırakayım dedim. Ama daha önce yaptığım kamusal alanlı çıkışlarımı da geri alamam, ne olur kusura bakmayın, biraz da gözlerden uzak olan, halkın da geldiği bir yeri, Saklı Bahçe'yi seçtim." Üzerlerindeki şaşkınlığı atar atmaz Başbakan söze girdi. "Sayın Cumhurbaşkanım, sizin bu tabii, insancıl, hoşgörülü yanınızı ne de çok özlemişiz. Bizim de yanlışlarımız oldu. Siz birkaç defa, 'Sayın Erdoğan, bak Semra Hanım da ısrar ediyor, Emine Hanım'ı alın da bize hafta sonu kendi evimizde bir kahvaltıya gelin.' dediğinizde, ben de açılışları, gezilerimi, iş yoğunluğumu bahane etmeyecektim..." Sezer, "Artık bunları konuşmayalım, asıl benim size söylemek istediğim başka bir şey var." dedi ve ekledi: "Şu cumhurbaşkanlığı seçimi konusu. Çok samimi söylüyorum. Siz Baykal'a bakmayın. Onun da içi temizdir. Siyaset işte. Bir nevi rol icabı. Etrafı zorluyor. 'Sert çık, sert konuş' diyorlar. Yoksa ben onun içini biliyorum. Sen onun dediklerine üzülme. Takma kafana yani. Benim demem şu ki, güzel kardeşim, bak sen politikada başarılı oldun. Yeni bir parti kurdun, kurar kurmaz da tek başına iktidara geldi. Bundan sonraki dönemde yine partin iktidar olur gibime geliyor. Herkesin anketinden de öyle çıkıyor. Yani olmak istiyorsan, senin hakkın o koltuk. Pek belli edemedim ama, seni sevdiğimi bilirsin, onun için uyarmadı deme. Sıkıcı bir yer olduğunu da unutma Çankaya'nın. Sen hareketli, cevval bir adamsın. Sonraki pişmanlık fayda vermez, dört duvar arasında kalıverirsin. Özal da rahmetli sıkıldı biliyorsun. İnip parti kurmayı bile düşündü. Bakma Demirel'e, o her zaman bir meşgale buluyor. Ama yanlış da anlama. Çıkmak istiyorsan çık derim." Erdoğan, "Çok teşekkür ederim, berhudar olunuz efendim." diye cevapladı. Sonra henüz karar veremediğini, siyasî ve ekonomik istikrar adına bir dönem daha başbakanlık yapması için kendisine gelen ricaları, telkinleri anlattı. Tam o sırada Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, söze girdi. Sayın Sezer'e hitaben, "Efendim, vatandaşlar bu tablodan çok etkilenmişler, 'fotoğrafınızı çekebilir miyiz?' diye soruyorlar." dedi. "Neden olmasın." dedi Sezer. Bir baş işaretinin ardından flaşlar patladı. Genç, yaşlı neredeyse herkes, "Allah'ım bize bugünleri de gösterdin ya, artık ölsek de gam değil." diye fısıldaşıyorlardı. Bakanlarımızdan biri, "Hep gerilim, hep çatışma olacak değil ya. Hoşgörü, sevgi, saygı bizim mayamızda var. Bu tabloyu gören halkımız ne kadar sevinecek, ne kadar rahatlayacak." diye mutluluğunu ifade etti. Değerli okuyucular. Bu yazı erken yapılmış 1 Nisan şakasıdır. Sakın siz de şaşırmayın... HÜSEYİN GÜLERCE - ZAMAN

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER